Birbirimize armağan ettiğimiz ne de çok şey var ama en güzel olanı gündüzün geceye, gecenin de gündüze olan armağanı. Esrarengiz bir hediye değil mi sizce de? Gökyüzünde tekler, binlerce insan onları görüyorlar. Nadir kişiler fark ediyor birbirlerine armağan olduklarını. Kalpten seven, sımsıcak, umutla güzel günleri bekleyen kişiler. Armağanlarının tek dezavantajı ise verdikleri hediyeyi asla göremiyorlar. Platonik âşıklar gibi gizlice hayal ediyorlar nasıl da güzel durduklarını. Görmeden de hediye verebiliyormuşuz. Bir gülüş, bakış, nefes alış hatta veriş, vücudunun sıcaklığını, dokunuşunu, en önemlisi kendi benliğini…
Gündüz, Ay’ı armağan etmiş geceye; gece ise güneşi. Bakıldığında göz kamaştıran iki güzelliği. Büyüleyici bir hediye her an yanında, gökyüzünde. Ben de bu kamaştıran güzellikten etkilenen birkaç kişiden biriyim, bu sözlerimi de iki ayrı zamanda yazıyorum. Sizin de bu özel armağanları görmenizi istediğim için. Bu etkileyici ahenge baktıkça huzur doluyor insan, sizin de huzurlu olmanızı istiyorum. Size sorarım okurlar verilip verilebilecek en güzel armağan sizce de bu değil mi? Siz hangi armağanı beğendiniz gecenin mi yoksa gündüzün? Ben kesinlikle gündüz derdim. Sevdiğimin dört farklı mutluluk evresini gördüğümden. Güneş, Ay’ın mutluluğunu göremese de hissediyor mutlu olduğunu, biz gündüz ona mutlulukla bakıyoruz. Mutluluk paylaşıldıkça anlam kazanıyor. Güneş’in mutluluğunu ise geceye biz iletiyoruz, kısır döngü gibi sonu gelmiyor. Mutluluk sonsuz olmalıdır.
Böyle armağan vermeli insan sevdiğine, görmese de mutluluğunu hissetmeli, hissettirmeli. Gecenin ve gündüzün tüm güzelliği üzerinizde parıldasın. Mutluluk görmek istiyorsanız camdan dışarı bakmalısınız, zaman fark etmiyor ister gece ister gündüz olsa da oradan bize bakıyorlar. Ertesi günü ise umutla bekliyorlar. Nasıl suya ihtiyaç duyuyorsa küçük bir çiçek, kalbimiz de ihtiyaç duyuyor. Küçük ama ansızın kapımızı çalan güzel şeyler gibi. Olduğumuz yerden bakılınca onlar da küçük durmuyorlar mı? İçimizde kapladıkları yer tıpkı uzaydaki gibi kocaman bir yer aslında. Aynı gökyüzündeki mutluluğu yakalamak istiyorum siz okurlarımla. Gözlerinizdeki ışığın yıldızlar gibi olmasını hatta o yıldızlar olmanızı diliyorum. Çok uzakta değil iki adım ötende. Bakalım siz bakmasını bilecek, mutluluğu hissedecek misiniz?