Başlık yanıltmasın, Cemil Meriç gibi yazabilecek durumda değilim tabii ki. Ama bu ülkeye dair fikirlerimi bir yerlerde yazmak ihtiyacı duyuyorum artık.
Bu ülke hasta bir ülke. Bu ülke travma dolu insanların yaşadığı psikolojisi bozuk bir ülke. Bunu yalnızca 18 yıllık iktidara bağlamak peşinde değilim. 18 yılda çok büyük bir etkisi var mı ? Sonuna kadar var fakat onlarla bitmiyor da başlamıyor da. Bugün kendi kendime düşünürken kafamdan geçen cümleyi de aktarmak istiyorum; “Bu topraklar 1071’den beri hasta.” Neden mi böyle düşünüyorum? 1071’den beri yaşanan her olayı, savaşı vs. dizecek değilim ama azıcık tarih biliyorsak anlarız zaten. Onlarca savaş, fetihler, büyümeler, küçülmeler, işgal günleri, kurtuluş günleri… Bunlar bu ülkede haliyle yaralar bıraktı. O yaralar da nesilden nesile aktarıldı ve hala aktarıldığını düşünüyorum. Ya da bir şekilde yaşanan herhangi bir olay o günlere dayandırıldı ve hala devam ediyor dayandırılmaya. Tarihi olduğu yerde bırakmadan rahat edemeyecekmişiz gibi geliyor artık. Tarihi bilmeliyiz tabii ki ama saplı kalmaktan vazgeçmeliyiz. 1923 Türkiye’si bile bugüne nazaran çok daha ileriye bakan, çok daha ileriye dönük işleyen bir cumhuriyetti, tabii ki Gazi Paşamız Atatürk’ün vizyonuydu etkili olan.
Siyasi anlamda değişmeliyiz, değişmek zorundayız. Üslubumuz değişmeli, hedeflerimiz değişmeli, vizyonumuz değişmeli. Sağlıklı bir toplum haline gelmeliyiz. Bunlar da ancak siyasi anlamda değişmekle olur. Bu ülkede her şey ama her şey politiktir. Bakın bu gitsin şu gelsin demiyorum. Reform yaşamamız gerektiğini söylüyorum bunu da kim yaparsa yapsın ama yapılmalı artık. Hala daha 2020 Türkiye’sinde Ayasofya ile uğraşıyoruz, sosyal medya düzenlemesiyle, Netflix’le uğraşıyoruz. Bu ülke bunları hak etmiyor.
Bugün daha 27 yaşında Pınar Gültekin’in öldürüldüğü haberi ile uyandık. Tartışmalara bakarsanız bu ülkenin neden hasta olduğunu söylediğimi anlarsınız. Yok efendim katil CHP’liymiş, yok efendim Pınar niye evli bir erkekle birlikteymiş, yok şöyle böyle. Yahu gencecik bir kadın vahşice öldürüldü. Bu sorular mı derdimiz şimdi bizim? Artık yanlışlıkla karınca öldürürmüş gibi insan öldürülüyor bu ülkede. Cesurca, korkusuzca öldürülüyor hem de. Neden? Çünkü adalet yalnız onu ilan edenler için. Ben bugün 24 yaşında bir erkek olarak dışarıda yumruk yumruğa kavgaya karışsam başıma neler gelir belli değil, kaç sene yatarım belli değil. Ama bu canilere bu ülkede bir şey olmuyor. Sabah uyandığımdan beri bu ülkeyi düşünüyorum, öldürülen binlerce kadını düşünüyorum. Ufacık çocuğunun gözünün önünde karısını öldüren bir hasta yarattı bu millet. Bunu düşünüyorum. Başlarına hiçbir şey gelmeyen suçluları düşünüyorum. İçeriden çıkartılan ne oldukları belirsiz binlerce suçluyu ve bunların işleyebilecekleri suçları düşünüyorum. Ne yapmalıyız bir normal vatandaş olarak? Silahlanalım mı? Bu mu bize reva görülen? Bu mu bu ülkenin hak ettiği?
Toparlamak istiyorum ama kafam durmuyor. Daha fazla uzatmadan bitireyim.
Bir dirhem kalmış olan umudumla söylüyorum, bu ülke düzelir. Uzun sürer, çok canımız yanar ama düzelir. Yeter ki tepeden böyle bir amaç ve vizyon gelsin.
Tezer Özlü’nün “Bu ülke bizim değil, bizi öldürmek isteyenlerin ülkesi.” sözü dolanıyordu kafamda bu yazıyı yazarken ama böyle düşünmek istemiyorum. Bu ülke, bu ülkeyi düzeltmek ve yüceltmek isteyenlerin ülkesi olsun istiyorum.
Pınar Gültekin’in ve katledilen binlerce kadınımızın toprağı bol olsun, ışıklar içinde uyusunlar.