fbpx

Hatırlar mısınız küçükken okula yeni başladığımızda ya da okula yeni bir öğretmen geldiğinde, öğretmen bizlerle bir tanışma faslı başlatırdı. İsmimizi öğrendikten sonra her birimize büyüyünce ne olmak istediğimizi ve nedenini sorardı. Her birimizin istediği meslek farklı olurdu fakat genelde nedenleri aynı olurdu. Mesela ince ve biraz da rahatsız edici sesiyle Ayşe “Öğretmenim ben doktor olmak istiyorum çünkü doktorlar insanları iyileştirir.” O küçük bedeni ile kendince güçlü bir görünüm sağlamaya çalışan Ömer de “Öğretmenim ben polis olmak istiyorum çünkü polisler insanları kötü kişilerden korurrr.” Minik mavi gözlüğü ve yüzündeki tatlı tebessümüyle Murat ise “Öğretmenim ben siz gibi öğretmen olmak istiyorum çünkü öğretmenler olmasa insanlar hiçbir şey öğrenemez. Bu yüzden öğretmen olup insanlara yardımcı olmak istiyorum.” ve bunlara benzer cevaplar verirdik. Çocuksu saflığımız ve en temiz düşüncelerimizle, aklımızın dediklerini değil kalbimizin dediklerini dinlerdik. Peki bizlerin büyüdükçe fikirlerimizin nasıl vahşileşip bencilleştiğini fark ettiniz mi? Lise bitiren ve üniversite tercihi öncesi o polis olmak isteyen Ömer’e tekrar hedefi sorulunca “Hacım şimdi İzmir’de herhangi 4 yıllık bi’ üni tuttursam sonra bitirince polisliğe geçerim. Hem üni ortamı görürüz hem de devlete sırtımızı dayarız gül gibi yaşar gideriz.” demesindeki etken ya da etkenleri nedir hiç düşündünüz mü? Günümüzde acaba geleceğe ümit olan biz genç nesilden kaçımız bütün engellere ve zorluklara rağmen “Bana verilen eğitimle beraber kendimi geliştirebildiğim kadar geliştirmeliyim ki halkımın arasında bana biçilen yerde halkıma en kaliteli hizmetlerimi sunabileyim.” diyoruz? Peki bizlerin böyle düşüncelerle eğitimimizi bitirdiğimizi düşünsenize. Günümüzdeki birçok canımızı sıkan dert ve tasalarımızın kolayca üstesinden gelebiliriz. Şimdiki olduğumuzdan daha güçlü ve kenetlenmiş bir millet olabiliriz. Birbirimize olsan saygınlığımızı arttırabiliriz. Ancak gerçeğe dönüp baktığımızda böyle düşünüp icraata döken insan sayısı yok denecek kadar az. ”Edep sahibi; yediği tokadın sahibini aramaz, neden yediğini arar.” demiş (H.z) Mevlana. Bizler ise hayattan yediğimiz her tokatta dönüp sebebini aramaktan kaçıp hep bahanelerimizin karanlığında kayboluyoruz. Gün geçtikçe birbirimize olan, hayvanlara olan, çevreye olan saygımızı ve edebimizi yitiriyoruz. Hayata olan ve insanlığa olan inancımızı gün geçtikçe kaybediyoruz. Fakat ben inanıyorum ki her kuşakta olduğu gibi gelecek kuşaklarda da o az dediğimiz temiz düşünceli insanlar aramızda bulunacak. Bu insanlar var oldukça da ümit ışığı yanmaya devam edecek. Belki de dünya, kalbi güzel insanlar hatırına dönmeye devam edecek.

