Sonra gitti o. Aniden bu bedenin hiçbir parçası bana ait değildi. Bu kollar, bacaklar, eller ve üzerindeki parmak izleri, sırtımdaki hiçbir omur, ne bir kemik ne de bir saç teli bana ait değildi artık. Kendi kafamın içinde, kendi kafama sıkmışım da bir elim hâlâ ambulansın telefonuna gidiyormuş gibi. Şahit, olay yeri, kullanılan silah, zanlı ve cesetten oluşuyordum. Hepsi bendim fakat aynı zamanda hiçbir şeydim. Bir canlının başka bir canlı üzerinde böylesi bir etkiye sahip olması akıl alır gibi miydi? Değildi.
Ne bir falda çıkmıştı bu ayrılık ne de bunun gibisi karşıma. Aynı masada yemek yiyip, aynı sigaradan içip bambaşka tatlar alıyordum şimdi. Derin bir iç çektim belki bu sefer yeter diye ama yetmedi. Boğuluyorum hissi ne yaptıysam geçmedi o akşam üzeri. Günbatımı olan havalara yönelik bir özenle, hazlar çok gerçekçi, kendimi duyabilmem daha olasıydı. Bunun bugün olmaması için neler vermezdim ki. Yalpaladım koridorda. Tutundum bir şifonyere, aynadakine bir baktım. Gerisin geri baktı bana. Gözlerimi kaçırdım ama o kaçırmadı. Dikkatlice süzdü bedenimi. Deprem oluyormuşçasına çöktüm dizlerime ve başımı aldım kollarımın arasına. “Anne!” diye bağırmak, çağırmak, ağlamak istedim. Korktum gördüğüm şeylerden. Göreceklerimden, duyacaklarımdan korktum çok. Sırılsıklam uyandım o gece yatağımda. Kalbimde bir ritimsizlik duydum önce. Sonraları içeriden bir tıkırtı geldi. Öylesine sevilmiş hissettim ki. Hatırlanmıştım sanki. Doğum günümmüş gibi. Yılda tek bir gün hatırlanıyordum işte. Gerçi o da olmuyordu yıllardır. Ama bunlarla kafamı meşgul etmedim. Bir ses var, bir soluk. Kimse kim artık. Bir hırsız dahi olsa istediğini veririm ona. Acaba sohbet eder mi benimle? Bir çay koysam belki…
İçeri gidip onu ürkütmek istemedim. Beyoğlu’nda eski babadan kalma bir apartmanda yaşıyorum ben. Geceleri bambaşka olur her şey. İnsanlar değişir, kimlikler, kıyafetler, konuşmalar, üsluplar değişir ve en çok da İstanbul.
Hele bir de balkona çıkıp olanı biteni izlediğim o akşamlar, ah ne müthiş bir sızı hissederim içimde. Yalnızsın, der bana eşi sönmüş sokak lambaları.
Ama emindim ki bu gece son bulacaktı yalnızlığım. Bitecekti her şey. Bir dost edinecektim belki de. Hayatımda olanı biteni anlatabileceğim birileri olacaktı artık. Sevecek ve sevilecektim. Birileri alacaktı beni göğsüne. Gerçekten sarılacaktı. Vagonda arkamdan mendil sallayabilecekti. Gülerken sağ tarafıma da bakacaktım. Bir endişe duyacaktım içten içe. Bir şey hissedecektim. Bütün bunların hepsi yakın, biliyorum.