fbpx

K. yanıma oturdu ve küçük bir kâğıt parçası gösterdi. Üzeri rengarenkti. Sirk çadırı, lamba ve halka resimlerinin fonda bulunduğu tek kişilik bir biletti bu. Mahallemize gelecek ünlü sirk gösterisi için. Bunu, dün işten eve giderken yerde buldum. Beraber gidebiliriz, dedi K. Nasıl olur, tek kişiliktir yazıyor. Ayrıca bu bileti kullanamayız. Bize ait değil, bulduğun yere bırakman gerekir, dedim. Bir şey olmaz bir tane daha alır ikimiz gideriz, dedi. Gün sonuna kadar bu konu hakkında konuştuk. S. de benim düşündüğüm gibi düşünüyordu. Evlerimize dağıldığımızda her birimizin aklında bu konu vardı. Tüm gece bunu düşünmüştük üçümüz de.

Ertesi günün sabahı K. geldi. Bugün okuldan sonra ikinci bileti alacağım, dedi. S, tarafımızca dışlanıyordu âdeta. Ben onun da bizimle gelmesini istiyordum. K.’ye ne olmuştu da bu zamana kadar beraber eğlendiğimiz kişiyi şimdi istemiyordu yanımızda.

İki gündür okula gelmiyordu S.. Gösteri günü, okul çıkışı sirkin kurulduğu meydana gittik. Herkeste tatlı bir telaş vardı. Şimdiye değin belki de bu mahallede böyle bir etkinlik görülmemişti. Birbirinden atletik insanlar. Çeşitli hareketleri hatasız yapan hayvanlar. Tehlikeli alevlerle gösteriler yapan kadınlar. En güzeli de elinde bulunan neredeyse ne varsa hükmedercesine döndüren adamlar. Hayranlıkla izliyorduk kendisini. Basit bir top bile nasıl bu hâllerde oynanabilirdi. Lobutlara çocuk oyuncağıymışçasına manevra veriyordu. Hem K. hem ben bir an ayırmamıştık dikkatimizi o adamdan.

Ne gösteriydi ama, hele o top döndüren adam çok yetenekliydi, dedi K.. Keşke biz de onun gibi olabilsek, diye ekledim ben de. Çıkış kapısına doğru yaklaşırken insanların sırayla bir şeyler aldığını gördüm. Sıra bize de geliyordu. Ulaşmıştık kapıya. Uzun beyaz saçları karışmış, sakalları dökülmeye başlamış bir adam sessizce bir broşür dağıtıyordu. Jonglörlük kursumuza gelmek istemez misiniz? yazıyordu broşürün üstünde. Toplar, lobutlar ve sirkte hayranlıkla izlediğimiz o adam vardı orada. Jonglördü demek o adam. K. ile birbirimize baktık. Bir yolunu bulup gitmeliydik bu kursa.

Ertesi gün K. “Ben çalışır kurs için gerekli ücreti toplarım, beraber gideriz.” dedi. Şok olmuştum. Böyle bir teklifi beklemiyordum. Elimden gelse ben de çalışmak isterdim ama ebeveynlerim tamamen karşıydı buna. Aynı sebeple de kursa gizlice gitmeyi planlıyordum imkân olursa.

Hafta içi her gün okuldan sonra kurs eğitimi almaya gidiyorduk. Elvis öğretmen bizimle çok ilgileniyor, gelişmemiz için ne gerekiyorsa yapıyordu. Kursun başladığı günler ilgi yoğun olsa da şimdilerde neredeyse K. ve ben gidiyorduk. S. tamamen kopmuştu bizden. Etkinlikten sonra da okulda göremez olduk kendisini. Şu anda gayet iyi birer jonglörüz. Usta Elvis sayesinde tüm hayatımızı üzerine kurduğumuz bir işimiz vardı. Birçok farklı kente gösterilere gidiyorduk. Farklı etkinlikler, farklı tepkiler alıyorduk. Her gösterimizden sonra Usta Elvis’i anıyor, onu unutturmamaya çalışıyorduk.

Bir gün aklıma, daha önce yapılmamış bir gösteri fikri geldi. Hemen provamı bırakıp K.’nin yanına gitmek için yola çıktım. Fikrimi unutmamak için durmadan tekrar ediyor, en basit görülen kısımları bile es geçmiyordum. Artık evine az kalmıştı. Tüm oyunu tekrar tekrar kontrol ediyordum. Bahçe kapısından girdim ve ev kapısının aralık olduğunu gördüm. K.’nin yapacağı bir işe benzemiyordu. Telaşlanmıştım. Umarım başına bir sıkıntı gelmemiştir, diye düşündüm. Kapıyı araladım ve iç kısımda çok tanıdık bir ayakkabı gördüm.

