Merhaba, günaydın dedi bizim adam
İşine gidiyordu, gücüne bakıyordu
Bazı günler kursağından geçemeyen ekmeğin parası için
Karanlıkta kalkmak gücüne de gidiyordu en nihayetinde
Üç katlı binanın zemin katında yaşıyordu
Yani sokakta olan biten, çocukların eğlencesi, büyüklerin hayat kavgası
Bir de gece hayatı vardı, gündüzü yoktu ki
Bazen düşünürdü, bazen zamanı olurdu buna
Damın yamacında kalan son yağmur tanelerini
Eliyle savursa aşağıya hayat gibi
Cesareti yok
Yaşaran gözlerini silse hayat gibi
Cesareti yok
En sevdiği müziği en güzel yerinde kapatsa
Cesareti yok bizim adamın
Müziğin en güzel yeri var ya hani, yok ki
Arada bir annesini babasını arar, konuşur
Herkes gibi hâl hatır sorar, onlar sorduğunda iyiyim der
İki lafın belini orta yerinden kırar ve telefonu kapatır
Sonra da tek başına sessizlik oyunu oynar
İçindeki canavar her zaman kaybeder, susmaz
Konuşur içi ta en derinlerden
İçi konuşur, dışı yanar, külleri uçana kadar konuşur
Bu insanların neden her zaman içinden bir ses bir şeyler der?
Karar verecek cesareti yok
Arkadaşları uğrar ara sıra
Bu sır gerçekten de aradadır
Siz ve bizim adamın arasında
Hayatı bir “monotonluk maratonu”dur
Öldürür bu tekdüzelik, bu sıradanlık
Tekrar düşünür
Nereye kadar böyle olacak, böyle mi olacak hep diye
Böyle devam edecekse neden devam etmeli ki?
Düşünmeye devam ederken birden kapı çalar usul usul
İyi geceler der bizim adam
İyi geceler.
Fotoğraf sahibi: https://instagram.com/mehmet.ozerr