fbpx

Uzun zamandır yoktum buraya yazı yazmıyordum. Hayatımın dönüm noktasından geçiyordum. Üniversite sınavına hazırlanıyordum sonrasında tercihler falan derken hiç kendime yazma ya da okuma konusunda vakit ayırmadığımı fark ettim. Bu yazıyı da  vize haftamda yazıyorum galiba ders çalışmaktan bunalıp kendime vakit ayırmak istedim. Biraz bu zamana kadar  neler yaşadığımdan bahsetmek istiyorum sizlere en son yazımda da bahsettiğim gibi okul dershane ev arasında gidip geliyordum sonrasında sınava girdim sınavda beklediğimden sakin bir şekilde girdim nedeni bu  yükten kurtulmanın verdiği rahatlıktı galiba ama asıl olay sonrasında başladı benim için meğerse beklediğimden daha kötü geçmiş sınavım sınav sonucumdan anladığım buydu ama tercih yamak ve mezuna bırakmak düşüncesi  insanı daha çok yoruyor hatta aileni bile daha fazla yoruyor özellikle benim annem bu kona dua etmekten çok yoruldu. Benim istediğim bölüm en başından beri her zaman aynıydı edebiyattı ailemde en başından beri biliyordu ama son dakika bana adalet okumak konusunda ufak çaplı baskı yaptılar ama sonuç Dokuz Eylül Üniversitesinde arkeoloji okuyorum. Evet bu konu buralara nasıl geldi  diye hepiniz şaşkınlık içerisindesiniz ben de ilk tercihler açıklandığında şaşırmıştım hatta annemle bakışıp ağlamaya başladık daha da komiği canlı müzikteydik ben ve annem ağlarken arka fonda çare gelmez şarkısı çalıyordu dizi sahnesi gibiydi diğer bölümlerde de yine ağlama var ama bunun kadar etkileyici bir sahne değildi tabii ki de. Diğer  bölümlerde ne mi  oldu annemler acaba bir daha mı hazırlansan diye ikna etmeye çalıştılar ben de bir daha hazırlanmak istemediğime ikna etmeye çalıştım sonuç şu an İzmir’de yurdumda bu yazıyı yazıyorum. Açıkçası ilk başlarda bölümüm  hakkında aşırı korku ve endişe vardı zaten üniversite okumak zor bir de çok fazla ilginizin olmadığı bir bölümde okumak daha korku veriyordu ama şu an memnunum bölümünden sevmeye eğlenmeye başladım korkum ve endişem azalmaya başladı umarım bir daha ki yazılarımda da gittiğim kazılar hakkında yazarım bu bölümü nasıl tercih listeme eklediğimi merak ediyorsanız bir pazar kahvaltısında babama bu bölümde var yazsam mı acaba dememle gerçekleşti. Babam keşke yazdırmasaydım diye pişman annem keşke dualarımda detay verseydim hayırlısı deyip geçmeseydim diye pişman bana sorarsanız ilk başlara pişmanlık vardı hatta bu zamana kadar edebiyat kitaplarım notlarım duruyor edebiyat hep içimde bunun içinde  bir şeyler bulacağım  ama şu an pişman değilim bir sürü şey öğrendim buralara gelirken yaşadıklarımdan derslerde kendimi eksik hissettiğim konularda tamamlayama başladım başka bir şehirde yaşamının kolaylığı ve zorluğunu öğrendim(çamaşır yıkamak ve ütü yapmak en zoru) yeni insanlarla baştan tanışmanın zorluğunu öğrendim en önemlisi de özlem duygusunu öğrendim evet uzaklarda tanıdıklarım vardı özlüyordum ama aslında o özlem duygusu değilmiş ne duygusu bilmiyorum ama buraya geldiğimde cidden ailemi arkadaşlarımı komşularımı akrabalarımı o şehirde yaşadığım anıları özledim ama biliyorum daha buraya yeni geldiğim için nu da zamanla geçecek geçmiş bile olabilir çünkü İnegöl’e geldiğimde 2 günden daha kalamazdım herkes öyle olacağını söylemişlerdi ama bu kadar hızlı olacağını düşünmedim biraz da yurda geldiğimde neler olduğundan bahsedeyim ilk haftalar her dakika telefonla konuşuyordum (gerçi hala öyle de)  ailem arkadaşlarım akrabalarım hep arıyorlardı hatta yurttakiler beni aşiret zannetmişler ve bu kadar akrabalarımla konuşmama aramızın bu kadar iyi olmasına baya şaşırmışlardı hatta en son beni babaannemin yeğeni aradı ve bir daha akrabalarımla aramdaki ilişkiyi anlatmama gerek kalmadı. Çamaşır yıkamak ve ütü yapmak her zaman ağlamama sebep oluyor canım annem ya her  seferinde daha iyi anlıyorum kıymetini tabii ki de sadece burada anlamıyorum kıymetini 🙂 çok güzel arkadaşlıklar edindim bir gün bu yazımı okursalar anlarla kendilerini sonuç olarak buraya zor şartlarda geldim ama ne olursa olsun mutluyum ve pişman değilim ilerde ne olur bilmiyorum ama umarım bir daha ki yazımda gittiği kazılardan kazılardaki anılarım hakkında yazmak isterim manifestliyorum 🙂 Yazımın sonuna geldim ve şu cümleyle bitirmek istiyorum. Her şeyi düzeltmeye kalkışırken belki de yok ediyoruzdur.

