fbpx

Bilinmeyen Bir Yazı

Kaçacak bir yerim kalmamıştı, kendi içimde dahi saklanamıyordum. Yürümeye başladım ve geçtiğim her sokak silindi ardımdan. Dünya sanki yalnızca benim etrafımda dönüyordu. Hızına yetişemediğimden hep başımın dönmesi. Biraz eksik ve bir hayli yavaş yaşıyordum. Hâlâ, yağmurun yağma sürecini takip etmeye yetmemişti gözlerimin kuru kalması. Evet, yağmur yağınca ekseriyetle ağlardım ve damlalara karışmasın diye gözyaşlarım, evin penceresinden seyrederdim. Yağmurdan korkulur mu? Ben korkardım, dünyayı su basacak sanırdım ve boğulmak istemezdim, hele ki her gün kelimeler beni boğmaya çabalarken. En doğru kelimeyi seçmek için tüm yanlış kelimelere haksızlık yapardım. Doğruyu bir kerede bulamayacağımı bilirdim ve bildiklerim hüzün kuşu olur, her gün şakaklarıma konardı. Bir hayli zaman atlattım ve korkulu uykular serüvenime başladım, sonra bir akşam uyandığımda bunları yazdım. İçimden tüm yazdıklarımı ve yazacaklarımı fırlatıp atmak istedim. Yazmak, herkes için bir kabiliyetken benim için bir lanetten öteye geçemedi. Kendimle konuştum geçen gün, çok şikayet etti beni. Gün geçtikçe kendime küstüm, sararan yapraklar rengini solan yüzümden almaya başladı. Kalbimi ölmeden bir ressama çizdirmek istedim, evime yolladığı kırık vazo portresi oldukça iyi tasvirlemişti kalbimin neticesini. Ölmeden bir de kendimi yazmak gibi bir isteğim vardı. Bir kâğıt ancak bu kadar kirlenebilirdi, her günahımla bir kalem kırıldı. Ve bu kez yanlış kelimeler şanslıydı, onları doğrularıyla değiştirecek bir hayatım olmadı. İşte en büyük haksızlığı burada kendime yaptım.

Okuyunca fazla kelime kullandığımı fark ettim kendim için yazdıklarımda. Oysa, fazla kelimeye ihtiyacımın olmadığı bir hayat yaşamıştım. ”Ölmeden öldüreceksin nefsini.” dediler ve ben işi abarttım. Tüm ruhumu aynı bıçağa yatırdım, ayıklayamadım nefsimi hele ki tüm ruhumu kuşatmışken. Çiçekli şiirlerim olmadı benim veya umut verici öykülerim… Böylece acıyı ve ölümü mürekkep bildim kalemime. Çok tutanlar listesine giremedim yine de. Bu zamanda, çiçekli böcekli yazıları kokulu kitaplara yazmadıkça pek de anlam ifade etmiyormuş yazdıkların, geç olmadan anladım. Geç olmadı ama epey güç oldu kabullenmek, içimdeki yazıları susturacak bir çare var mıydı Allah’ım? Çünkü ben kaçmak için çırpındıkça o arkamdan geldi. Ben de, kaybolsunlar diye arkamda silinen sokaklara haykırdım hepsini. Tüm serüvenim bu kadar mıydı? Allah’ım, iyi bir yazar olmak için çırpınarak ettiğim duaları yanlış mı ettim de söyledim, bilmiyorum? Çünkü her yazdığımda bir o kadar eskidiğimi ve üzüldüğümü fark ediyorum. Beni anlıyorsun biliyorum ama ben kendimi anlayamıyorum. Beni kurtar!

Rumeysa Güler içeriklerini beğendin mi? Sosyal medyada takip edin!
Abonelik
Bildir
guest
8 Yorumlar
Eskiler
Yeniler En çok oylananlar
Satır içi yorumlar
Tüm yorumları görüntüleyin
Rumeysa Güler içeriklerini beğendin mi? Sosyal medyada takip edin!

