fbpx

GOTİK SANAT NEDİR? NE ZAMAN ORTAYA ÇIKMIŞTIR?
Gotik sanatın 12. yüzyıl ortalarında doğduğu ve 15. yüzyıl ortalarına kadar varlığını devam ettirdiği düşünülmektedir. Bazı kaynaklar bu zaman aralığının sınırlarını daha farklı göstermiş olsalar da Gotik üslubun yaşadığı dönem genel olarak 12, 13, 14 ve 15. yüzyılları kapsar.
Gotik sanatının Fransa’da ortaya çıktığı düşüncesi yaygındır. Ayrıca en uzun süre yaşadığı bölge de burasıdır. En kısa yaşadığı ülke ise İtalya’dır. Gotik sanatın, Paris yakınlarındaki Saint-Denis Manastır Kilisesi’nin başrahibi Suger tarafından yeniden inşası sırasında binaya eklenen doğu bölümünün yapımıyla 1122 – 1151 tarihleri arasında başladığı kabul edilmektedir.
GOTİK RESİM
13. yüzyılın başlangıcıyla Gotik tarzı görsel sanatlarda uygulanmaya başlar. Gotik resim tarzının ilk ve orta aşamasında kişilerin veya perspektiflerin doğal gösterilmesi yerine resimde düzenlemenin ve oranların önemi ve dinî anlamına göre renk kullanımı ön plana geçer. Gotik resim tarzının özelliklerinden biri resimlerde dinî konular gösterilmesidir. Bunun dışında resimlerde asil hayat, avcılık ve bayramlar gibi dünyevi konularda kullanılmıştır.
Gotik resim, öncelikle kitap resmi olarak 13. yüzyılın ortalarından itibaren Fransız Saray Kütüphanesi için ısmarlanan kitaplarla gelişmeye başlamıştır. Fakat Gotik resmin başladığı ve en parlak örneklerini verdiği yer İtalya’dır. Bu dönemde inşa edilen katedraller, Gotik sanatın mimarlıkta yükselmesine fırsat vermiş; resim, heykel ve vitray bu mekanları süsleme görevi üstlenerek ikinci planda kalmıştır.

Alpler’in kuzeyinde Gotik tarzı, vitray ve freskin önüne geçer. O zamanlarda mimarisinde büyük duvar yapısının önem kazanmasıyla İtalya özel bir rol alır. Fresklerde Gotik tarzı Giotto di Bondone ile sunduğu ve daha önce hiç kullanılmayan doğalcılık ile en yüksek noktasına ulaşır. Doğalcılık fresklere verdiği derinlik ve her figüre verdiği kendine özel yüz ifadelerinden anlaşılır. 13. yüzyılın ortasında Fransa’da vitray sanatının yanında minyatür de önem kazanır. Minyatür giderek sadece ayinle ilgili eserlerde değil diğer dünyevi konularla ilgili kitaplarda da kullanılmaya başlar. Bu gelişimin zirvesini Limburg kardeşleri ve eserleri Très Riches Heures (1413-1416) oluşturur.

GOTİK RESİM SANATÇILARI
Jan van Eyck ya da Johannes de Eyck (9 Temmuz 1389 – 1441), Flaman ressam.
15. yüzyılda yeni gelişmekte olan yağlı boya tekniğini yetkinleştirmesiyle tanınır. Çoğunlukla portre ve dinsel konulu resimler yapmıştır. Resimleri hayranlık uyandırmış ve birçok ressam tarafından taklit edilmiştir. “Arnolfini’nin Evlenmesi” en ünlü tablolarından biridir. Jan van Eyck erken Hollanda okulunun büyük sanatçısı. Saray ressamı ve Bruges diplomatı dahil kariyeri boyunca yüksek pozisyonlarda bulundu. Jan van Eyck olağanüstü başarısının sırrı; normal sınırları aşan gelişmiş dikkat, gözlem ve inceleme gücüyle ayrıntılara çok dikkat eden mikroskobik ve teleskopik bakış derinliği ve zekâsıdır.

Robert Campin
(Jacques Daret ve Rogier de la Pasture’ün de bulunduğu pek çok öğrenci yetiştirdi ve 1423’te ressamlar loncasının başına getirildi. Robert Campin ayrıca Mérode mihrap resminden ötürü ”Mérode Ustası” olarak da bilinir. Campin, Flaman resim geleneğinin ilk uygulayıcılarındandır. Gotik’in, gerçek yaşamı ve nesneleri daha şiirsel ve gerçekçi bir biçimde temsil ederek onun bir üsluba dönüştürülmesinde etkili olmuştur. Dramatik bir gerçekçilik, açılandırılarak işlenmiş biçimler, çarpıcı bir etki kaygısı, birbiri üstüne yığılan ağır kumaş kıvrımlarının kullanılışı ve iç mekânın en ince ayrıntılara dek işlenmesi, onun üslubunun belli başlı özellikleridir. Figürleri ise, uzun yüzleri, geniş tutulmuş gözkapakları küçük ve yuvarlak çeneleri, ince dudakları ve tıknaz yapılarıyla belirgindir. Campin gerçek dünyayı, cennetin bir aynası olarak görür.

