fbpx

   Kararsızlık içindeydi. Acı ve karanlık… Düşünceler hızla geçiyordu aklından kurgusuzca, fütursuzca, hoyratça, dur durak bilmeden. Diyaloglar kuruyordu aklında, konuşmalar bozuyordu, kişiler çıkarıyordu, olaylar topluyordu. Bir karara varamıyordu. En kötü karar, bu halinden evla değil miydi? Kalp atışı hızlandı, genç harekete geçmek üzereydi. Ama hayır, hele bir şarkı bitsindi. Gitar sesinin arkasında yanık bir türkü sesi. Ne uyumsuz bir ikiliydi. İçindeki durumu bir şeye benzetti ama bilemedi. Dışarıdan gelen gıcırtıları -hayır, besbelli içinden geliyordu sesler- susturmak için müzik açmak istedi. Sahi, zaten bir şeyler çalıyordu aletten. Durdurdu, değiştirdi. Bir keman sesi, sözsüz. Düşüncelere dalmak için birebirdi. Ama olmayacak ya, minarelerden sela sesleri yükseldi. Üstüne ezan-ı şerif. Kapatmak zorunda kaldı teybi.

  Dünyası değişti birden. Yeryüzü ayaklarının altından kayıp gitti. Düşmemek için bir yere tutunmak istedi, bulamadı. Yuvarlandı dipsiz kuyulara; sırtını, başını bir duvardan diğerine vura vura.

  Yatağında doğruldu birden, üstünden yorganı savurdu. Rüya mıydı tüm bunlar? Hayır, dün idi yaşadıkları. Ne zaman uyumuştu ki, ne zaman geçmişti vakit, ne olmuştu kararının sonucu? Zihni bulanık, düşünceleri karmakarışık idi. Uzandı, teybine vurdu bir kez. Yabancı, akustik bir keman müziği. Sanatçıyı tanıyor ama telaffuz edemiyordu. Bir süre kulak kesildi, arka arkaya çalan müzikleri dinledi. Lightlar, akustikler…

  Sokaktan geçen bir köpek gördü sonra. Sabahattin Ali’nin “Bahtiyar Köpek”i. Yazarı “Sırça Köşk”ü ile tanımış, “Bahtiyar Köpek” hikayesiyle sevmiş, kitaplarına hep bir tutku ile bakmıştır. Bu iki öykü dışında -ki aynı kitap içindedirler- başkaca okuyabilmişliği yok. Hem önündeki kitaplardan hem evde bulunmamasından. Salgın hastalıklar kırıp geçiriyor bu mevsimde, dışarıya çıkma lüksü de yok. Evin kitaplığı Gazalilerle, Nevevilerle, benzer yazarların eserleriyle dolu. Dışarıdan kendisinin getirdiği üç-beş klasiğe tutunuyor anca. Kitaplığa bakınca, babasının düşünce yapısını anlayabiliyordu. Eskiden babasını anlayamadığı için susardı, şimdi anladığı için susuyor. Sahi babası demişken, karşı karşıya oldukları vakit hep baba konuşurdu. Dün akşam susmuştu, ölüme gider gibi. Kağıda bir şeyler karalamıştı, infaz kararını imzalar gibi. Ama genç gene susmuştu. Babasını ilk defa bu kadar kendisi gibi görmüştü ama bu da ters tepmiş, kendini gene susturmuştu. Bu da karar vermesini sağladı. Hastayı değil hastalığı iyileştirecekti. Fotoğraf bozuktu, gözünden değil kameradan şüphelenmeliydi.

  Önüne baktı, ileriye doğru. Müzik yükseldi, beraberinden duvarlar. Menzile giden o köprüyü kapattılar. Davrandı genç, ne olacağını görerek, geç kalmamak için. Evet, bir yıldırım düştü önüne, savruldu. Kendine geldiğinde köprü alevler içinde yanıyordu. Nasibi bu kadar hızlı kapanmamalı, hayalleri bu kadar çabuk yıkılmamalıydı. Yapacak bir şeyi yoktu. Işık ve amaç uğruna, karanlığa ve başıboşluğa çekilecekti. Yatağına yattı, yorganı çekti başına kadar. Yan döndü kıvrıldı. Şu an mecali yoktu, hele bir şarkı bitsindi. Her şeyi sonra halledecekti. Deliksiz ve rüyasız bir uykuya daldı. Muammaya doğru bakmak bile cesaret isterken, o bodoslama dalıyordu oraya. Yürekliliğinin ödülü ise acı ve can sıkıntısı idi. Ödülünün meyvesi ise uyku, bu döngüde yuvarlanıp gidiyordu. Bir laf okumuştu yol üstü, başını yolculuk ettiği otobüsün camına yaslayarak, yanından geçen bir tabeladan güçlük ile: “İnsanlarla ilişkilerin seni iyileştirmez. Yalnızlık da seni bitirmez. Bunu unutma.” Ah! Unutması ne mümkün, en çok istediği iki şeydi bunlar. Kendisini ezen, silikleştiren, bu hale getiren, kendini bu devr-i âleme sokan, o limandan bu limana savuran ne olabilirdi başka? Bilerek gelmemişti bu hayata, bilse hiç gelir miydi? Ama gariptir, isteyerek de gitmeyecekti.