İlim bilim ve edep üçlüsünün hayatımızdan hiç eksilmemesi ümidiyle vesselam…

Abonelik
Bildir
guest
0 Yorumlar
Satır içi yorumlar
Tüm yorumları görüntüleyin

Okuyucuların Beğendiği İçerikler

Birçok kişinin ‘’zor ama maaşı iyi, garanti meslek gibi’’ düşünceleriyle ün kazanmış bir bölüm olan tıp fakültesini size en ince detaylarıyla aktaracağım. Öncelikle fakülteye gelmeden önce kendinizi ilk gün yapılacak çaylak şakasına ve ileri zamanlarda daha siz TUS isimli bölüm seçmenize yarayan sınava girmeden ‘’Sen ne doktorusun? ‘’ veya diş hekimliği ayrı bir bölüm olmasına […]
Yaşanan herhangi bir gün hiç yaşanmasaydı, her şey daha farklı olur muydu? Misal dün hiç yaşanmasaydı veyahut bundan yıllar önce bir gün hiç yaşanmasaydı yine aynı mıydı hayatınız? Kadere inanmak subjektif bir bakış açısı olarak görünebilir ancak hayatın akışı olarak farklı bir yerden durumu ele alabiliriz. Bütün malzemeleri özene bezene kesip, doğrayıp harika bir yemek […]
Herkesin ölmeden görmek isteyeceği bir yer vardır. Yoksa da henüz keşfetmemiştir… Benim için burası Norveç. “Soğuk Cennet” veyahut “Kuzeyin İncisi” denilen bu ülkenin lanse ettiği imajı bir görseniz aşık olmamak elde değil. O yüzden henüz kendi ülkenizi keşfetmediyseniz ileride belki yol arkadaşım olabilirsiniz! Norveç ”Soğuk Cennet” Ülkenin yönetim biçimi anayasal monarşi ve başkenti Oslo‘dur. 385,207 […]
Her kitap ayrı güzel, dünyasına girdikten sonra… Ama bazı başyapıtlar vardır, gerçekten okumak zevk verir. Okudukça içine düşer, yeni bir dünyanın kahramanı olursunuz. Herkes için değişebilecek bir liste… Daha iyisi varsa da ben okuduğum kadarını biliyorum ve bunlar şu an en iyisi! Daha birçok türde konuşulacak kitaplar olsa da üç ayrı türde üç başyapıt derledim, […]

İlgini Çekebilir

Çoğumuzun, adını belki de hiç duymadığı fakat yaşamımızda denk gelebileceğimiz, farkında ve bilinçli olduğumuz takdirde erken tanı ve tedavi seçeneklerini düzenleyebileceğimiz, benim ise özel eğitim alanında tanıştığım bir sendromdan bahsetmek istiyorum sizlere: DiGeorge Sendromu. DiGeorge Sendromu (DGS) 22. kromozomun (22q11) delesyonu (kromozomun bağlı bulunduğu parçadan kopup silinmesi, yok olması) ya da translokasyonu (kopan veya kaybolan […]
“Sisyphus’u gördüm, korkunç işkenceler çekerken: yakalamış iki avucuyla kocaman bir kayayı ve de kollarıyla bacaklarıyla dayanmıştı kayaya, habire itiyordu onu bir tepeye doğru, işte kaya tepeye vardı varacak, işte tamam, ama tepeye varmasına bir parmak kala, bir güç itiyordu onu tepeden gerisin geri, aşağıya kadar yuvarlanıyordu yeniden baş belası kaya, o da yeniden itiyordu kayayı, […]
Bugün 10 Mart 2022. Gülistansız 796. gün “Ne durumdayım biliyor musunuz? Ölüm Allah’ın emri, ölüm dünyada var. Gençlerin ölümü zor ama biz her gün yeniden ölüyoruz. Her gün… Toprağa bile basmaya kıyamıyorum, acaba kızım içinde olabilir mi diye. “ 21 yaşında, Tunceli’de bir üniversite öğrencisiydi Gülistan Doku. 5 Ocak 2020 tarihinden bu yana haber alınamıyor. […]
Bir girişim fikriniz var ve bu alanda bir marka oluşturmak istiyorsunuz ya da henüz küçük bir işletmesiniz ve işletmenizi büyütüp kârınıza kâr katmak istiyorsunuz. İşte bu yolda atmanız gereken ilk adım markalaşmak olmalıdır. Peki marka nedir?                Marka yalnızca kalabalık bir pazarda sizi diğerlerinden ayıran isim, logo ve slogandan ibaret değildir. Markanız insanların sizinle etkileşimde […]