fbpx

Durdun, durdum. Sordun, anlattım. Anlattım, dinledin.

Annemin hastalığını öğrendikten sonra eve dönüyordum. Gözyaşlarım durmuyordu, durur mu hiç? Anne bu. Başkasının annesinin üzüntüsüne bile ağlar insan. Gel gör ki söz konusu kişi öz annen. Dayanaksız dayanağımdı o benim. Öyleydi gerçekten, o dayanmazdı kimseye. Yalnızdı, yoktu dostu. Tercihi midir? Yoksa elinden gelmeyen bir mevzu mudur bilmiyorum. Bildiğim bir şey daha var. Herkes ona dayanırdı. Belki bana öyle gelirdi. Sonuçta benim dayanağım ya, herkese öyle sanırdım. Yürüyordum hastaneden çıkınca. Metro durağında yürüyordum. Sesler gelmiyordu kulağıma. Görüntüler kayboluyordu yavaşça. Sakin olmam gerektiğini biliyordum. Oturdum. Görüntüler geliyordu yavaşça. Vaktim vardı, işim yoktu. Ağlıyordum. İnsanlar geçip gidiyordu. Sormuyordu kimse hâlimi, neden ağladığımı. Ayakkabılar görüyordum. Sağımdan soluma giden, solumdan sağıma giden ayakkabılar. Ertesi gün yine aynı yere geldim. Oturdum. Dayanıyordum. Duvar, dayanağım olmuştu. Ben sanırım dayanak arıyordum. Bir sonraki gün yine geldim. Ağlıyordum her seferinde. Beni ağlatan annemin hâli miydi yoksa buraya gelince pekişen acım mıydı bilmiyorum. Her gün aynı saatte aynı ayakkabılar geçiyordu önümden. Aynı saatte geliyordu, aynı yerde duruyordu tren. Bazen oluyordu ayakkabıların bazıları koşuyordu. Geç kalmışlardı herhalde. Hafta sonu ise burası çok kalabalık oluyordu. Hafta içi yorulan bu insanlar nasıl olur da hafta sonu aynı enerjiyle hareket edebiliyorlar? Yorulmuyorlar mıydı yoksa, çalışmıyorlar mıydı? Kendilerini mi kandırıyorlardı, yoksa patronlarını mı? Burada ağlarken kimisi önüme para atmaya başladı. Bir performans sanatçısı addedilmiştim insanların gözünde. Biriken parayı denk geldiğim kurumlara bırakırdım. Para değildi anneme şifa olacak şey. Ağlamak da değildi şifanın vesilesi ama çaresizliğim doğuruyordu bu ağlamayı. Günler geçiyor yaşlar bitmiyordu. Bitmesin zaten, biterse bana annemi hatırlatacak hiçbir şey kalmaz. Bu yaşlar çok kıymetli. Aynı zamanda bu kadar kıymetli bir şey, sonsuz. Enteresan değil mi? Kıymetli olan ne varsa nadirdir aslında. Nadirliği onu kıymetli yapar. Gözyaşları çoktur ama onu kıymetli yapan nadirliği değil ne uğruna döküldüğüdür. Çocukların ağlayışı sıradanken yetişkinin ağlayışı nadirdir. Çünkü çocuklar kıymetsiz şeylere ağlayabilir ama yetişkin, adı üzerinde yetişmiş. Kıymetsiz her şeye ağlamaz öyle. Daha dün annemi kaybettim. Artık gözyaşlarım hiçbir zaman olmadığı kadar değerliydi. Tuzlu göl çizerdim haritaya gözyaşlarımla. Az önce ise sen geldin. Durdun, durdum, sordun, anlattım, anlattım, dinledin.

@HLTYNR içeriklerini beğendin mi? Sosyal medyada takip edin!
Abonelik
Bildir
guest
0 Yorumlar
Satır içi yorumlar
Tüm yorumları görüntüleyin
@HLTYNR içeriklerini beğendin mi? Sosyal medyada takip edin!