Bu olaydan sonra K. en büyük düşmanımdı. O günden sonra hiçbir ortak aramadım. Gösterilerime ferdi olarak çıktım. İlerleyen zamanlarda gitgide zorlanmaya başladım ve bir asistana ihtiyaç duydum. İlanlar dağıttım, ahaliye duyurdum. Aradan geçen bir ay sonra kapım çaldı. Yine bir asistan olmalıydı. Diğerleri gibi olmamasını temenni ediyordum kapıma gidene kadar. Sağlıklı, soğukkanlı ve cesur olmalıydı en başta.

Peki Bay Fred burada anlatılanlardan sonra ne oldu?

O kapıyı çalan kişi bendim. Üç kişilik arkadaş grubunun dışlanan üyesi olarak ben. Usta Alvin beni hep sevmişti. İlanını duyduğum an onun yanına gittim. Bana olan güvenine burada karşılık vermeliydim. Beni tanımasa da ben onu gayet iyi tanıyordum. Hâlâ aynıydı hareketleri. Tepkileri hiç değişmemişti. Usta Alvin’in bilmediği bir şey daha vardı. Hâlâ devam etmekte olan asistanlığım. Bu asistanlığımı da Usta Kelvin’in yanında yapıyordum. İki büyük usta, iki farklı asistandı herkesin gördüğü. Usta Alvin, Usta Kelvin, Asistan Fred ve Asistan Freddy idi görülen. Gerçekte ise Usta Alvin, Usta Kelvin ve Simon vardı. Bir hafta Usta A.’nın yanında çalışır ona yardım ederdim. Diğer hafta Usta K.’nin yanına giderdim.

Bir gün Usta K.’yi çok sinirli bir hâlde gördüm. Tüm halk Usta A. için övgüler yağdırıyor, sevgi gösterileri yapıyordu. Onun şovu en büyük şov olarak görülmüş, yaptığı hareketin üstüne hareket görülmemişti. Usta K., Usta A.’nın neler yaptığını bana sormuştu. Ben de başkalarından duymuş gibi yaparak anlattım. Bu sefer onun üstünde bir gösteri yapmak için harekete geçti. Gözü dönmüşçesine hareketler yapıyor, sadece bir hafta sonrasına hazır olacak şekilde karşılık vermek adına bir oyun hazırlıyordu.

Usta K. her zaman böyleydi. Hırslı ve kıskanç. Arkadaşının eşini de belki de bu yüzden elinden almıştı Usta K. Artık dönülmez bir yola girmişti iki usta. Her hafta bir başka oyun, birbirinden iddialı hamleler görüyorduk. Usta A. tüm hamlelerini alt üst ediyordu Usta K.’nin. Bunun sebebi ise bendim. Usta Kelvin’den gördüğüm tüm hamleleri Usta Alvin’e iletiyordum.

Tüm hamlelerine karşılık bulan Usta K. artık dayanamıyordu. Nasıl olurdu bütün bunlar? Anlam veremiyordu. Kıskançlık damarı patlıyordu. En zor yerlere çıkmış, kullanması en güç ekipmanlarla gösteri yapmıştı. Usta A. bunların üstüne koymayı nasıl beceriyordu? Artık elinden gelen tek şey vardı. Çok basitti. Az bir ekipmanla yapacaktı son şovunu.

Bir perşembe günü evinin önünde kırmızı oklar gördük. Evini işaret eden kırmızı kocaman oklar. Eve yöneldiğimizde açık olan kapıyı fark ettik. Yapmazdı böyle Usta K. Neler oluyordu böyle? Orada bulunanlar olarak girdik içeriye. Masanın üzerinde bulunan bir zarf fark ettik kendini asmış olan Usta K.’nin cesedini gördükten sonra. Zarfa yöneldim soğukkanlılıkla. İçindeki kâğıdı çıkardım. Kıskançlığım ve hırsım yetmedi onu yenmeye, yazıyordu kâğıtta.

Usta K.’nin intihar haberi çok hızlı yayılmıştı kentte. Şokumu atlattıktan sonra Usta A.’nın evine doğru yola çıktım. Olanları ona anlatmaya, şimdi ne yapacağımızı sormaya gidiyordum. Kapıyı tıklatmak için elimi kaldırdım. İçeriden bir ses duyuldu. Sanki bir düşme sesiydi bu. Kapıyı tıklattığım anda içeri doğru açılmıştı kapı. İttirdim ve içeri girdim. Gördüğüm manzara karşısında şok olmuştum. Yine aynı manzarayı görüyordum. Sallanması bitmemiş, taze bir ceset karşımdaydı.

‘‘O ve onun rekabeti olmadan ben bir hiçim. Onun daha iyi olmasıyla ben daha iyi oluyordum. O ne kadar çalışırsa bi’ tık daha fazla çalışarak onu geçiyordum. Onun sayesinde buralara geldim. Elveda dünya. Bunca ikramın için teşekkürler dünya. Elveda.’’

@HLTYNR içeriklerini beğendin mi? Sosyal medyada takip edin!
Abonelik
Bildir
guest
4 Yorumlar
Eskiler
Yeniler En çok oylananlar
Satır içi yorumlar
Tüm yorumları görüntüleyin
@HLTYNR içeriklerini beğendin mi? Sosyal medyada takip edin!

