Yağmurlu bir Samsun günü… Yerler ıslak ve rüzgârın etkisiyle deniz kokusu burnumda… Kulağımda Yeni Türkü’den Fırtına çalıyor. Şarkıda da denildiği gibi “Geçse de yolumuz bozkırlardan, denizlere çıkar sokaklar.” diyerek adımlarımı hızlandırıyor ve Atakum sahiline doğru yürümeye devam ediyorum.
Yağmur duralı bir süre geçti ve toprak kokusu yayıldı etrafa. Karadeniz’in bir saat sonra ne olacağı kestirilemeyen havası tekrar kendini gösterdi ve güneş, bulutların arkasından ürkekçe kendini gösteriyor. İçini ısıtmasa da ruhun ısınır. Seversiniz içinizde yaşadığınız şehri.
Denizi görür görmez şehre az önce duyulan aşktan eser kalmaz. İçinizde bir parçanız eksiktir sanki. Bir banka oturursunuz. İnsanlar önünüzden birer gölge gibi geçer. Düşünceden düşünceye, hayalden hayale dalarken, gördüğünüz tek şey dalgalardır.
Bazı şarkılar yüreği ağrıtır, anıları canlandırır. Müziği ve sözleriyle insanı yıllar önceye, bir parka, bir okul bahçesine, belki de çocukluğuna götürür. Nedensizce içinizi burkar. O an çalan Ezginin Günlüğü – Leyla şarkısı da beni başka dünyalara götürdü.
Artık çok uzaksınızdır ve belki de Leyla başka “Leyla”, hikaye başka hikayedir. Güneşin kaybolmasıyla içiniz daha da kararır. Gülüşünüz eksilse, yaşamınızın güneşi eksilse de hayallere gülümsemeye devam edersiniz. Sizin Leyla’nız bir gün sol tarafınızdaki bankta oturuyor olabilir ve aynı şarkıları seviyorsunuzdur. Çıt çıkmazken bile sessizliğin melodisi size aynı geliyordur. Belki de size dudaklarıyla değil gözleriyle gülümsüyordur. En çok anlaştığınız zamanlar konuştuklarınız değil sustuklarınızdır. Belki de birbirinizi en iyi gözyaşlarınızdan tanırsınız.
Önünüzden geçen insanlar birer hayalet gibi size görünmüyordur. Birden, birisi önünüzde durup denizi izlemeye başlar. Samsun silüetini bozan Sheraton Otel gibi manzaranızın önünde bir direk gibi durur. O an gerçek dünyaya dönersiniz. Kalkar, eve doğru yol alırsınız. Denizlere çıkan sokaklar, geldiğiniz bozkırlara çıkar tekrar. Dönüş yolunun şarkısı Band of Horses – The Funeral‘dır.
Bazen aramak için çok geç gibi hissedersiniz. Uyanmak için geç kaldıysanız uyumaya devam ettiğiniz her dakika, cenazenizden birer dakikadır. Dibe battığınızı düşünebilirsiniz ama hayat sürüp giden bir akıştır. Dibi veya tepesi yoktur. Onunla birlikte akarsınız. Hayata karşı direnmek nafiledir. Ne kadar olduğunuz yerde kalıp bir dala tutunursanız bile, yorulup akıntıya kapılacağınız gün gelecektir. Acı çekiyorsanız bir gün çekilen acılar mutluluğa erecektir. Mutluysanız bir gün mutluluğunuz sekteye uğrayacaktır. Sonunda bir gün, olmanız gereken denize varırsınız. Şanslıysanız artık gelecek akıntılara iki kişi kapılırsınız.
Yolun sonuna geldiğimde güneş batmış ve hava kararmıştı. Yanımda olduğunda zifiri karanlıkta bile gülümsemeni görebileceğimi biliyorum. Belki de ıslak Samsun sokaklarında iki balık oluruz. Ayrıca… “Çok güzel bir gülümsemen var. Bence sen de Samsunlusun.”