-Şahsiyet dizisine dair spoiler mevcuttur. Tetikleyici unsurlar içermektedir.-
2018 yılına damgasını vuran ”Şahsiyet” dizisini birçoğumuz izledik. Başlarda ne olduğunu anlayamadık hiçbirimiz, sadece birkaç tahminimiz oldu. 11 bölüm boyunca hiçbir şeyden emin olamadık ancak 12. bölümünde izlediklerimiz her birimizi paramparça etti. Dizinin finalinde, 11 bölüm boyunca Agâh Beyoğlu’nun ne için onca cinayeti işlediğini tüm çıplaklığıyla izledik. Ben, diziyi yorumlamak yahut eleştirmek niyetinde değilim. Beni ilgilendiren şey, senaryonun asıl odağında yer alan Reyhan karakteri.
Peki, kim bu Reyhan? Nasıl yazıldı bu karakter? Dizide hikâyesi neydi? Gelin, detaylıca anlatayım size Reyhan’ı.
Reyhan henüz 12 yaşında olan küçücük bir çocuk ancak hikâyesi diğer çocukların hikâyelerinden çok farklı. Reyhan, 2 yıl boyunca 53 kişinin tecavüzüne uğruyor. Ardından hamile kalıyor, doğacak çocuğunun onun yaşadıklarını yaşaması ihtimalinden çok korkuyor ve canına kıyıyor. Reyhan, henüz 12 yaşında karnında bir bebek taşırken intihar ediyor.
Bahsi geçen 53 kişinin içinde üst düzey yetkililer, devlet memurları ve kasaba halkı var. Reyhan’ın intiharından sonra, beraber yaşadığı ninesi okumayı bilmediğinden Reyhan’ın günlüğünü alıp kasabadaki ilkokul öğretmenine götürüyor. Ancak öğretmenin henüz 15 yaşındayken kendisine eş diye seçip evlendiği karısı, nineyi adliyeye gitmesi konusunda ikna ediyor ve bu davranışını “Kendisine eş diye çocuk alan adama mı verecektim günlüğü?” diyerek açıklıyor. Adliyeye giden nine ise günlüğü o dönem adliye memuru olan Agâh Beyoğlu’na veriyor. Agâh Bey, savcıya teslim etmeyi düşünüyor ancak Reyhan’a tecavüz eden isimler arasında savcının da ismini görünce vermekten vazgeçip günlüğü saklıyor. Yıllar sonra ise kendisinde alzheimer başlangıcı olduğu ortaya çıkınca günlükte ismi olan herkesi teker teker öldürmeye başlıyor çünkü unutmaktan çok korkuyor.
Reyhan’ın çocukluk arkadaşı olan Nevra’ya ulaşmaya çalışıyor çünkü Reyhan’ın günlüğünde arkadaşı olan Nevra’nın da tecavüze uğradığı yazıyor. Agâh Bey’in cinayetleri işlediği zaman diliminde polis olan Nevra, yaşadığı travma sebebiyle maruz kaldığı korkunç olayı unutmuş olsa da Agâh Bey’in ona bıraktığı notlarla hatırlıyor. Reyhan için adaleti sağlamak istiyor ve dizinin sonunda Agâh Bey’in yarım bırakmak zorunda kaldığı tüm tecavüz faillerinin cinayetlerini tamamlıyor.
Peki, sizlere senaristin Reyhan’ı gerçek hayatta yaşayan bir kız çocuğundan esinlenerek yazdığını söylesem çok şaşırır mısınız? Yoksa alıştığınızdan yalnızca üzülür müsünüz? Reyhan, Mardin’de 28 kişinin tecavüzüne uğrayan 13 yaşındaki bir kız çocuğundan yola çıkılarak yazıldı. Reyhan yalnızca kurgusal bir karakter değildi, yaşıyordu, aramızdaydı, bizden biriydi.
Tıpkı Reyhan’a söylendiği gibi Mardin’deki küçük kıza da tecavüz edenlerden birisi “Kızım yaşındasın, kusura bakma artık.” dedi utanmadan. Hiç öne eğilmedi başları, hiç çekinmediler. El birliğiyle ufacık bir kız çocuğunun hayatını kararttılar. İşte, izlerken dahi dayanamadığımız Şahsiyet dizisinin konusu, aslında Mardin’de 28 erkek tarafından çalınan bir kız çocuğunun hayatıydı.
Şahsiyet 2018 yılında yayınlandı, ben bu yazıyı 2021 yılında kaleme alıyorum. “Ne değişti?” diyorum kendi kendime. Soruyorum, tekrarlıyorum defalarca. “Ne değişti o günden bugüne?” Ardından zihnimde bir ses acıyla cevap veriyor: “Hiçbir şey.”
