Bugün bu yazıyı siz okuyasınız diye yazmayacağım zaten dürüst olayım hikâyelerimin çoğunu da kendim için yazıyorum çünkü kafamı boşaltmanın başka bir yolu olmuyor. Dolayısıyla bu yazıyı okumak zorunda değilsiniz ama okuyacaksanız göreceğiniz tek şey bir insanın kendi kendine haykırmaya çalışmasından başka bir şey olmayacak. Çünkü bazen haykırmak gerekiyor, içindeki onca şeyi dışarıya çıkarmak gerekiyor, gerçekten şu anda yatağımın yanında duran camı açıp avazım çıkana kadar bağırmak istiyorum ama insanlar uyuyorlar. Onlar beni düşünmüyorlar, hiç de düşünmediler ama ben onları düşünüyorum, niye mi? Benim gibi hissetmesinler diye çünkü kimse benim gibi hissetmeyi hak etmiyor, ben de dahil.
Neyse, sanıyorum hepimiz ana fikri anladık. Sabah okula gideceğim, zerre kadar anlamı olmayan bir sınava girmek için. O sınavdan yüksek not alacağımı ondan önce girdiğim sınavlarda defalarca kez kanıtlamış olmama rağmen sabahın köründe kalkıp o sınava gitmem gerekiyor çünkü bu formaliteyi gerçekleştirmezsem eğitim hayatım kötü etkilenir. Ne kadar da önemli değil mi?! İnsanlık böyle işte! Tek derdi bir şey yapıyor gibi gözükmekten başka bir şey değil, hepimiz, her birimiz bir şeylerle meşgul gibi davranıyoruz. Sahi bir anlığına durun ve düşünün, bu hayatta cidden önemli bir şey yaptınız mı? Üniversite mi kazandınız? Tebrikler yahu! Hayatın size dayattığı formaliteyi gerçekleştiren milyonlarca insandan birisi olmayı başarmışsınız be yahu! Ne kadar da önemlisiniz! Çok mu para kazandınız? Bu mudur sizin önemlilik ölçütünüz? Çok mu itibar sahibisiniz, vay be helal olsun ne kadar da etkileyici! Demek ki zengin ve güçlü bir ailede doğsaydım doğuştan dünyanın en önemli insanı olurmuşum. Yürüyorsunuz arkadaşlar, her sabah kalktığınızda o yumurtaları kırıp yiyorsunuz, tıpkı milyonlarca insanın sahip olduğu gibi bir meşguliyetiniz var ve kendinizi bununla oyalayıp durmuyor musunuz? Bir sonraki sabaha uyanıyor olmanızın tek sebebi sadece saçma ve hiçbir amacı olmayan bir meraktan başka nedir ki?
Burada ara sıra yazı yazdığımı bilen birkaç arkadaşım var. Bu yazıyı yazarken gönlüm o kadar rahat ki çünkü hepsine şöyle topluca giydirmek üzereyim ve hiçbirinin burada yazılar yazdığımı bilmelerine ve yazılarımı beğendiklerini söylemelerine rağmen bu yazıları okumadığını ve okumayacağını biliyorum. Hepsi umursuyormuş gibi yapıyor, başka bir şey yaptıkları falan yok. Hepsinin en kötü, en zor, en berbat zamanlarında sırf üzülmesinler diye, sırf bu hayata küsmesinler diye yanlarında belirdim, nasıl mı teşekkür ettiler? Benim zor zamanımda ortadan yok olarak, bırakın zor zamanımda ortadan yok olmayı iyi zamanımı bile kötüye çevirerek. Onlar bu hayata küsmesin diye elimden geleni yaparken beni bu hayata küstürerek. Tebrikler! Başardınız! Ama benim de şöyle bir mutluluğum var, başardığınızı asla bilemeyeceksiniz çünkü bu yazıyı asla okumayacaksınız, bu yazının burada olduğunu bilmenize rağmen…
Neyse, böyle işte gördüğünüz gibi etrafı birkaç insanla çevrili yalnız bir adamım. İnsanlar beni biraz da asosyal olarak tanımlarlar, niyeymiş? Partilere falan gitmiyormuşum, toplu etkinliklere falan çok katılmıyormuşum. Haklılar, haklılar ama bunu yapanlar da onlardan başkası değil. İnsanlığa küsmüşüm, benden sosyal olmamı mı bekliyorsunuz? Gidiyorum ara sıra toplu etkinliklere, basit akşam yemeklerine falan yine öyle partilere gitmem, koskoca masada en fazla 2-3 kişiyle konuşurum akşam boyunca belki 20 kişi varsa 17’siyle merhaba demek dışında iletişim bile kurmam. Onun yerine bir iki kişiyi gözüme kestirir, onları rahatlatmaya çalışarak gerçek onları anlamaya çalışırım. Çünkü biliyorum ki insan sayısı arttıkça maskeler çok daha kuvvetli oluyor, o maskeler hiç inmiyor tam aksine çok daha süslü bir hâl alıyor ve herkes de bundan memnun ama ben olamıyorum, benim midem bulanıyor, kalkıp gitmek istiyorum oradan, bir avuç düzenbazın içinde, bir avuç dolandırıcının içinde kendimi korumaya çalışan sıradan bir insan gibi hissediyorum.
En sonunda şunu anladım, yalnız olmak için yaratılmışım ben, beni tanrı yaratırken biraz bozuk yaratmış ve iyi yapmış, teşekkürler tanrı! Bana yaptığın bu iyilik için sana minnettarım! Bazen sen de arkadaşlarıma benziyorsun yalnız, o kadar iltifat ediyorum sana ama zor zamanımda sadece izliyorsun nedense ama neyse, arkadaşlarıma kıyasla seni affedebilirim ne de olsa onlara güvenmiştim sen ise neyse çok uzatmaya gerek yok ne de olsa neyin ne olduğunu senden iyi bilen yok. Ne diyordum ben yahu? Ha şey, aşk diyecektim bak, bir de aşk diye bir şey var, ben de bir ara kıskaçları arasında sıkışıp kalmıştım, aldığım nefes farklı gelmişti, yaşama sevincim bir anda tavan yapmıştı, anlamsız hayatım birdenbire anlam bulmuştu, her sabah gözlerimi açıyor olmamın benzersiz bir sebebi olmuştu, sonunda önemli olduğunu düşündüğüm bir şey için yaşıyor gibi hissetmiştim. Sonra mı? Hepsi illüzyonmuş yahu, kıçımdan uydurmuşum alayını. Şimdi de sevemiyoruz işte bir de öyle bir problem doğdu, neyse buraya kadar okuyan bir kız varsa bana söyleyebilir mi çok merak ediyorum, neden alayınız her gün farklı bir insan gibi davranıyorsunuz acaba? Hepiniz mi ikizler burcusunuz? Erkekler çok akıllı değil bakın gerçekten, kızlar gibi her gün maske değiştiremiyoruz, ne olduğumuz çok kolay anlaşılıyor. Taktik değiştirmeliyiz beyler.
Bugün de böyle saçmalamak istedim, dediğim gibi okuduysanız, okumak zorunda değildiniz bu yüzden bu konuda bir savunma yapma ihtiyacı duymuyorum, yazının saçma olacağını zaten söylemiştim. Artık benimle konuşmayan çok yakın bir arkadaşım var, benimle konuşmamasının da bir sebebi yok, suçu ona atıyorum, konuşsaydı ona anlatırdım. Hepiniz dert arkadaşım olmuş oldunuz, iş açtım başınıza, hadi kolay gelsin.