Albert Dürer
1471–1528 tarihleri arasında yaşamıştır. Baba mesleği olan kuyumculuk ile uğraşmış fakat daha sonra resim ve gravür yapmaya başlamıştır. Kendi resmi aynanın karşısında altın orana uygun olarak yapmıştır. Yaptığı bir gravüre ”Melankoli” adını vermiştir. Bu gravürden sonra gravürle alakalı 1300 tane kitap yazılmıştır. Öyle ki herkes gravürdeki rastgele gibi görünen fakat belli bir ahengi olan eşyaların amacını anlamaya çalışmış ve bu alanda birçok eser bu gravürden esinlenerek yazılmış, araştırılmıştır.

Can Güccük içeriklerini beğendin mi? Sosyal medyada takip edin!
Abonelik
Bildir
guest
2 Yorumlar
Eskiler
Yeniler En çok oylananlar
Satır içi yorumlar
Tüm yorumları görüntüleyin
Can Güccük içeriklerini beğendin mi? Sosyal medyada takip edin!

Okuyucuların Beğendiği İçerikler

Birçok kişinin ‘’zor ama maaşı iyi, garanti meslek gibi’’ düşünceleriyle ün kazanmış bir bölüm olan tıp fakültesini size en ince detaylarıyla aktaracağım. Öncelikle fakülteye gelmeden önce kendinizi ilk gün yapılacak çaylak şakasına ve ileri zamanlarda daha siz TUS isimli bölüm seçmenize yarayan sınava girmeden ‘’Sen ne doktorusun? ‘’ veya diş hekimliği ayrı bir bölüm olmasına […]
Yaşanan herhangi bir gün hiç yaşanmasaydı, her şey daha farklı olur muydu? Misal dün hiç yaşanmasaydı veyahut bundan yıllar önce bir gün hiç yaşanmasaydı yine aynı mıydı hayatınız? Kadere inanmak subjektif bir bakış açısı olarak görünebilir ancak hayatın akışı olarak farklı bir yerden durumu ele alabiliriz. Bütün malzemeleri özene bezene kesip, doğrayıp harika bir yemek […]
Herkesin ölmeden görmek isteyeceği bir yer vardır. Yoksa da henüz keşfetmemiştir… Benim için burası Norveç. “Soğuk Cennet” veyahut “Kuzeyin İncisi” denilen bu ülkenin lanse ettiği imajı bir görseniz aşık olmamak elde değil. O yüzden henüz kendi ülkenizi keşfetmediyseniz ileride belki yol arkadaşım olabilirsiniz! Norveç ”Soğuk Cennet” Ülkenin yönetim biçimi anayasal monarşi ve başkenti Oslo‘dur. 385,207 […]
Her kitap ayrı güzel, dünyasına girdikten sonra… Ama bazı başyapıtlar vardır, gerçekten okumak zevk verir. Okudukça içine düşer, yeni bir dünyanın kahramanı olursunuz. Herkes için değişebilecek bir liste… Daha iyisi varsa da ben okuduğum kadarını biliyorum ve bunlar şu an en iyisi! Daha birçok türde konuşulacak kitaplar olsa da üç ayrı türde üç başyapıt derledim, […]

İlgini Çekebilir

Çoğumuzun, adını belki de hiç duymadığı fakat yaşamımızda denk gelebileceğimiz, farkında ve bilinçli olduğumuz takdirde erken tanı ve tedavi seçeneklerini düzenleyebileceğimiz, benim ise özel eğitim alanında tanıştığım bir sendromdan bahsetmek istiyorum sizlere: DiGeorge Sendromu. DiGeorge Sendromu (DGS) 22. kromozomun (22q11) delesyonu (kromozomun bağlı bulunduğu parçadan kopup silinmesi, yok olması) ya da translokasyonu (kopan veya kaybolan […]
“Sisyphus’u gördüm, korkunç işkenceler çekerken: yakalamış iki avucuyla kocaman bir kayayı ve de kollarıyla bacaklarıyla dayanmıştı kayaya, habire itiyordu onu bir tepeye doğru, işte kaya tepeye vardı varacak, işte tamam, ama tepeye varmasına bir parmak kala, bir güç itiyordu onu tepeden gerisin geri, aşağıya kadar yuvarlanıyordu yeniden baş belası kaya, o da yeniden itiyordu kayayı, […]
Bugün 10 Mart 2022. Gülistansız 796. gün “Ne durumdayım biliyor musunuz? Ölüm Allah’ın emri, ölüm dünyada var. Gençlerin ölümü zor ama biz her gün yeniden ölüyoruz. Her gün… Toprağa bile basmaya kıyamıyorum, acaba kızım içinde olabilir mi diye. “ 21 yaşında, Tunceli’de bir üniversite öğrencisiydi Gülistan Doku. 5 Ocak 2020 tarihinden bu yana haber alınamıyor. […]
Bir girişim fikriniz var ve bu alanda bir marka oluşturmak istiyorsunuz ya da henüz küçük bir işletmesiniz ve işletmenizi büyütüp kârınıza kâr katmak istiyorsunuz. İşte bu yolda atmanız gereken ilk adım markalaşmak olmalıdır. Peki marka nedir?                Marka yalnızca kalabalık bir pazarda sizi diğerlerinden ayıran isim, logo ve slogandan ibaret değildir. Markanız insanların sizinle etkileşimde […]