  Her şeye rağmen kendini bu anlamsız acılar silsilesinden çekip alacak bir el biliyor, onu bekliyordu. Ama açık unuttuğu teybinden başka bir el uzandı kendisine:

“Ölüm Allah’ın emri,

 Ayrılık olmasaydı…”

Abonelik
Bildir
guest
3 Yorumlar
Eskiler
Yeniler En çok oylananlar
Satır içi yorumlar
Tüm yorumları görüntüleyin

Okuyucuların Beğendiği İçerikler

Birçok kişinin ‘’zor ama maaşı iyi, garanti meslek gibi’’ düşünceleriyle ün kazanmış bir bölüm olan tıp fakültesini size en ince detaylarıyla aktaracağım. Öncelikle fakülteye gelmeden önce kendinizi ilk gün yapılacak çaylak şakasına ve ileri zamanlarda daha siz TUS isimli bölüm seçmenize yarayan sınava girmeden ‘’Sen ne doktorusun? ‘’ veya diş hekimliği ayrı bir bölüm olmasına […]
Yaşanan herhangi bir gün hiç yaşanmasaydı, her şey daha farklı olur muydu? Misal dün hiç yaşanmasaydı veyahut bundan yıllar önce bir gün hiç yaşanmasaydı yine aynı mıydı hayatınız? Kadere inanmak subjektif bir bakış açısı olarak görünebilir ancak hayatın akışı olarak farklı bir yerden durumu ele alabiliriz. Bütün malzemeleri özene bezene kesip, doğrayıp harika bir yemek […]
Herkesin ölmeden görmek isteyeceği bir yer vardır. Yoksa da henüz keşfetmemiştir… Benim için burası Norveç. “Soğuk Cennet” veyahut “Kuzeyin İncisi” denilen bu ülkenin lanse ettiği imajı bir görseniz aşık olmamak elde değil. O yüzden henüz kendi ülkenizi keşfetmediyseniz ileride belki yol arkadaşım olabilirsiniz! Norveç ”Soğuk Cennet” Ülkenin yönetim biçimi anayasal monarşi ve başkenti Oslo‘dur. 385,207 […]
Her kitap ayrı güzel, dünyasına girdikten sonra… Ama bazı başyapıtlar vardır, gerçekten okumak zevk verir. Okudukça içine düşer, yeni bir dünyanın kahramanı olursunuz. Herkes için değişebilecek bir liste… Daha iyisi varsa da ben okuduğum kadarını biliyorum ve bunlar şu an en iyisi! Daha birçok türde konuşulacak kitaplar olsa da üç ayrı türde üç başyapıt derledim, […]

İlgini Çekebilir

Çoğumuzun, adını belki de hiç duymadığı fakat yaşamımızda denk gelebileceğimiz, farkında ve bilinçli olduğumuz takdirde erken tanı ve tedavi seçeneklerini düzenleyebileceğimiz, benim ise özel eğitim alanında tanıştığım bir sendromdan bahsetmek istiyorum sizlere: DiGeorge Sendromu. DiGeorge Sendromu (DGS) 22. kromozomun (22q11) delesyonu (kromozomun bağlı bulunduğu parçadan kopup silinmesi, yok olması) ya da translokasyonu (kopan veya kaybolan […]
“Sisyphus’u gördüm, korkunç işkenceler çekerken: yakalamış iki avucuyla kocaman bir kayayı ve de kollarıyla bacaklarıyla dayanmıştı kayaya, habire itiyordu onu bir tepeye doğru, işte kaya tepeye vardı varacak, işte tamam, ama tepeye varmasına bir parmak kala, bir güç itiyordu onu tepeden gerisin geri, aşağıya kadar yuvarlanıyordu yeniden baş belası kaya, o da yeniden itiyordu kayayı, […]
Bugün 10 Mart 2022. Gülistansız 796. gün “Ne durumdayım biliyor musunuz? Ölüm Allah’ın emri, ölüm dünyada var. Gençlerin ölümü zor ama biz her gün yeniden ölüyoruz. Her gün… Toprağa bile basmaya kıyamıyorum, acaba kızım içinde olabilir mi diye. “ 21 yaşında, Tunceli’de bir üniversite öğrencisiydi Gülistan Doku. 5 Ocak 2020 tarihinden bu yana haber alınamıyor. […]
Bir girişim fikriniz var ve bu alanda bir marka oluşturmak istiyorsunuz ya da henüz küçük bir işletmesiniz ve işletmenizi büyütüp kârınıza kâr katmak istiyorsunuz. İşte bu yolda atmanız gereken ilk adım markalaşmak olmalıdır. Peki marka nedir?                Marka yalnızca kalabalık bir pazarda sizi diğerlerinden ayıran isim, logo ve slogandan ibaret değildir. Markanız insanların sizinle etkileşimde […]