Abonelik
Bildir
guest
0 Yorumlar
Satır içi yorumlar
Tüm yorumları görüntüleyin

Okuyucuların Beğendiği İçerikler

Yazar sayımızın 300’ü aştığı şu günlerde hevesli yazarlarımıza yol gösterebilmek veya en azından daha kaliteli içerikler üretebilmeleri adına bazı ipucular vermek için bu yazıyı kaleme almaya karar verdim. Bu yazı boyunca bir dijital içeriğin nasıl yazılması gerektiğinden bahsedeceğim. Bublogta içeriklerinin bir kısmı şiir ve denemelerden oluşuyor ve bu yazıda söyleyeceğim şeyler bu içerikler için çok […]
Birçok kişinin ‘’zor ama maaşı iyi, garanti meslek gibi’’ düşünceleriyle ün kazanmış bir bölüm olan tıp fakültesini size en ince detaylarıyla aktaracağım. Öncelikle fakülteye gelmeden önce kendinizi ilk gün yapılacak çaylak şakasına ve ileri zamanlarda daha siz TUS isimli bölüm seçmenize yarayan sınava girmeden ‘’Sen ne doktorusun? ‘’ veya diş hekimliği ayrı bir bölüm olmasına […]
Yaşanan herhangi bir gün hiç yaşanmasaydı, her şey daha farklı olur muydu? Misal dün hiç yaşanmasaydı veyahut bundan yıllar önce bir gün hiç yaşanmasaydı yine aynı mıydı hayatınız? Kadere inanmak subjektif bir bakış açısı olarak görünebilir ancak hayatın akışı olarak farklı bir yerden durumu ele alabiliriz. Bütün malzemeleri özene bezene kesip, doğrayıp harika bir yemek […]
Herkesin ölmeden görmek isteyeceği bir yer vardır. Yoksa da henüz keşfetmemiştir… Benim için burası Norveç. “Soğuk Cennet” veyahut “Kuzeyin İncisi” denilen bu ülkenin lanse ettiği imajı bir görseniz aşık olmamak elde değil. O yüzden henüz kendi ülkenizi keşfetmediyseniz ileride belki yol arkadaşım olabilirsiniz! Norveç ”Soğuk Cennet” Ülkenin yönetim biçimi anayasal monarşi ve başkenti Oslo‘dur. 385,207 […]
Her kitap ayrı güzel, dünyasına girdikten sonra… Ama bazı başyapıtlar vardır, gerçekten okumak zevk verir. Okudukça içine düşer, yeni bir dünyanın kahramanı olursunuz. Herkes için değişebilecek bir liste… Daha iyisi varsa da ben okuduğum kadarını biliyorum ve bunlar şu an en iyisi! Daha birçok türde konuşulacak kitaplar olsa da üç ayrı türde üç başyapıt derledim, […]

İlgini Çekebilir

Çoğumuzun, adını belki de hiç duymadığı fakat yaşamımızda denk gelebileceğimiz, farkında ve bilinçli olduğumuz takdirde erken tanı ve tedavi seçeneklerini düzenleyebileceğimiz, benim ise özel eğitim alanında tanıştığım bir sendromdan bahsetmek istiyorum sizlere: DiGeorge Sendromu. DiGeorge Sendromu (DGS) 22. kromozomun (22q11) delesyonu (kromozomun bağlı bulunduğu parçadan kopup silinmesi, yok olması) ya da translokasyonu (kopan veya kaybolan […]
“Sisyphus’u gördüm, korkunç işkenceler çekerken: yakalamış iki avucuyla kocaman bir kayayı ve de kollarıyla bacaklarıyla dayanmıştı kayaya, habire itiyordu onu bir tepeye doğru, işte kaya tepeye vardı varacak, işte tamam, ama tepeye varmasına bir parmak kala, bir güç itiyordu onu tepeden gerisin geri, aşağıya kadar yuvarlanıyordu yeniden baş belası kaya, o da yeniden itiyordu kayayı, […]
Bugün 10 Mart 2022. Gülistansız 796. gün “Ne durumdayım biliyor musunuz? Ölüm Allah’ın emri, ölüm dünyada var. Gençlerin ölümü zor ama biz her gün yeniden ölüyoruz. Her gün… Toprağa bile basmaya kıyamıyorum, acaba kızım içinde olabilir mi diye. “ 21 yaşında, Tunceli’de bir üniversite öğrencisiydi Gülistan Doku. 5 Ocak 2020 tarihinden bu yana haber alınamıyor. […]
Bir girişim fikriniz var ve bu alanda bir marka oluşturmak istiyorsunuz ya da henüz küçük bir işletmesiniz ve işletmenizi büyütüp kârınıza kâr katmak istiyorsunuz. İşte bu yolda atmanız gereken ilk adım markalaşmak olmalıdır. Peki marka nedir?                Marka yalnızca kalabalık bir pazarda sizi diğerlerinden ayıran isim, logo ve slogandan ibaret değildir. Markanız insanların sizinle etkileşimde […]