Okuyucuların Beğendiği İçerikler

Yazar sayımızın 300’ü aştığı şu günlerde hevesli yazarlarımıza yol gösterebilmek veya en azından daha kaliteli içerikler üretebilmeleri adına bazı ipucular vermek için bu yazıyı kaleme almaya karar verdim. Bu yazı boyunca bir dijital içeriğin nasıl yazılması gerektiğinden bahsedeceğim. Bublogta içeriklerinin bir kısmı şiir ve denemelerden oluşuyor ve bu yazıda söyleyeceğim şeyler bu içerikler için çok […]
Birçok kişinin ‘’zor ama maaşı iyi, garanti meslek gibi’’ düşünceleriyle ün kazanmış bir bölüm olan tıp fakültesini size en ince detaylarıyla aktaracağım. Öncelikle fakülteye gelmeden önce kendinizi ilk gün yapılacak çaylak şakasına ve ileri zamanlarda daha siz TUS isimli bölüm seçmenize yarayan sınava girmeden ‘’Sen ne doktorusun? ‘’ veya diş hekimliği ayrı bir bölüm olmasına […]
Yaşanan herhangi bir gün hiç yaşanmasaydı, her şey daha farklı olur muydu? Misal dün hiç yaşanmasaydı veyahut bundan yıllar önce bir gün hiç yaşanmasaydı yine aynı mıydı hayatınız? Kadere inanmak subjektif bir bakış açısı olarak görünebilir ancak hayatın akışı olarak farklı bir yerden durumu ele alabiliriz. Bütün malzemeleri özene bezene kesip, doğrayıp harika bir yemek […]
Herkesin ölmeden görmek isteyeceği bir yer vardır. Yoksa da henüz keşfetmemiştir… Benim için burası Norveç. “Soğuk Cennet” veyahut “Kuzeyin İncisi” denilen bu ülkenin lanse ettiği imajı bir görseniz aşık olmamak elde değil. O yüzden henüz kendi ülkenizi keşfetmediyseniz ileride belki yol arkadaşım olabilirsiniz! Norveç ”Soğuk Cennet” Ülkenin yönetim biçimi anayasal monarşi ve başkenti Oslo‘dur. 385,207 […]
Her kitap ayrı güzel, dünyasına girdikten sonra… Ama bazı başyapıtlar vardır, gerçekten okumak zevk verir. Okudukça içine düşer, yeni bir dünyanın kahramanı olursunuz. Herkes için değişebilecek bir liste… Daha iyisi varsa da ben okuduğum kadarını biliyorum ve bunlar şu an en iyisi! Daha birçok türde konuşulacak kitaplar olsa da üç ayrı türde üç başyapıt derledim, […]

İlgini Çekebilir

Çoğumuzun, adını belki de hiç duymadığı fakat yaşamımızda denk gelebileceğimiz, farkında ve bilinçli olduğumuz takdirde erken tanı ve tedavi seçeneklerini düzenleyebileceğimiz, benim ise özel eğitim alanında tanıştığım bir sendromdan bahsetmek istiyorum sizlere: DiGeorge Sendromu. DiGeorge Sendromu (DGS) 22. kromozomun (22q11) delesyonu (kromozomun bağlı bulunduğu parçadan kopup silinmesi, yok olması) ya da translokasyonu (kopan veya kaybolan […]
“Sisyphus’u gördüm, korkunç işkenceler çekerken: yakalamış iki avucuyla kocaman bir kayayı ve de kollarıyla bacaklarıyla dayanmıştı kayaya, habire itiyordu onu bir tepeye doğru, işte kaya tepeye vardı varacak, işte tamam, ama tepeye varmasına bir parmak kala, bir güç itiyordu onu tepeden gerisin geri, aşağıya kadar yuvarlanıyordu yeniden baş belası kaya, o da yeniden itiyordu kayayı, […]
Bugün 10 Mart 2022. Gülistansız 796. gün “Ne durumdayım biliyor musunuz? Ölüm Allah’ın emri, ölüm dünyada var. Gençlerin ölümü zor ama biz her gün yeniden ölüyoruz. Her gün… Toprağa bile basmaya kıyamıyorum, acaba kızım içinde olabilir mi diye. “ 21 yaşında, Tunceli’de bir üniversite öğrencisiydi Gülistan Doku. 5 Ocak 2020 tarihinden bu yana haber alınamıyor. […]
Bir girişim fikriniz var ve bu alanda bir marka oluşturmak istiyorsunuz ya da henüz küçük bir işletmesiniz ve işletmenizi büyütüp kârınıza kâr katmak istiyorsunuz. İşte bu yolda atmanız gereken ilk adım markalaşmak olmalıdır. Peki marka nedir?                Marka yalnızca kalabalık bir pazarda sizi diğerlerinden ayıran isim, logo ve slogandan ibaret değildir. Markanız insanların sizinle etkileşimde […]