fbpx

Her insanın “Bir nedeni olmalı mıdır?” Evet.

Bence bu soru hayata tutunmakta herhangi bir neden arama ihtiyacı duymayan insanların dahi kendisine sorması gereken soruların başında gelmelidir.

Tek bir kez o nedene dayalı soruyu bulduğunda ise bir daha yaşamla kavgalı kıvama gelmemen gerekir.

Hayatın insana sunacağı belirsiz her elim olayda bulduğun o neden senin hayata karşı bir savunma gardın olmalı.

Tıpkı bir sporcu gibi. Sporcular ona gelecek her belirsiz darbede kendi antrenmanlarında geliştirdiği, ayakta kalmasına neden olabilecek bir savunma gardı alanı geliştirmelidir; bunu bilirler.

Bizler de benzer bir nedenle her olayı ele almalıyız. Sportif bir oyunmuş gibi hep hareket hâlinde geçen yaşamlarımızda hayatın bize bir sporcu edasıyla boy göstermesine, bir sporcunun bulduğu o savunma sanatı mantığıyla karşılık vermeliyiz.

Hayata karşı bir savunma alanı oluşturduğun zaman sende beliren olgunluğunla beraber bulduğun tek bir nedenden dolayı güçlü durma arzusunun seni terk etmeyeceği hissini, her zaman yanında hissediyorsun.

Çünkü gücün bir nedene bağlı oluyor. Tek bir nedeni olan o neden sorusu tüm sayısız nedeni olan soruların toplamı oluyor.

Bir nedeni olanın “nasıl”la biten karmaşık soruların arkasına sığınma bahanesi de olmuyor. Kendini her zaman güçlü hissetme fikrine alıştırıyorsun.

Böylece hayatta karşılaştığın karşılaşacak olabileceğin her elim olayda daha farklı hissedebilmeyi de başarıyorsun. Dayanma gücüne odaklı bulduğun o nedenle asla pes etmemeyi kendine öğretiyorsun.

Kazanmak, böyle elde edilen bir olgu; zamanla daha iyi anlıyorsun.

Kazanmanın da verdiği mutluluk hissiyle beraber, hayat: “tek bir nedenden oluşan” ama aslında o nedenin “her şey’in” birer toplamı olduğu düsturuyla acıyı ve hüznünü de normal karşılıyorsun.

Çünkü hepsi bir hepsi aynı.

Acılar ve hüzünler hayatın insana bir neden arayışına ortak bir vesile. Yaşanması gereken bir neden bulmanı sağlarcasına bir şeyler fısıldıyor.

Bazen o sese kulak vermekle iyi ediyorsun.

Ama o ses insana gelmeden kendi bulduğun nedeninle beraber sana fısıldayan sesi tebessüm ederek uğurluyorsun.

Seslere kulak kesilip beklemeyişlerinin verdiği geç kalmamanın ödülü de bu oluyor.

Beklemek; sesin sana fısıldamasını beklemek, ne değişik bir süreç. Nedene dayalı öğrenme ihtiyaçlı, her beklemeli süreç senin o nedene kavuşmanı değil, onu kendin bulmanın önünde duran bir engel oluyor.

Bazen hayatı duymamak gerekebiliyor.
Bu durum insana ödül olarak birer birer olgunluk mertebesi de katıyor.

“Hayat insanın kendi içindedir.” anlayışına sahip olman gerektiği yerlerde üzerinde biriken modun her neyse her gelen mevsime bakışında onu kapsıyor.

İç dünyanda oluşan şekline senin karar verdiğin her mevsimsel buhran, hayat hakkında duyman gereken söylemler içeriyor.

Kararlar, nedenler, amaçlar ve bunların sonunda elde edilecek kazançlar da insanın içinde.

Ya nedeni kendin belirlemekle, belirlediğin nedene de bağlı kalmayla geçiyor ömür.
Ya da o nedeni hayattan beklemekle.

Kararsızlık da, bir karara varmak da hepsi içimizde.

