Yalnızlık istenmeyen lakin acı veren sübjektif bir yaşantıdır. Boşluk duygusu ise iyi veya kötü yaşanmışlıklara karşı hiçbir duygu hissedilmemesidir.
Bu kavramlar birbirinden uzak olsa da birbirini tetikleyen olaylardır. Yalnız kalan bir insanın boşluğa düşme olasılığı daha yüksektir. Yalnızlık, insanı çaresiz, zayıf, güçsüz bırakır ve başlangıçta ne kadar mücadele verilse de bir süre sonra yoğun stresler çeşitli sıkıntılar, sorunlar doğurur. İnsanoğlu yaradılışı neticesiyle hayatı uyum içerisinde yaşamaya mecbur kılar aksi takdirde bulunduğu ortamdan ve çevresinden uzaklaşır, kapanır, çaresizlik yaşar, güçsüzlük çeker ve bunun doğrultusunda yalnız kalır. Bunun üzerine boşluğa sürüklenir. Sürekli alışmış olduğu toplumun, çevrenin dışında kalmak insanı çeşitli arayışların içine sokabilir, bu arayışlar sürecinde insanın boşluğa düşmesi an meselesi hâline gelir. Yalnızlık kimi zaman iyi gelse de kimi zaman, uzun süren yalnızlıklar boşluğa itebilir. Bu boşluk şöyle açıklanabilir: Kendinden uzaklaşma, kendi kendine sorun yaratma, sorunlara çözüm bulamama, insanlarla iletişim kurmaktan çekinme, özgüven eksikliği, sebebi bilinmeyen korku, tedirginlik vs. Boşlukta olan insan her şeyi görmeye devam eder fakat gördükleri bir anlam ifade etmez. Bizler bu duygularla savaşmamak için farklı uğraşlarla vakit öldürüyoruz. Zamanla biriken bu duygularımız kendi kendimizi anlamamızı o kadar çok zorlaştırıyor ki tekrar tekrar bu duyguların döngülerin içerisine giriyoruz. Boşluktayken hayattaki yerimizin ne olduğu, ne amaçla yaşadığımız, ne için mücadele ettiğimiz hakkında fikrimiz yoktur. Yani boşluktaki insan bir hiç olma yolundadır. Bu boşluktan çıkabilmek için birçok yola başvururuz. Bunlardan biri yalnızlıktır, boşluktayken yalnızlığa başvururuz. Deneriz, çabalarız ve ne kadar uzun sürüp zor olsa da oradan çıkabiliriz. Çıkabiliriz, evet, eğer ki yeterli özgüveni, kendi kazanacak gücü yoksa bir kurtarıcı bekler veyahut oradan sıyrılmayı dener. Bu kurtarıcı kimi zaman kendini güvende hissedebileceği dost, eş, aile veya çok değer verip sevdiği, saydığı, bir şeyleri göz önüne serebildiği yoldaş. Böylelikle ya sıyrılır ya da durup kurtarıcı bekler ve oradan çıkarız. Her insan yalnızlığını boşlukta, boşluğunu yalnızlıkta yaşayabilir.