Arkeoloji: Türkçe karşılığı ”kazı bilimi” olarak bilinen arkeoloji, geçmiş dönemlerde yaşamış insan topluluklarının kültürel ve toplumsal düzenlerini, günümüze kadar gelebilen insan elinden çıkmış tüm maddi kalıntılara dayanarak araştıran, belgeleyen ve gelişim sürecini inceleyerek yorumlamaya çalışan bir bilim dalıdır.
İş İmkanları: 4 yıllık lisans eğitimi veren üniversitelerden arkeolog unvanıyla mezun olan kişiler; üniversiteler (öğretim görevlisi veya araştırmacı olarak), Müzeler ve Anıtlar Genel Müdürlüğü’ne bağlı çeşitli müzeler, kültür ve tabiat varlıklarını koruma kurulları, özel müzeler, Vakıflar Genel Müdürlüğü ve Maden Tetkik Arama Enstitüsü gibi alanlarda çalışma imkanı bulabilirler. Şu anda ise TTK ile Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın yapmış olduğu ortak bir projede kazılara/ören yerlerine ciddi anlamda arkeolog ataması yapılmaktadır ve arkeoloji artık geleceğin bilimleri arasında ülkemizde yer edinmeye başlamıştır.
Maaş: Bir arkeolog, memur olarak ilk başladığında aldığı maaş 5.000 TL civarıdır. İlerleyen süreçlerde kişi(ler) yüksek lisans ve doktorasını yapıp öğretim üyesi olacak(lar)sa ilk maaşı 7.000 TL civarıdır.
Arkeoloji… Gizemlerin bilimi. Benim küçüklük hayalim… Hepimiz küçükken izlemişizdir İndiana Jones’un o muhteşem keşiflerini ve izlediğimizde de ciddi anlamda etkilenmişizdir. Bir kırbacımız olsun, gizemin peşinde oradan oraya koşalım ve keşifler yapalım. İtiraf etmem gerekirse ben bu filmi izlemeden önce de sürekli geçmişi merak eden biriydim. “İnsanlar geçmişte nasıldı, neler yapmışlardı? Gerçekten büyü, yaratıklar, devler, kadim inançlar var mıydı?” gibi sorular aklımda sürekli vardı. Sonra bu filmi de izledim merakım daha da kabardı ve aklıma koymuştum, üniversitede arkeoloji okuyacaktım. Bölümü kazandığımda bana çok farklı gelen dersler ve öğrenmem gereken bir sürü konu vardı. Tabii teoride öğrenileni ayrıca tekniğe de dökmek lazımdı. O yüzden kazılara gitmek ve sahada görmek gerekiyordu her şeyi. İlk kazı deneyimimde çok heyecanlıydım çünkü antik kente ekiple birlikte çıktığımızda, büyük devasa taşları gördüğümde inanılmaz şaşırmıştım. Bu şaşkınlığım yerini meraka ve çalışmaya bıraktı. Nympheum‘un altındaki toprak alanı ekiple birlikte kazmaya başlamıştık. 42 derecelik güneşin altında saatlerce kazdık ve biz öğlene kadar hiçbir veriye ulaşamamıştık. Öğleden sonra kazı devam etti ve kazdık, kazdık, kazdık. Sonra bir mermer bloğa denk geldik. Herkesten önce ben sevinçle bayağı bir bağırmıştım. “Yaşasın bulduk!” diye… Kazı burada devam ettikçe basamaklar çıkmaya başlamıştı ve biz kazıyı bitirdiğimizde büyükçe bir alanı kaplayan “seyirlik alanını” keşfetmiştik. Evet arkadaşlar bu kısa paragrafta ilk kazımı anlatmaya çalıştım özetleyebildiğim kadar. Sonuçta arkeoloji geçmişte bundan tam 3500 yıl önce yaşamış olan bir toplumun hayatına yüzyıllar sonra ilk sizin dokunabiliyor olmanıza imkân sağlar. Arkeoloji okuduğunuzda daha entelektüel bir kişiliğe bürünmekle birlikte geçmiş ile geleceğin bir köprüsü konumunda olursunuz. Arkeoloji sadece kazmak değil, kazıp ortaya çıkardığınız malzemeleri (sikke, mumya, seramik, heykel, lahit vb.) akademik mecmuada bilimsel verilerin ışığında derleyip düzenleyerek insanlığa geçmişteki halkların sosyo-kültürel yapısını, ekonomisini, siyasetini, teknolojisini ve daha bir sürü olguyu aktarabilmektir. Bu sayede günümüz insanlığının temellerindeki yapısal sistemi ve geleceğe nasıl aktarabileceğini gösteren bir bilimi ortaya koymaktadır. Eğer ki MÖ 5000 yılında tekerlek bulunmasaydı şimdiki arabalarımız olmayabilirdi ya da Thomas Edison ve Nikola Tesla elektriği keşfetmeselerdi biz hâlâ karanlıkta kalabilirdik. İşte arkeoloji tüm bunları ve daha sayamadıklarımı içinde barındıran gizemlerin ve en büyük sırların bilimidir. Eğer ki bir gün olur da yolunuz gizemlerin bilimi olan arkeolojiye düşerse benim hissettiklerimi ve yaşadıklarımı sizler de anlayabilir hatta yaşayabilirsiniz.