2016 yılında çalışmalarına başlanan Neuralink için 90 kişilik bir ekip oluşturuldu. Üç yıllık ilerleme 16 Temmuz 2019 tarihinde yapılan bir açıklamayla dünya kamuoyuna duyuruldu. Bu açıklama sonrası insanlar üzerinde büyük bir heyecan ve beklenti oluşturan -örneğin ara birimlere ihtiyaç duymadan beynimizle bir bilgisayarı yönlendirebilmek gibi- cihazın tanıtımı 29 Ağustos 2020 tarihinde yapıldı. Elon Musk’ın moderatörlüğünde yapılan sunumda proje ekibinden bazıları da bulunuyordu.

Öncelikle cihazdan biraz bahsedecek olursak 23mm x 8mm gibi küçük boyutlara, tüm gün pil ömrüne ve kablosuz şarj özelliklerine sahip bir cihaz. Her linkte 1024 kanal var. Sıcaklık, basınç gibi belli değerlerin ölçümünü yapabileceği ve bunları eş zamanlı olarak kol saati gibi cihazlara aktarabileceği dile getiriliyor. Beyne elektrotlarla bağlanıyor ve bu elektrotlar bir saç telinden bile daha ince olacak şekilde üretilmiş.
Peki Neuralink çipin asıl amacı nedir? Bunu kısaca şöyle açıklayabiliriz: Beyin ve omurilik problemlerini çözülebilmesi amaçlanıyor.
Her insan, hayatının belli evrelerinde çeşitli nörolojik problemler yaşayabilir. En basit örneği olarak göz kusurlarını gösterebiliriz. Bunun dışında işitme kusurları, kas ağrıları, depresyon, anksiyete (kaygı), insomnia (uyku bozukluğu) gibi beyinle alakalı çeşitli hastalıklara çözüm olabileceği düşünülüyor.
Cihazın çalışma prensibi bilgiyi okumak, sıkıştırmak ve yazmak üzerine kurulu. Beyne gelen impulsları (beyin sinyalleri) yakalayıp dijital ortama aktarıyor. Yerleştirilen çipi bir mikrofon gibi düşünürsek eğer, ortamdaki gürültüyü engelleyip belli desenleri yakalıyor ve bunları aktarıyor. Cihaz için geliştirilen algoritma yakalanan impulsları dijitize etmeyi mümkün kılıyor.

Çipin insan beynine yerleştirilme sürecinde ise genel anesteziye ihtiyaç duyulmadan cerrahi robotlar yardımıyla, kanamasız şekilde ve bir saatten kısa bir süre içinde işlemin tamamlanacağı iddialarında bulundu. Çipin insanlar üzerinde denenebilmesi için ABD otoriterlerinden onay beklenirken, DNA yapısı insan DNA’sına oldukça benzediği için domuzlar üzerinde çeşitli deneyler yapıldı. Yapılan deneylerde çip takılan domuzlardan birinde, cihazın tahmin ettiği sinyallerle ölçümler arasında neredeyse fark olmadığı görüldü; bu da cihazın başarılı yönlerinden biri. Aynı zamanda çip takılıp çıkarılan domuzlardan birinde davranışsal olarak gözlemlenebilen bir farklılık ortaya çıkmadığı söylendi.

Gelgelelim asıl meseleye. Cihaz beynin yüzeyinden mi yoksa derinliklerinden mi sinyalleri topluyor ve bu ne anlama geliyor? Cihaz henüz beyin kabuğundan 6-7mm derinliğe kadar inebildi, bu da demektir ki cihaz henüz sadece beyin kabuğundan (korteksten) sinyalleri okuyabiliyor. Yani yazının başında bahsettiğim ve Elon Musk’ın iddia ettiği körlük, depresyon gibi hastalıkların tedavisi cihazın bu versiyonuyla mümkün değil ancak beynin daha derinlerine inmeyi başarırsa yakın gelecekte böyle bir ihtimalin olması bile heyecan verici.
Cihazın bir diğer sorunuysa beyin kabuğuna bağlanan elektrotların ne kadar süre dayanabileceği ve hangi malzemenin daha hızlı iletim sağlayabileceği. İnsan vücudu organiklere bile tepki verirken, uzun süre içeride kalan metale nasıl bir tepki verir bilinmiyor.
Beyin yapısı oldukça karmaşık olduğundan nöronların görevini ayrı ayrı bulabilmek çok mümkün değil. Yani beynin devre yapısını tam anlamıyla bildiğimiz söylenemez. Bu yüzden bir nöronu ele alıp ‘’Evet bu hastalık yapıyor, bu nöron üzerinde çalışalım.’’ demek pek de mümkün değil. Nöranların üstüne yazma işlemini yaparken yani tedavi etmeye çalışırken başka sağlıklı aktivitelere zarar verilebilir.

Bugüne kadar yapılan testlerde herhangi bir yan etkiye veya enfeksiyona rastlanmayan Neuralink çipin bahsedilen sorun çözücü cihaz haline gelmesi kısa sürelerde mümkün görünmüyor ancak böyle bir cihaz için temellerin atılması bile insanlık için büyük bir adım olarak ve teknolojide yeni bir çağa girişin adımları olarak değerlendirilebilir.