Adımımı dışarı attığım ilk an anlıyorum her şeyin değişeceğini. Kavurucu sıcağın altında kalmayı istemiyorum açıkçası. Birkaç adım atıyorum ki gök gürlemeye başlıyor. O da ne, daha ilk dakikadan sırılsıklam oluyorum. Üşümüyorum. Aksine kavurucu sıcağın altında hayali kurulacak seraba kavuşmuş gibi hissediyorum. Yürümeye devam ediyorum. Yağmur hızlanmaya başladıkça bana bir şeyler söylemeye başladığını hissediyorum. Hadi diyor, ne duruyorsun. Koşmaya başlıyorum. Arada kendi etrafımda daireler çizmeyi ihmal etmiyorum. Bunları yaparken başımı göğe çevirmeyi de ihmal etmiyorum elbette. Tüm bunları yaparken kulağımda çalan müziğe odaklanıyorum. ‘Paradise’ dinlerken bunların olması tesadüfi değil. Çünkü, aslında bunların hepsini kafamda yaşıyorum. Benim en büyük sorunum da bu, her şeyi kafamda yaşamak. Olsun, en azından kafamda yaşadığımı hissediyorum.
Balkon esiyor, saat desen epey geç. Şehir manzarası eşliğinde çayımı yudumluyorum. Müzik dinlemeye devam ediyorum elbette. Düşüncelerimde yağmurun altındayım, gerçekte ise balkonumda salıncakta sallanıyorum. Düşüncelerim ile birlikte güzel bir sallantıya çıkarıyor beni salıncak. Ona da teşekkür ediyorum. Hepinize teşekkür ediyorum düşüncelerimi okuduğunuz için, ben olsam okumam. Bunları düşünürken yağmur hafifliyor. Düşüncelerimin başka yöne kaydığını anlıyorum. Hemen yağmura geri dönmeye çalışıyorum. Müzik değişiyor, bunun da etkisi olmalı. Zaten hayatta birbirini etkilemeyen ne var ki. Peki ya bunlardan hangisi benim? Balkonda oturan kişi ile yağmurda koşan kişiden hangisi ben olabilirim ya da olmak isterim. Hayatta kim olduğumuzu, kim olmak istediğimizi, kim olacağımızı iyi düşünmek gerekiyor sanırım. Düşünüyorum fakat bulamıyorum. Cevap ya hepsi ya da hiçbiri. Ama aslında aralarda gizlenmiş biri. Artık onu daha iyi seçebiliyorum. Arada kendini gösteriyor inanabiliyor musun. 30 olmadan onu bulmanın derdindeyim. Yine düşüncelere daldım. Sanırım yüzmekte olduğum denizden çıkma vakti geldi. Hava serin, su da soğumuş epey. Daha toplamam gereken bir sürü düşünce ile uğraşmalıyım. Vakit ayırdığın için sana da sonsuz teşekkürler. Yine teşekkürler, teşekkürler. Kibarlık ah kibarlık, hep mi şekil değiştirirsin. Perdelerin çok kalın, ışık girmiyor içeri. Hoşçakalın, düşünceler bırakmıyor beni.