Hüseyin Recep DEMİRCİ ile ortak çalışmadır.
Homeros’un İlyada Destanı’nda ‘’Paflagonya’’ olarak bahsettiği Safranbolu’nun tarihi MÖ 3000 yılına kadar dayanmaktadır. Dünyanın en değerli baharatlarından safranın en çok yetiştiği topraklardan biridir. Keşfedildiği dönemden itibaren adında pek çok kez değişikliğe gidilmiştir. 19. yüzyılın son dönemlerinde bugünkü ismine kavuşan Safranbolu, tarih boyunca çeşitli isimlerle anılmıştır. Bölgedeki yerleşime dair yazılı ilk belgeler Bizans dönemine dayanmaktadır. Çeşitli bulgulardan ve belgelerden elde edilen bilgiye göre Safranbolu, Bizans döneminde Dadibra olarak anılmaktaymış. Selçuklular toprakları ele alınca Zalifre olarak değişen adı, Türk beylikleri ve Osmanlı hakimiyetiyle Borglu ve Borlu halini almıştır. Belli bir dönem “Zağfiran-ı Borlu”, “Zağfiranbolu” ve “Zafranbolu” olarak söylenen adı toprağında çok yetişen ve dünya üzerinde oldukça değerli bir baharat ve gıda boyası olarak tüketilen safran bitkisinden gelmektedir. 1423 yılında Padişah II. Murad zamanında yörede kesin olarak Osmanlı egemenliği sağlanmış, bu tarihten sonra Safranbolu toprakları Osmanlı kültürüyle ince ince işlenmeye başlamıştır.
Görmeden Dönmeyin
Bulak Mencilis Mağarası:
Uzunluğu 6 km’ye varan mağaranın yalnızca ilk 400 metresi ziyarete açık olup ülkemizin 4. büyük mağarası niteliği taşıyan; bünyesindeki dikitler, sarkıtlar, travertenler, göletler ve yer altı su kaynağı ile bir tabiat harikasıdır.
Yemeniciler ve Arastacılar Çarşısı
Safranbolu çarşısında demircilik, bakırcılık, semercilik, dikicilik, saraçlık, ayakkabıcılık gibi işlenmiş eşya üretimine dönük iş kolları Lonca düzenine uygun olarak ayrı ayrı sokaklarda ancak bir arada yer tuttukları görülür. Millî Mücadele sırasında imkanlar dahilinde ordumuzun ayakkabı ihtiyacını karşılamış olan çarşı, restore edilmiştir ve günümüzde turistik amaçlı kullanılmaktadır.
Cinci Hanı
Kösem Sultan’ın oğlu İbrahim’in hem iyileşmesinde hem de şehzade sahibi olmasında faydası olduğu düşünülen Cinci Hoca’ya bu hanın yapılması için gereken maddi destek bizzat Kösem Sultan tarafından sağlandığı rivayet edilir. Padişah I. İbrahim zamanında Kazasker olan Safranbolulu Cinci Hoca (Karabaşzade Hüseyin Efendi) tarafından 1645 yılında yaptırılmış olup halen hizmet veren hamamda kadın ve erkeklere ait iki bölüm bulunmaktadır.
Köprülü Mehmet Paşa Camii ve Güneş Saati
1662 yılında camiye adını veren Köprülü Mehmet Paşa tarafından yaptırılmıştır. Avlusundaki tarihi güneş saatini de mutlaka görmelisiniz.
Tarihi Tabakhane
Demirciler Çarşısı
İzzet Mehmet Paşa Camisi altından geçen Akçasu Deresi’nin iki yakasına kurulan çarşı sıcak, soğuk demircilik el sanatlarının üretildiği yaşayan tek lonca çarşısıdır. Bakırcı ve kalaycı esnafları da bu çarşı içerisinde çalışmaktadır.
Hıdırlık Tepesi
Hıdırlık Tepesi’nden Safranbolu
Şehrin kuş bakışı en güzel izlenebileceği yerlerden biri olan tepe, Türklerin Safranbolu’ya ilk geldiklerinde konuşlandıkları bölge olarak biliniyor. Burada yağmur dualarının ve Hıdrellez kutlamalarının yapıldığı biliniyor.
Kristal Teras ve Tokatlı Kanyonu
Tarihi evleri ile UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde bulunan Safranbolu, evlerinin yanı sıra, kanyonları ile de ünlü bir yer. Tokatlı Kanyonu, Safranbolu’da yer alan çok sayıda kanyondan biri. Aynı zamanda nefis bir seyir terası olan bölge, üç kanyonun birleşmesiyle oluşuyor. Bölgeye gelen ziyaretçilerin kanyon manzarasını izleyebileceği, seyir terasının zemini ise camla kaplı. Tokatlı Kanyonu ve Cam Teras, Türkiye’de zemini tamamen camdan oluşan ilk ve tek platform oldu. Yerden 80 metre yükseklikte, zemini cam olan bir platformdan Safranbolu’nun şahane doğasına bakıyorsunuz.
Ulu Camii
Safranbolu’nun geçmişte bir Rum Mahallesi olan Kıranköy Semti’nde bulunan Aziz Stefan Kilisesi, Rumların 1920’lerde Yunanistan’a gitmeleri sonrasında camiye devşirilerek Ulucami adıyla Müslümanların ibadetine açılmıştır.
Hükûmet Konağı
1904-1906 yılları arasında kale olarak adlandırılan tepeye inşa edilen Hükümet Konağı 19 Ocak 1976 yılına kadar hükûmet konağı olarak kullanılmış ve bu tarihte çıkan bir yangın sonucunda kullanılamaz hale gelmiştir. 2000 yılında Kültür Bakanlığı tarafından başlatılan restorasyon çalışmaları, 2006 yılında tamamlanarak Kent Tarihi Müzesi olarak hizmete açılmıştır.
Saat Kulesi
Saat Kulesi, Padişah III. Selim’in Safranbolulu sadrazamı İzzet Mehmet Paşa tarafından 1794-1797 yıllarında yaptırılmıştır. Safranbolu Saat Kulesi ülkemizde bulunan saat kulelerinden çalışır durumda olan ve içine çıkılabilen en eski saat kulesidir. Haftada bir kurularak 200 yılı aşkın bir süredir aralıksız çalışan saat, 109 ve 60 kg’lık iki ağırlıkla çalışmaktadır.
İncekaya Su Kemeri
Su kemerinin 1794-1798 tarihlerinde tamirat geçirdiği bilinmektedir. 116 metre uzunluğundaki su kemeri yerden yaklaşık 60 metre yüksekliktedir. Bu büyük kemerin üzerindeki 5 kemerli bölümü tamamen taştan ve Horasan harcı ile yapılmıştır.
İzzet Mehmet Paşa Camii
Padişah III. Selim zamanında ve 1794-1798 yılları arasında sadrazamlığa yükselen aslen Safranbolulu olan İzzet Mehmet Paşa, çarşı içinde bir cami yaptırmıştır. Bu cami, İstanbul’daki Nuruosmaniye Camisi’nin adeta küçük bir modelini oluşturur.