Okuyucuların Beğendiği İçerikler

Birçok kişinin ‘’zor ama maaşı iyi, garanti meslek gibi’’ düşünceleriyle ün kazanmış bir bölüm olan tıp fakültesini size en ince detaylarıyla aktaracağım. Öncelikle fakülteye gelmeden önce kendinizi ilk gün yapılacak çaylak şakasına ve ileri zamanlarda daha siz TUS isimli bölüm seçmenize yarayan sınava girmeden ‘’Sen ne doktorusun? ‘’ veya diş hekimliği ayrı bir bölüm olmasına […]
Yaşanan herhangi bir gün hiç yaşanmasaydı, her şey daha farklı olur muydu? Misal dün hiç yaşanmasaydı veyahut bundan yıllar önce bir gün hiç yaşanmasaydı yine aynı mıydı hayatınız? Kadere inanmak subjektif bir bakış açısı olarak görünebilir ancak hayatın akışı olarak farklı bir yerden durumu ele alabiliriz. Bütün malzemeleri özene bezene kesip, doğrayıp harika bir yemek […]
Herkesin ölmeden görmek isteyeceği bir yer vardır. Yoksa da henüz keşfetmemiştir… Benim için burası Norveç. “Soğuk Cennet” veyahut “Kuzeyin İncisi” denilen bu ülkenin lanse ettiği imajı bir görseniz aşık olmamak elde değil. O yüzden henüz kendi ülkenizi keşfetmediyseniz ileride belki yol arkadaşım olabilirsiniz! Norveç ”Soğuk Cennet” Ülkenin yönetim biçimi anayasal monarşi ve başkenti Oslo‘dur. 385,207 […]
Her kitap ayrı güzel, dünyasına girdikten sonra… Ama bazı başyapıtlar vardır, gerçekten okumak zevk verir. Okudukça içine düşer, yeni bir dünyanın kahramanı olursunuz. Herkes için değişebilecek bir liste… Daha iyisi varsa da ben okuduğum kadarını biliyorum ve bunlar şu an en iyisi! Daha birçok türde konuşulacak kitaplar olsa da üç ayrı türde üç başyapıt derledim, […]

İlgini Çekebilir

Çoğumuzun, adını belki de hiç duymadığı fakat yaşamımızda denk gelebileceğimiz, farkında ve bilinçli olduğumuz takdirde erken tanı ve tedavi seçeneklerini düzenleyebileceğimiz, benim ise özel eğitim alanında tanıştığım bir sendromdan bahsetmek istiyorum sizlere: DiGeorge Sendromu. DiGeorge Sendromu (DGS) 22. kromozomun (22q11) delesyonu (kromozomun bağlı bulunduğu parçadan kopup silinmesi, yok olması) ya da translokasyonu (kopan veya kaybolan […]
“Sisyphus’u gördüm, korkunç işkenceler çekerken: yakalamış iki avucuyla kocaman bir kayayı ve de kollarıyla bacaklarıyla dayanmıştı kayaya, habire itiyordu onu bir tepeye doğru, işte kaya tepeye vardı varacak, işte tamam, ama tepeye varmasına bir parmak kala, bir güç itiyordu onu tepeden gerisin geri, aşağıya kadar yuvarlanıyordu yeniden baş belası kaya, o da yeniden itiyordu kayayı, […]
Bugün 10 Mart 2022. Gülistansız 796. gün “Ne durumdayım biliyor musunuz? Ölüm Allah’ın emri, ölüm dünyada var. Gençlerin ölümü zor ama biz her gün yeniden ölüyoruz. Her gün… Toprağa bile basmaya kıyamıyorum, acaba kızım içinde olabilir mi diye. “ 21 yaşında, Tunceli’de bir üniversite öğrencisiydi Gülistan Doku. 5 Ocak 2020 tarihinden bu yana haber alınamıyor. […]
Bir girişim fikriniz var ve bu alanda bir marka oluşturmak istiyorsunuz ya da henüz küçük bir işletmesiniz ve işletmenizi büyütüp kârınıza kâr katmak istiyorsunuz. İşte bu yolda atmanız gereken ilk adım markalaşmak olmalıdır. Peki marka nedir?                Marka yalnızca kalabalık bir pazarda sizi diğerlerinden ayıran isim, logo ve slogandan ibaret değildir. Markanız insanların sizinle etkileşimde […]