Okuyucuların Beğendiği İçerikler

Birçok kişinin ‘’zor ama maaşı iyi, garanti meslek gibi’’ düşünceleriyle ün kazanmış bir bölüm olan tıp fakültesini size en ince detaylarıyla aktaracağım. Öncelikle fakülteye gelmeden önce kendinizi ilk gün yapılacak çaylak şakasına ve ileri zamanlarda daha siz TUS isimli bölüm seçmenize yarayan sınava girmeden ‘’Sen ne doktorusun? ‘’ veya diş hekimliği ayrı bir bölüm olmasına […]
Yaşanan herhangi bir gün hiç yaşanmasaydı, her şey daha farklı olur muydu? Misal dün hiç yaşanmasaydı veyahut bundan yıllar önce bir gün hiç yaşanmasaydı yine aynı mıydı hayatınız? Kadere inanmak subjektif bir bakış açısı olarak görünebilir ancak hayatın akışı olarak farklı bir yerden durumu ele alabiliriz. Bütün malzemeleri özene bezene kesip, doğrayıp harika bir yemek […]
Herkesin ölmeden görmek isteyeceği bir yer vardır. Yoksa da henüz keşfetmemiştir… Benim için burası Norveç. “Soğuk Cennet” veyahut “Kuzeyin İncisi” denilen bu ülkenin lanse ettiği imajı bir görseniz aşık olmamak elde değil. O yüzden henüz kendi ülkenizi keşfetmediyseniz ileride belki yol arkadaşım olabilirsiniz! Norveç ”Soğuk Cennet” Ülkenin yönetim biçimi anayasal monarşi ve başkenti Oslo‘dur. 385,207 […]
Her kitap ayrı güzel, dünyasına girdikten sonra… Ama bazı başyapıtlar vardır, gerçekten okumak zevk verir. Okudukça içine düşer, yeni bir dünyanın kahramanı olursunuz. Herkes için değişebilecek bir liste… Daha iyisi varsa da ben okuduğum kadarını biliyorum ve bunlar şu an en iyisi! Daha birçok türde konuşulacak kitaplar olsa da üç ayrı türde üç başyapıt derledim, […]

İlgini Çekebilir

Çoğumuzun, adını belki de hiç duymadığı fakat yaşamımızda denk gelebileceğimiz, farkında ve bilinçli olduğumuz takdirde erken tanı ve tedavi seçeneklerini düzenleyebileceğimiz, benim ise özel eğitim alanında tanıştığım bir sendromdan bahsetmek istiyorum sizlere: DiGeorge Sendromu. DiGeorge Sendromu (DGS) 22. kromozomun (22q11) delesyonu (kromozomun bağlı bulunduğu parçadan kopup silinmesi, yok olması) ya da translokasyonu (kopan veya kaybolan […]
“Sisyphus’u gördüm, korkunç işkenceler çekerken: yakalamış iki avucuyla kocaman bir kayayı ve de kollarıyla bacaklarıyla dayanmıştı kayaya, habire itiyordu onu bir tepeye doğru, işte kaya tepeye vardı varacak, işte tamam, ama tepeye varmasına bir parmak kala, bir güç itiyordu onu tepeden gerisin geri, aşağıya kadar yuvarlanıyordu yeniden baş belası kaya, o da yeniden itiyordu kayayı, […]
Bugün 10 Mart 2022. Gülistansız 796. gün “Ne durumdayım biliyor musunuz? Ölüm Allah’ın emri, ölüm dünyada var. Gençlerin ölümü zor ama biz her gün yeniden ölüyoruz. Her gün… Toprağa bile basmaya kıyamıyorum, acaba kızım içinde olabilir mi diye. “ 21 yaşında, Tunceli’de bir üniversite öğrencisiydi Gülistan Doku. 5 Ocak 2020 tarihinden bu yana haber alınamıyor. […]
Bir girişim fikriniz var ve bu alanda bir marka oluşturmak istiyorsunuz ya da henüz küçük bir işletmesiniz ve işletmenizi büyütüp kârınıza kâr katmak istiyorsunuz. İşte bu yolda atmanız gereken ilk adım markalaşmak olmalıdır. Peki marka nedir?                Marka yalnızca kalabalık bir pazarda sizi diğerlerinden ayıran isim, logo ve slogandan ibaret değildir. Markanız insanların sizinle etkileşimde […]