Kimi dertlerimiz vardır, bir süre sonra içimizde dev bir alev topuna dönüşür. O topun ateşi bizi yakar, küle döndürür. İşte o an, kendimizi kendimize anlatamadığımız birtakım şeyleri, kalbini kalbimize değdirecek bir insan arıyoruz başucumuzda. Peki neden ağaca, kurda, böceğe anlatmıyoruz da insanlara anlatıyoruz? Onlar da canlı değil mi nihayetinde? Onlar da anlayamazlar mı bizi?
İnsanoğlunun – günümüzde maalesef herkes için geçerli olmasa da – sahip olduğu çok önemli bir özellik var: Benim en sevdiğim özelik, kendi tabirimle “Halden Anlama Sanatı” olan empati kurma becerisi. Ben bu hayatta birini gerçekten de anlayıp ona tüm içtenliğiyle, iyi niyetiyle yardımcı olmak, tavsiye vermek kadar güzel bir şey görmedim. Bana bu yaşanası duyguyu tattırıp benle ağlayıp benle gülen sanatkar yakınlarıma ne desem azdır. Sayelerinde bu satırları siz sevgili okuyucularla paylaşma imkanı buluyorum.
Bu sanatı icra etmek, başta anlayış ve sabır olmak üzere yüklü bir duygu gerektiriyor. Çünkü karşımızdaki insan bize kalbinin gizli kapılarını açacak ve bizi o kapılardan kendi dünyasına sokacak. Yaşadıkları, belki de kördüğüm olmuş çözülmeyi bekliyor. İşte bu özelliklerin olmaması, sağlıklı bir empati duygusunun yaşanmasını engeller. Birinin acısını anlayabilmek, o acıyı bizlerin de hissetmesi, insani yönümüzü gösteriyor bir nevi. Tolstoy ne de güzel söylemiş,
” İnsan acı duyabiliyorsa canlıdır. Başkasının acısını duyabiliyorsa insandır. ” diye.
Burada önemli olan, bizlerin kendi acılarımızı duymamız değil, başkalarının acılarını da bizlerin duyup ortak olmasıdır. Yoksa bizim de ağaçtan, kurttan, böcekten farkımız olmaz. Eğer bu sanatın gerçekten hakkını veriyorsak da ne mutlu biz insanlığa.
Empati kurma becerisine sahip bir birey olarak, kendimizi başka insanların yerine koymak, onları anlamaya çalışmak, kişisel gelişimimiz için çok önemli bir özellik olduğunu vurgulamak istiyorum. Olgunlaşmamızda bu kadar önemli bir paya sahip iken hala bu durumu kavrayamayan insanlar var ve bu insanlar ancak kendi duygularını, düşüncelerini kavrayabilmekle sınırlılar maalesef. Empati kurarak siz sadece karşı tarafı anlayarak mutlu etmekle kalmıyor, o kişiye bu duygunun ne kadar sihirli bir şey olduğunu yaşatarak gösteriyorsunuz. İşte bu bilincin daha farkında olamayan insanlar buna benzer daha birçok yazılar okuyarak kendilerine tez zamanda bu duyguyu aşılamalarını arzu ediyorum.
Empati duygusuna sahip olmak, bir erdemdir. İnsanı yücelten bir histir. Zaten biz insanlar bizleri anlayabilecek kişiler görmek isteriz karşımızda ki ilişkilerimiz de birbirimiz hakkındaki düşüncelerimiz de sağlıklı bir biçimde olsun. Bu yüzden empati, yaşamımızda bir parça haline gelmelidir. Zata’nın da belirttiği gibi,
“İyi insanların kurallara ihtiyaçları yoktur çünkü onlar empatiyle yaşarlar. “.
Sağlıkla, empatiyle kalın…