Sahiden de değişmedi hiçbir şey. Hâlâ çocuklar istismara uğruyor ve bizim elimizden tek bir şey bile gelmiyor. Yakın zamanda duyanların yüreğini dağlayan bir olay yaşandı. Bizler “Elmalı Davası” başlığıyla gördük, belki haber içeriğinden birkaç cümle okuduk. Fazlasını okumayı kalbimiz kaldırmadı, geçiverdik hızlıca. Bizler yalnızca okumaktan kaçtık ama o çocuklar bizzat yaşadı bunu. Kaçamadılar, çareleri yoktu, hayatları boyunca peşlerini bırakmayacak travmalara mecbur bırakıldılar. Biz iki satırını okumaya dayanamadık ancak iki kardeş her gün aynı kabusa uyandı.
Olay, 1 yıl önce çocukların babaannesinin suç duyurusunda bulunmasıyla ortaya çıktı. Babaanne, o dönem 6 ve 9 yaşında olan torunlarının öz anneleri ve üvey babaları tarafından istismara uğradığını iddia etti, araştırma süreci başladı. Çocuklar devlet tarafından koruma altına alındı. Ardından iki çocuk, üvey babası ve evlerine girip çıkan 2 kişi tarafından istismara uğradığını anlattı.
Çocuklardan küçük olanı, annesinin evli olmasına rağmen farklı erkeklerle de ilişkisinin olduğunu ve bahsi geçen erkeklerin de onları istismar ettiğini söyledi. Ayrıca evde şiddet gördüklerini de ekledi.
Büyük çocuk olan henüz 10 yaşındaki abi ise üvey babasından ve dayısından şiddet gördüğünü söyledi. Çocuklar, kendilerini ifade etmenin en etkili yolunu çizerek anlatmakta buldu. Yaşadıkları kan donduran olayları resim yaparak anlattılar, çizdikleri resimler sosyal medyada büyük yankı uyandırdı. Ancak birkaç gün konuşulduktan sonra tıpkı geçmişteki tüm olaylar gibi unutuldular.
Sanık anne ve üvey baba, davanın 3. duruşmasında adli kontrol şartı ile serbest bırakıldı. Bu kararı duyan vicdan sahibi insanlar ise öfkesini Twitter üzerinden duyurmaya çalıştı. Tekrar ediyorum, çocukların “Canımızı çok acıtıyorlardı.” diyerek bahsettiği sanıklar serbest bırakıldı.
Mağdur çocukların avukatı Gülşah Ekin Taş, “Dosyanın detaylarını bilseniz günlerce uyku uyuyamazsınız. Bu dava kan dondurur.” dedi. Bu esnada ise sanık anne, Twitter üzerinden kendisini ve eşini savunmak için tweet’ler attı, kanıt olması için paylaştığı belgeler ile çocuklarını ifşa etti. Çocukların babaanneleri tarafından dolduruşa getirildiğini, yönlendirildiğini ve yalan ifade vermeye zorlandığını, söz konusu olan çizimlerin ezberletilmiş şeyler olduğunu iddia etti. Mevcut belgeleri lehine kullanmaya çalışırken de küçücük çocukları alenen ifşaladı. Gelecekte çocukların bu davayla tekrar karşılaşmalarına sebep olacak annenin paylaşımlarına mahkeme tarafından erişim engeli getirildi.
Bizler Elmalı Davası’ndan söz ederken Çanakkale’de de benzeri bir olay yaşandı. Henüz 10 yaşında olan ikiz kız kardeşlerin tuttuğu günlük, istismara uğradıklarına dair işaretler taşıyordu. Üvey babaları, üvey abileri ve arkadaşı tarafından istismara uğradıkları öne sürüldü. Annenin de istismara göz yummak suçundan yargılanması talep edildi. Ancak tutuklu tek sanık olan üvey baba, ilk duruşmada tahliye edildi. Adli görüşme raporlarıyla istismara uğradıkları belgelenen ikiz kız kardeşlerin davası sürüyor. Avukatları dosyanın peşini bırakmayacaklarını ifade etti.
Gündemde yer edinen tüm çocuk istismarı vakaları için “Çocuk susar, sen susma!” diyoruz hep bir ağızdan. Hayır efendim, doğrusunu haykıralım bundan böyle. Tüm mağdur çocuklar, failleri tarafından bazen manipüle edilerek bazen tehdit edilerek susturulur. Hiçbir çocuk susması gerektiğini düşünmez, o çocuklara susması gerektiği öğretilir. O yüzden şu konuda anlaşmalıyız artık, “Çocuk susmaz, susturulur!”
Tam da bu yüzden biz susmamalıyız. O çocukların bastırılmış sesini biz çıkartmalıyız, yalnız bırakmadan yanlarında yürümeliyiz. Bazı şeylerin başımıza gelmesine gerek olmadan tepki gösterebilecek kadar omurgalı davranmalıyız.
Reyhan’ın ölümüne sebep olanların yüzlerce varyasyonu dolaşıyor aramızda. Rahat nefes aldırmayın onlara. Eğer biliyorsanız susmayın, bağırın, haykırın tüm doğruları. O çocukların çıkarmasına müsaade etmedikleri ses, siz olun. Unutmayın, biz sessiz kalmaya devam ettikçe hiç bilmediğimiz yerlerde nice Reyhanlar canına kıyacak. O masumların elinden tutun, başka Reyhanlarımız olmasın artık.