Şimdiye kadar teknoloji sadece görme ve işitme duyumuza hitap ediyordu. Yakın bir zamanda da 3D teknolojisi ile gördüklerimiz daha gerçekçi oldu. Tabii ki bununla yetinmedik. Giyilebilir teknolojilerle sanal gerçeklik gözlükleri geliştirip artık kendimizi de sanal dünyanın içine eklemenin yolunu bulduk. Ama yine de bir eksik vardı. Sanal dünyanın içinde de olsak çok gerçekçi görsek ve duysak da hissedemiyorduk. Bunun üzerine bilim insanları “haptic” adını verdikleri teknoloji üzerine çalışmaya başladılar. Haptic kelimesi “dokunsal, dokunma ile ilgili olan” anlamına gelmektedir.
Haptic Eldiven
Haptx firmasının geliştirdiği bu eldiven sanal gerçeklikte dokunulan nesneleri yapay derisine ait reseptörler sayesinde doğal insan derisine aktarıyor. Nesnelerin yumuşaklığı, sertliği, köşeleri ve kenarları gibi birçok his; eldiven sayesinde aktarılabiliyor. Sanal ortamda sert bir nesne tutulduğunda eldivenin sırtındaki yaylar geriliyor ve elin daha fazla o cismi sıkmasını önlüyor. Tam tersi sünger gibi yumuşak bir cisim tutulduğunda ise gevşiyor ve daha çok sıkmayı sağlıyor.
Cildimizde nossiseptör, termoreseptör ve mekanoreseptör reseptörleri bulunmaktadır. Reseptörler özelleşmiş sinir hücreleridir. Bir şeye dokunduğumuzda mekanoreseptörler, sıcaklığını hissettiğimizde termoreseptörler, ağrı hissettiğimizde de nossiseptörler aktive olur. Aktive olmaları için aksiyon potansiyelinin oluşması gerekir. Reseptörlerin aktive oldukları noktalar -buna eşik demiyor- farklı olduğundan sıcak bir cisme dokunduğumuzda tadını almak yerine sıcaklığını hissederiz. Eldiven de dokunma duyumuza hitap etmek için cildimize yapay sinyaller gönderiyor. Bu sinyaller de aksiyon potansiyeline dönüşerek bizim algılamamızı sağlıyor.
Haptx ismiyle kurulmuş bir marka, günümüzde haptic eldiven üreticilerinden biri. Çok yeni bir teknoloji olmasına karşın şimdiden birkaç modeli bile var. Şimdilik sadece kurumsal satışlar yapıyorlar ama gelecekte kolay ulaşılabilen teknoloji marketlerinde de satılacağına dair hiç şüphem yok.
Haptic teknolojisini duyduğumda aklıma “Ready Player One” filmi geldi. Filmde sanal gerçeklik gözlüğüyle oyun oynayan çocuk, bir kostüm satın alıyordu ve kostüm sayesinde oyundaki tüm hisleri tüm bedeniyle hissedebiliyordu. Hatta kurgu karakteri yaralandığında o da acı duyuyordu. Kim bilir belki çok yakında bu kostüm de geliştirilir ve kullanıcılara sunulur.
Yıldız Teknik Üniversitesi öğrencisi Anıl Öztürk’ün de haptic teknoloji için geliştirdiği bir eldiveni var: Haptic etkileşimli robotik kavrayıcı. Bu eldiven farklı olarak temas etmeden bağlantılı olduğu gerçek dünyadaki cihazları kontrol edebiliyor. Ameliyatlarda bu eldivenin kullanıldığını düşünelim. Şu an zaten kapalı ameliyatlar var ancak doktorlar araçlarını bilgisayar aracılığıyla kontrol edebiliyor. Eldiven işe dahil olduğunda zaten kullanmaya oldukça aşina olduğu eli sayesinde işi daha da kolaylaşacak.
Haptic teknoloji, sürüş simülasyonlarında da kullanılabilir. Örneğin pilotluk, araç kullanma gibi eğitimler bu eldivenle verilebilir. Eğlence sektöründe de oyunculara farklı deneyimler sunabilir. Belgesellerde ve filmlerde de kullanılarak daha da ileriye gidilebilir, gerçekte yanına bile yaklaşmaya cesaret edemediğimiz vahşi hayvanlara dokunabiliriz. Tabii ki haptic teknoloji ellerimiz ve vücudumuzla sınırlı kalmayıp tat ve koku alma duyularımıza da hitap edebilir. Tüm bunları sağladığında umarım “Ready Player One” filmindeki gibi gerçek dünyadan tamamen kopmayız.