Hayat bir yarış değil, yarışların tek bir kazananı olur. Eğer yarış olsaydı, hepimiz kaybederdik öyle değil mi? İnsanın elinden alınabilecek en son şey umuttur. Umut etmek, insanın her şey bittiğinde yaşama tutunması için gereken nefesi verebilecek tek dayanaktır. Ve umutlarımızı da ellerimizden alıyorlar. Kim bunlar? İnsanı insandan üstün tutanlar kim? Kendi bildiği doğruyu, herkesin doğrusu haline getirmeye çalışan bu fodullar kim? Bir topluma konuşurken din nasıl olur da işin içine girer? Irk nasıl olur da önemli bir unsur haline gelir? Bunu anlamıyorum, bunu kimse anlamıyor. Yüksekte duran ve yerinden dolayı ona bakanlara konuşan insanlar… Yükseğe çıkabilmek için size basamak olanlarla konuştuğunuzun farkında mısınız? Bu halka konuşurken konuşma şansını size verenlerin bu halktan olduğunun farkında mısınız?
Bir insan elbet kendi ayakları üzerinde durabilir. Ancak eğer siyasetse alanı, bu bir yere kadardır. Müzik yaparsın, resim yaparsın. Avukat olursun, hakim olursun… Her türlü göz önünde bulunan bir meslektesindir ancak siyasetse işin, konuşursun. Yeteneğin budur, konuşursun. Ağzın iyi laf yapıyorsa, küçükken sen ”Uğraş siyasetle.” demişlerdir sana. Ciddiye almakla hata yaparsın çünkü konuşan çok şarlatan vardır. Ancak dinlenen öyle çok değildir. Konuşmak için, dinleyen olmalı öyle değil mi? Belki bu da bir yere kadar sağlanır ama politika insanı değiştirir efendim! Konuştuğun için dinlerler seni. Bu hep böyle olmalıdır, eğer doğru konuşursan dinlenirsin. Ama sırf dinlendiğin için konuşmaya başlarsan o zaman biter her şey. Neyse pohpohladık yeteri kadar, şimdi benim isteklerime gelelim (?) Bu kafalara benim doğrularımı yerleştirelim ki her şey daha basit olsun (?) Doğru yoldansa basit yol her zaman daha iyidir (?)
Siyahı beyaza çeviremezsin ama beyazı siyaha çevirmek kolaydır. Bir de işin neden siyah, beyaz kısmı var. Neden ya öyle ya böyle tarafı var. Herkesin yetiştirildiği çevre, gördüğü değerler, gelenekler, okuduğu kitaplar ve aldığı eğitimle karakteri oluşur. Yan yana yürüyen iki insan bile öyle farklıdır ki birbirinden. Ama bu, iki insan için önemsenir bir durum olmaz. Ancak koskoca milyonlar konu olduğunda hele de konuşan birini dinlemeye indirgenmişken bu insanlar… Orada dururken edilen her lafın değeri çok büyüktür. Her insanın ayrı değerleri, dini, ırkı, dili varken onlar için hassasiyet çok önemlidir. Ve bu insanlar kırmızıya, pembeye takmazlar; laciverte, maviye takmazlar. Ama siyah ve beyaz dediğinizde bu insanlar griye bile göz yumamazlar. Yıllardır öyle sürüp gelmiş şeyleri değiştirmek çok zordur. Ve bunu onlarca farklı kafa varken başarabilmek, neredeyse imkansızdır.
Bu konu her zaman farklı şekilde gelişebiliyor. Siyah tenli bir insanın, ondan siyah olarak bahsedilmesi her zaman böyle sürüp gelmiştir mesela. Bunu değiştirmek isterse bir insan, halkın arasından çıkmış ve bu yanlışı düzeltmek isterse zor olur, çok zor… Belki başaramaz ama uğraşır değil mi? Ve o tarih yazamaz belki ama tarihe adı yazılır bu insanın. Ama eğer her zaman doğru görülen bir yanlış, örneğin Lgbt+ bireylerin tamamen yanlış yolda olması gibi bir düşünce değiştirilmek istenirse… Bu da çok zordur ama eğer bunu başaramayacaksa insan hiç konuşmasa daha iyi değil midir? Onlarca, milyonlarca insan tarafından dinlenirken böyle bir ateşe körükle gitmek nasıl doğru kabul görülebilir?
Hayat bir yarış değil, tek bir kazananı yok. Ancak bu düşünce kabul gördüğünde herkesin kaybeden olması kaçınılmazdır. O yüzden böyle bir düşünceyi yaymaktansa cehalet için bir şeyler yapılmalı. Bazı şeyler dengelenmeli. Gençler ölüyor, cehalet büyüyor. Yok oluyoruz. Umut edemiyoruz artık. Bir yudum su, bir lokma ekmek düşündürür oldu insan evladını. İnsan, bencillikle harmanlanmış hırslı bir varlık ancak bu kadar güçlü değil. Umut etmeyi elimizden alıyorsunuz, bu gençler başkaldırıyor! Nasıl bir kıyamete sürükleniyoruz bilmiyorum, başımıza gelmiş, gelen ve gelecek her şeyi hak ettiğimizi düşünmeye başladım artık. Kaybettik sanırım. Öyle görünüyor.