Depresyonun tam olarak anlamı nedir? Depresyona girmiş biri bunu nasıl anlar ve bundan nasıl kurtulur? Çoğumuzun dilinde olan bu kelime aslında çok ciddi bir konu. Başta insanın kendisinden şüphe etmesiyle başlıyor. Kendinizden şüphe ettikçe daha da yetersiz hissetmeye başlıyorsunuz. Git gide içinize kapanıp insanlardan uzaklaşıyorsunuz.
Depresyon öyle bir şey ki nasıl başladığını anlamıyorsunuz. Birden kendinizi tamamen kasvet içinde buluyorsunuz. Başta, mantıklı olan buymuş gibi geliyor. Mantıklı olanı yaptığınızı düşünüyorsunuz. İnsanlar sahte geliyor. Kimse gerçekten iyi niyetli değil gibi. Herkes nefret edilesi gibi geliyor. İşin kötü tarafı böyle düşündükçe bu düşünce daha da büyüyor. Kartopu gibi düşünün. Sonunda çığ olup altında kalıyorsunuz. Birinci elden deneyimlemiş biri olarak söylüyorum ki evet yaşanılanlar önemli. Çevremizde olan biten her şey bizi etkileyebilir ama olumsuz düşünmeye devam ettikçe içinden çıkamıyoruz. En ufak bir durumun altından bir negatiflik bularak ortaya çıkarıyoruz. Bu sonu gelmeyen bir döngü. Çok uzun bir süre kendimde değilmişim gibi hissediyorum. Şu sıralar sanırım yavaşça büyüdüğümü hissettiğim için eskiye göre daha da sakinim. Daha da kendimdeyim. En ufak olayı abartıp kendime işkence etmemeyi öğrendim. Kim ne derse desin son sözü benim vereceğimi, ben istemeden hiçbir şeyi yapmak zorunda olmadığımı fark ettim. Evet sorumluluklarım ve imkanlarım dahilinde tabii ki. Bu dönemde birkaç başa çıkma metodu keşfettim.
Birincisi, kendinizi fazla dinlemeyin. Bunu çoğu psikiyatrist söylüyor zaten. El işi gibi sürekli bir şeylerle uğraşırsanız kendi çapınızda derin düşüncelere dalmazsınız.
İkincisi, ben kendim için birçok çalma listesi oluşturdum mesela. Sıkıldığım her an sessizlik beni rahatsız ettiği için bir yerlerde sürekli müzik dinlerim. Yalnız olmadığınızı hissetmek de önemli bu süreçte.
Üçüncüsü, konuşacak birilerini sürekli bulamazsınız. Vaktinizi bir şekilde doldurmanız gerekiyor, bazen hobi bulması ve hobi edinilmesi çok zor oluyor farkındayım. Ancak her akşam evde bomboş bir şekilde oturmak da pek iyi bir durum değil. Evde kendinizi iyi hissettiğiniz ortamları ve eylemleri belirleyin. Örneğin bir gün ayakkabılarınızı boyayın. Bir gün farklı bir yemek deneyin. Farklı şeyler yapmayı deneyin. Üşenmeyin. Çünkü bu durumun kalıcılığı üşengeçliğe bağlı. En ufak fırsatı kazanca çevirin. O anı bir daha yaşayamayacakmışsınız gibi düşünün. Harekete geçin.
Ben bir yaşam koçu veyahut doktor değilim. Ben işin çok derinine inip bunu tecrübe etmiş biriyim. Bu durum sadece size zarar veriyor ve sizi yıpratıyor. Siz adım atmadıkça daha da artıp bir süre sonra sizi ele geçiriyor. Bunun olmasına izin vermeyin. Hep söylerim, önemli olan kendinizsiniz. İnsanların size kötü davranmasına izin vermeyin. Doğru bildiğiniz şeyi yapın. Sonuç olarak o olgu birine iyi gelebilirken diğer kişiye iyi gelmeyebilir.
Özellikle günümüzde insanlar çok acımasız. Herkes her konuyu, her görüşü fütursuzca eleştiriyor. Bu durumla başa çıkabilmek için öncelikle kendinizi iyi hissetmeniz gerekiyor. Hayattaki en büyük kötülüğü kendinize saygı duymazsanız yapıyorsunuz. ”Ben de buradayım; benim de bir yerim, bir geliş amacım var.” diye kendinize sürekli tekrar etmelisiniz. Bunu bıraktığınız an daha sonrasında toparlaması çok zor bir hâl alıyor. Kimsenin sizi yok saymasına izin vermeyin.
Sevgiler.