İnsan bir kez âşık olur. Aşka inanmaz tadana kadar, belki 8 yaşında ön sırada saçını çekiştirdiği kızda bulur aşkı. Belki 40 yaşında bir sahafta gördüğü erkekte bulur. Ama aşk öyle şıpsevdilere de uğramaz, erdemlidir aşk. Herkes âşık olmaz belki ama bazen şahit olur. Ben bir aşka rastlamıştım, öyle güzeldi ki. İnsanı çarpan soğuk bir rüzgârdı bir taraf, insanın içini ısıtan bir güneş… Ve öyle güzel karışmışlardı ki birbirlerine. İnsan soğuk bir kış gününde dahi onlarlayken ılık bir esintiyle huzur dolardı. Çok garip bir aşk hikayeleri vardı bu iki insanın. Bir dershaneden çıkarken görmüştü Güneş, Rüzgar’ı. Saat 6’yı vuruyordu. Her gün aynı saatte onu görebilmek için köşede beklerdi, tam 6 oldu mu geçip gidiyordu oradan. Sonraları öğrenmişti, ona rastladığı gün erken çıkmış, normalde 6’da çıkmıyormuş Rüzgar. Ama o gün onu görünce, her gün 1 saat erken çıkmış, tam 6 olduğunda adım atmış dışarı. İkisi de birbirinden habersiz, aynı saatte, aynı yoldan geçmişler; birbirlerini görebilmek için… Şimdi bu yolları beraber yürüyorlar, arkalarında sıcak bir esintiyle…
Çok uzun bir geçmişleri var Rüzgar ile Güneş’in. Bu dönemde çok kez birbirlerini aldattıklarını sandıkları oldu, kendilerini aldatıyorlardı. Yaşları gençti, belki de böylesine güçlü bir duygu fazla gelmişti o dönem. Uzunca ayrılıkları oldu ama öyle garip ki. Farklı yerlerde, farklı zamanlarda, farklı kişilere; aynı lafları etmişler hep. Bir gün, demişler, bir gün beraber olacağız. Herkes gelip geçecek, farklı insanlarda sevgi bulmayı umut edeceğiz. Zaman yavaşlayacak, bütün gün bir yerde rastlamak için eskiden yürüdüğümüz yollarda tur atacağız. Ama bir gün gelecek, ayrı gecelerde; ayrı rüyalardan hüzünle uyanmayacağız. Bir gün gelecek ki istediğimiz zamanda, istediğimiz yerde olacağız. Ruhlarımız özgür, kalbimiz özgün olacak. Çünkü bir gün, hayatın bütün tatlarına aşina olacağız. Belki ayrı ayrı yapacağız; ayrı mekanlarda, ayrı şişelerden hayal kuracağız. Belki başka omuzlarda, birbirimize ağlayacağız. Bazı geceler, albümleri yoklayacağız. Ama bir gün, bir gün… Hayatın zehrini de, tatlısını da öğreneceğiz. Tek başımıza ayrı yollardan geleceğiz biz. Ama bir gün, bir gün beraber olacağız. Yollarımız ileride bir yerde kesişecek. Ve bir bahar günü, ılık bir esintiyle ellerimiz birleşecek.
Çünkü aşktı sahip oldukları. Zor bir duyguydu, bazen dayanamayacaklarını sandıkları da olmuştu. Ama aşk beklentidir, beklemeyi bilmektir; sabırdır… Aşk korumaktır, sorumluluktur. Ciddi bir tokalaşmayı kıkırdamaya dönüştürmektir aşk; neşedir. Aşk öyle ki sevgiyi bütün yönleriyle görmektir; gerçektir. Ve esasında aşk; sonsuz bir ömre doğru el ele yürüdüğünü bilmektir; kaderdir. Kabullenmektir aşk, her şeyiyle. Batıydı rüzgâr, ateşi görünüşteydi. Doğuydu güneş, içi büsbütün ateşti. Aşk hüzündü, yanmaktı. Güneş ve Rüzgar… Beni aşka inandıran bir çift. Hayallerde yok olmadan, gerçeklikte çok saplanmadan… Beraber hayal kurmayı da, beraber ağlamayı da bilen bir aşk. Başa çıkmanın, hele de genç yaşta, çok zor olduğu böylesine güçlü bir duyguya; dayanamadıkları yerde beraber göğüs germiş bir aşk. Sevgi ve güvenle harmanlanmış, hayran ettiren bir aşk…
Aşka inanmazdım, çünkü hiç tatmadım. Çok güçlü sevdiğim biri olmuştu, gencecik yaşıma rağmen koskoca 3 yılımı heba etmiştim bir insana. Ama o bile bir yerlerde halen ismi olsa da, kalbimde olmadığına emin olduğum bir insanken… Aşka nasıl inanırdım? Hele de yakından şahit olduğum böyle bir ayrılık varken. Ama sonra aldattıklarını sanmışken birbirlerini, ihanet ettiklerini sanmışken birbirlerine… Kendilerini aldattıklarını ve aşka ihanet ettiklerini fark etmeleriyle o ılık esinti beni de aydınlatmıştı. Biri Güneş, biri Rüzgardı. Biri siyah, biri beyaz… Ama aşk öyle güçlüydü ki önemli olan tek şey aynı gökyüzünde bir olmalarıydı; aynı tabloda bir resim olmalarıydı. Çoğu kez mutsuz, bazen mutluydu aşk. Ama gece olduğunda aynı gökyüzünde farklı yıldızlarda gösterirdi kendini. Çünkü aşktı bu, en güçlü duyguydu.
Güneş ve Rüzgar… Bir hazan akşamı buluştular. Konuştular ama tek bir ses yoktu. Gözleri her şeyi anlatıyordu aşkın. Ve şimdi bir hazan akşamı, bir bahar akşamı… Kulaklığınız takılı, lambalarla aydınlanmış sokakta gezinirken ılık bir esintiyle savrulursa saçlarınız; aşkı hatırlayın. Aşk bulunmaz tek şeydir, aşkı bulamazsınız. Ama aşk, sizi bir gün bulacaktır.
- Bir şey var aramızda
Senin bakışından belli
Benim yanan yüzümden
Dalıveriyoruz arada bir
İkimiz de aynı şeyi düşünüyoruz belki
Gülüşerek başlıyoruz söze
Bir şey var aramızda
Onu buldukça kaybediyoruz isteyerek
Fakat ne kadar saklasak nafile
Bir şey var aramızda,
Senin gözlerinde ışıldıyor
Benim dilimin ucunda
Nahit Ulvi Akgün