O içten gelen nedene dayalı ufuk açabilecek sesimize kulak verenlerden olmak dileğiyle…

Abonelik
Bildir
guest
0 Yorumlar
Satır içi yorumlar
Tüm yorumları görüntüleyin

Okuyucuların Beğendiği İçerikler

Birçok kişinin ‘’zor ama maaşı iyi, garanti meslek gibi’’ düşünceleriyle ün kazanmış bir bölüm olan tıp fakültesini size en ince detaylarıyla aktaracağım. Öncelikle fakülteye gelmeden önce kendinizi ilk gün yapılacak çaylak şakasına ve ileri zamanlarda daha siz TUS isimli bölüm seçmenize yarayan sınava girmeden ‘’Sen ne doktorusun? ‘’ veya diş hekimliği ayrı bir bölüm olmasına […]
Yaşanan herhangi bir gün hiç yaşanmasaydı, her şey daha farklı olur muydu? Misal dün hiç yaşanmasaydı veyahut bundan yıllar önce bir gün hiç yaşanmasaydı yine aynı mıydı hayatınız? Kadere inanmak subjektif bir bakış açısı olarak görünebilir ancak hayatın akışı olarak farklı bir yerden durumu ele alabiliriz. Bütün malzemeleri özene bezene kesip, doğrayıp harika bir yemek […]
Herkesin ölmeden görmek isteyeceği bir yer vardır. Yoksa da henüz keşfetmemiştir… Benim için burası Norveç. “Soğuk Cennet” veyahut “Kuzeyin İncisi” denilen bu ülkenin lanse ettiği imajı bir görseniz aşık olmamak elde değil. O yüzden henüz kendi ülkenizi keşfetmediyseniz ileride belki yol arkadaşım olabilirsiniz! Norveç ”Soğuk Cennet” Ülkenin yönetim biçimi anayasal monarşi ve başkenti Oslo‘dur. 385,207 […]
Her kitap ayrı güzel, dünyasına girdikten sonra… Ama bazı başyapıtlar vardır, gerçekten okumak zevk verir. Okudukça içine düşer, yeni bir dünyanın kahramanı olursunuz. Herkes için değişebilecek bir liste… Daha iyisi varsa da ben okuduğum kadarını biliyorum ve bunlar şu an en iyisi! Daha birçok türde konuşulacak kitaplar olsa da üç ayrı türde üç başyapıt derledim, […]

İlgini Çekebilir

Çoğumuzun, adını belki de hiç duymadığı fakat yaşamımızda denk gelebileceğimiz, farkında ve bilinçli olduğumuz takdirde erken tanı ve tedavi seçeneklerini düzenleyebileceğimiz, benim ise özel eğitim alanında tanıştığım bir sendromdan bahsetmek istiyorum sizlere: DiGeorge Sendromu. DiGeorge Sendromu (DGS) 22. kromozomun (22q11) delesyonu (kromozomun bağlı bulunduğu parçadan kopup silinmesi, yok olması) ya da translokasyonu (kopan veya kaybolan […]
“Sisyphus’u gördüm, korkunç işkenceler çekerken: yakalamış iki avucuyla kocaman bir kayayı ve de kollarıyla bacaklarıyla dayanmıştı kayaya, habire itiyordu onu bir tepeye doğru, işte kaya tepeye vardı varacak, işte tamam, ama tepeye varmasına bir parmak kala, bir güç itiyordu onu tepeden gerisin geri, aşağıya kadar yuvarlanıyordu yeniden baş belası kaya, o da yeniden itiyordu kayayı, […]
Bugün 10 Mart 2022. Gülistansız 796. gün “Ne durumdayım biliyor musunuz? Ölüm Allah’ın emri, ölüm dünyada var. Gençlerin ölümü zor ama biz her gün yeniden ölüyoruz. Her gün… Toprağa bile basmaya kıyamıyorum, acaba kızım içinde olabilir mi diye. “ 21 yaşında, Tunceli’de bir üniversite öğrencisiydi Gülistan Doku. 5 Ocak 2020 tarihinden bu yana haber alınamıyor. […]
Bir girişim fikriniz var ve bu alanda bir marka oluşturmak istiyorsunuz ya da henüz küçük bir işletmesiniz ve işletmenizi büyütüp kârınıza kâr katmak istiyorsunuz. İşte bu yolda atmanız gereken ilk adım markalaşmak olmalıdır. Peki marka nedir?                Marka yalnızca kalabalık bir pazarda sizi diğerlerinden ayıran isim, logo ve slogandan ibaret değildir. Markanız insanların sizinle etkileşimde […]