Bunu herkes bilir, bir deniz yıldızının kolu koptuğunda hem kopan yerden hem de koparılan yerden yeni bir deniz yıldızı oluşur. Artık onlar farklı deniz yıldızları mıdır yoksa aynı mı? Eğer konuşabilselerdi birbirlerine ne derlerdi?
Deniz yıldızını insan gibi düşünün, kendinizmiş gibi. Sizden yeni bir tane daha. O siz misiniz yoksa bir başkası mı? Size tıpatıp benzeyen şeye ne derdiniz? Eğer hayatı seven biriyseniz onunla eğlenirdiniz. Gezip dolaşır hayatın tadını birlikte çıkarırdınız. Hayatı anlamak isteyen biriyseniz onun üzerine giderdiniz. Ona testler ve deneyler yapardınız. Hayatı umursamayan biriyseniz onu da görmezden gelirdiniz. Ve hayattan nefret eden biriyseniz… Dürüst olmak gerekirse bunun cevabını tahmin edemiyorum. Çünkü hayattan nefret ettiğimi düşünemiyorum. Eğer hayatı değil de ”beni” koyarsam başa, kendimden nefret ettiğimi düşünürsem eğer karşımdakini de sevmeye çalışırdım galiba. İçten içe, ilk defa. Ama kendimden nefret etmiyorum, duygularımdan utanmıyorum, hayattan korkmuyorum. Nefret duygusunun bedenime yapışmasını kabul etmiyorum. O zaman ne olurdu? Karşımdaki ”beni” de mi severdim? Ona da mı gülümserdim? Yoksa korkar mıydım? Bilemiyorum, 2021 yılında bile klonumu hayal edemiyorum.
Dünyada çift yaratıldığımıza dair söylentiler var. Bu kadın-erkek olarak değil tamamen aynımız olan. Sizce bu mümkün mü? İnsan insana benzer de her şeyiyle aynı olması mümkün mü? Eğer gerçekten senden bir tane daha olsaydı onu sevebilir miydin? Onu tanır mıydın? Tanımak ister miydin? “Ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol.” demiş Mevlana. Ben ne olduğum gibi görünüyor ne de göründüğüm gibi olabiliyorum. Her olaya farklı tepkiler veriyorum. Geleceğin olasılıklarını düşündüğümde ne tür duygular içerisinde olabileceğimi kestiremiyorum. Ne olmak istediğim gibi biri olabiliyorum ne görünmek istediğim biri gibi görünebiliyorum. Parçalara ayrılmamış bir deniz yıldızı gibi deniz beni nereye savurursa oraya savruluyorum. Çevremde tanımadığım balıklar olsa da, ahtapotlardan korksam da, benim gibi olan deniz yıldızlarıyla beraber kalıyor ve her sorunu aşıyorum. Denizden vazgeçmiyorum. Kaç parçaya ayrılırsam ayrılayım her hücreme büyük bir sevgi besliyorum. Balıkların gözünden ne olduğumu umursamıyorum, nasıl göründüğümü umursamıyorum. Her halimle her kolumu seviyorum. Şimdi sıra sende. Bir aynanın karşına geçip sor kendine; “Seni seviyor muyum?” Cevabın evet ise seni tebrik ederim, hayır ise seni hayata davet ederim. Yaşamaya, hissetmeye, sevmeye ve kendini tanımaya. Çünkü eğer sen kendini tanımaz ve sevmezsen her zaman denizde savrulup duracaksın. Köklerinle tutunamayacaksın. Bir gün boğulacaksın, kendi kollarına ihtiyaç duyacaksın.