Dünya hakimiyeti isteyen kişilerin devletler aracılığıyla halka sunduğu maddeler sonucunda dünya nüfusu belli bir süre hızı artan bir grafikle azalmaya başladı. Sömürge altındaki ülkelerde başlatılan adımlar sırayla diğer ülkelere de uygulandı. Şu an ölümlerin hızı azalmış olsa da büyük bir faciadan geç de olsa dönmüş olduk. Bundan yaklaşık yirmi bir ay önce başlatıldığını bildiğimiz planda yiyecek ve içeceklere koyulan malzemeler, ölüm oranını arttıran cinstendi. On iki ay sonunda nüfus yüzde otuz azalmış olacaktı. Tüm ayrıntılar hesaplanmıştı. Bir şey hariç.
Tüketilen yiyecek ve içeceklere koyulan madde uyku hormonuyla etkileşime girdiğinde ölüm kaçınılmaz oluyordu. Uyuyanın öldüğü bir zamana kapılmıştı dünyamız. Dağıtımın ilk serisinden yüz beş saat sonra yani fabrikalar ilk sürümü çoktan dağıttığında hesaplarda bulunan dört ay sonundaki nüfusa inmişti dünya nüfusu. Buna sebep olanlar olayın sebebini anlayamazken ne yapacaklarını da bilmiyorlardı. Olayın kendi ellerinden çıktığını anlayıncaya kadar toplamda yüz yirmi altı saat olmuştu. İlk hesaptaki yirmi bir haftalık nüfus çoktan toprak altına girmişti. İnsanlar sebebini bilmeden hâlâ yiyor ve içiyordu. Bilim adamları sebebi nasıl açıklayacaklarını bilmemekle beraber ellerini çabuk tutmaya çalışıyorlardı. Aradan geçen iki saat bir dakika sonra açıklama geldi ve insanlara belli başlı yiyecekler dışında herhangi bir şeyi tüketmemeleri söylendi. Üretim merkezlerine girişi yapılan maddeler çoktan toplanmaya başlamış, paketleme bölümlerindeki hazır ürünler çöplerin yolunu tutmuştu.
Yapılan açıklamadan sekiz saat dört dakika sonra dünya üzerindeki entegre edilecek tüm maddeler piyasadan çekilmişti. İlaçlar, yiyecekler, içecekler tümüyle saflaşmıştı. Geriye temizlenmesi beklenen bir şey vardı: Toprak.
Bugün toprağın da temizlendiği bildirisini yapan yetkililer bu olaya sebep olanların yakalandığını ve gerekli cezanın verildiğini de duyurdu. İnanası yoktu kimsenin. Ne bir itiraf -kurgu olsa da beklenen- ne de bir şahıs vardı ortada. İnsanlık olarak hiçbir kimseye güveni ve itimadı kalmamış bir hâldeyken devletlere olan inancımızı da kendileri sayesinde yitirmiştik. Şu an dünya nüfusu yarım milyonun biraz üstünde. Şimdiki politika ise nüfusu toplu olarak arttırma. Hiçbir devlet kendi çıkarını düşünmeden dünyanın geleceği için çalışmaya başladı. Uzun yıllardır istenen birlik ve barış bu sebeple sağlandı. Çok büyük kayıplar vermiş olsak da yeni bir başlangıç dönemine girdik.