Gençlik kavramını analiz etmeden evvel ilk olarak bu kavramı ve tarih boyunca izlediği seyri incelemek gerekir. Gençlik, Batılı tarih araştırmacılarının bulgularınca; çocukluk ile yetişkinlik arasında bir “geçiş” dönemi olarak lanse edilir. Hayatın herhangi bir alanında her zaman geçiş dönemleri en zorlu kısım olur. Gençlik de başlı başına bir sorundur. Eğer irdelenmezse soruna dönüşebilecek bir durumdur da denebilir.
Bağımlı çocukluktan bağımsız yetişkinliğe geçerken yaşadığımız bu dönemde, biraz ergenliğin kalıntılarıyla da çerçevelenince bazı problemler ortaya çıkabiliyor. Bunların başına sosyal hayatı koyabiliriz. Maalesef yaşadığımız çağ giderek kirlendiği için, insanının da temiz kalması mümkün değil. Tüm insanlık için farklı olanı dışlamak algısı kabul görmüş. Ve doğru olanın her zaman çoğunluğun yürüdüğü yol olduğu söyleniyor. Ancak farklı olanı dışlamanın özellikle gençler arasında nüksettiği dönemlerde buna sessiz kalınması uygun bir durum değil.
Gençlik, insan hayatının en dinamik dönemi, ayrıyeten bir kimlik arayışında olunan dönemidir. Aile yapısının göz ardı edilemeyecek kadar büyük bir etkisi olan sosyal hayatı, bu yönüyle inceleyebiliriz. Çoğunlukla eğitim için konuşan, ve başkaldırmayı bilen ancak bir o kadar umarsız şeklinde lanse edilen Z kuşağı, aile içinde eğitimle harmanlanması gereken bir gençliktir. Söz hakkından yadırganmamak, bunu yaparak sosyal hayatında özgüveninin kırılmasına sebep olmamak gerekir. Buna çözüm odaklı baktığımızda ailelerin bu konuda bilgilendirilmesi en uygun seçenektir.
Eğitim sisteminin getirdiği problemler, en kötülerinden kabul görülür. Çünkü eğitimi aynı zamanda sosyal hayatla dengelemek fazlasıyla zordur. Özellik okul içi dinamikliğin neden olduğu problemleri de katarsak bu yönden de ele alınması gerektiğini açıkça görebiliriz. Sosyal hayatınıza, arkadaşlık ilişkilerinize, kendi bireysel amellerinizi kattığınızda dahi ezilmeniz kaçınılmaz olabilir. Ki bu insanın bütün kendi iç egemenliğini tarumar hâle getirir. Misal; erkek olarak dansa ilginiz varsa, çoğunluk tarafından dışlanırsınız. Bir kadın olarak eğer futbol sporuna ilginiz varsa, dışlanırsınız. Bu yönden bakıldığında, gençlerin kendi içindeki problemleri çözmeleri için de bir takım işler yapılması gerekmektedir.
Sosyal çevrenin, sosyal hayata direkt etkisi olduğu aşikâr. Eğer doğru insanlarla bir çevreniz olmaz ise maalesef her zaman basık tarafın etkisinde kalırsınız. Bir şarlatan ya da kendini bilmez bir politikacı ortaya çıktığında, her zaman ilk söylenene inanan olursunuz. Bu durum için doğru arkadaş seçimi ve benliğinizi kaybetmeme yolunda öngörülebilir bazı çalışmalara ihtiyaç duyuyoruz.
Gençlik, hayatın en güzel dönemi olmakla beraber bir o kadar problem doğurur. Çocukluk ve ergenlik hafiften etkisini yitirirken, bağımlılık döneminin baskısının üzerinizden kalktığını hissedersiniz. Daha sonra bir şeylere artık yalnız karar vermeye başlarsınız ve yetişkinliğe adım attığınızı fark edersiniz. Bu yönleriyle gerçek anlamda sıkıntılı bir dönem ancak yine de en güzel geçen yıllar, bu yıllar… Ne düşünecek sıkıntılar ne bir bağımlılık unsuru var iken, hayat gerçekten çok daha güzel geçiyor.
İlerideki yaşam için en büyük problem olan sosyal hayatın şekillendirilmesi için gerekli çözümler üretebilirsek eylemci gençlik, ferdiyetçi gençlik, yabancılaşmış gençlik şeklinde sınıflandırmalardan yakamızı kurtarabiliriz. Bu yönde yapılabilecek en iyi şey, imkânları arttırmak olacaktır. Yine eğer bir erkek olarak dans ilginizi çekiyorsa bunu sizi yadırgayanlara nazaran en azından öğrenebileceğiniz bir yer olmalı. Veyahut kadın olarak toplumun hor gördüğü bir iş yapıyorsanız size imkân sağlayan yerler olmalı.
Herhangi bir yönüyle gençlik için bu unsurlar önemsiz sayılmamalıdır. Geleceği bıraktığınız ellerin sahip olduğu bedenden taşıyamayacağı yükleri sırtlanması da istenirse başkaldıran gençliğe kimsenin sözü geçmez. Sosyal hayat ve yanında birçok sıkıntı için çözüm üretilmelidir. İnsanların iletişimden de mağrur olduğu bu dönemde herkesin içinde yaşadığı sıkıntılar çok büyük bir soruna dönüşebiliyor. Kendi enkazımızda toz olmamak için, bizler bazı yerlerde ipleri elimize almak isteyebiliriz. Ancak bulunduğumuz coğrafya ve tarihte bu imkânlar da sınırlı. Özgür konuşma hakkını saygısızlıkla bir tutmak da yanlış, sosyal medya bunun için bilgisiz ve cahil topluma hoş bir ev sahipliği yapmıyor.
Eğer cehaletin vebasından kurtulmak istiyorsak sosyal hayat, aile ilişkileri, arkadaşlık, saygı vb. konularda bilgilenmeliyiz. Bilhassa, cehaletle gireceği savaştan galip çıkacak olan tek şey birliktir.
09.04.2021 Bu yazı daha eski bir tarihte, bilgilendirme ve daha çok çözüm odaklı olabileceği düşünülerek ben tarafından yazılmıştır. Yaklaşık bir senede dahi nelerin değiştiğine şahit olduk, bu gerçekten zamanın gittikçe değersizleştiğini de göstermiş oldu. Belki şu anda aynı konu hakkında bir yazı yazmak istesem, kafamda çok daha farklı cümleler kuracaktım. Öyle ki bu denli hassas bir konuda insan bir öncü niteliğinde işler yapmak istediğinde kendi düşüncelerinde boğulması bazen kaçınılmaz oluyor.