fbpx

Şu anki karakterimizin oluşumunda yaşadıklarımızın etkisinin olduğu aşikâr. Kendimizi günün sonunda bir şekilde geçmişteki hareketlerimizle kıyaslıyoruz. Geleceği düşünüp geleceğin belirsizliği içinde kendimizi kaybediyoruz. Hatta çoğu zaman gelecekte neler olacağını görmek istiyoruz. Belirsizlik hepimizin içini kemiriyor. Peki şu anda olduğunuz kişi geçmişinden, yaşadıklarından, tanık olduklarından ne kadar şey öğrendi?

Açıkçası yaşadığımız bütün olaylardan ders çıkarmak imkânsız. Bizi etkileyen durumlar genellikle kendimizle bağdaştırdığımız durumlar oluyor. Örneğin kötü ve depresif bir çocukluk geçirdiyseniz aile kavramıyla ilgili olan olaylarla yakından ilgilenirsiniz. Belki bir araba hakkındaki teknik bilgiler ilginizi çekmez. Hepimizin karakteri yaşadığı olaylarla bağlantılı. Elbette anne babamızdan aldığımız DNA’lar da etkili ancak benim bahsettiğim işin biraz daha soyut kısmı. Her an, her dakika bir şeyler öğreniyoruz ve aslında düşününce bu muhteşem bir şey. Zaman zaman geçmişin peşimizi bırakmadığını söylüyoruz, sanki her şey tekrar ediyor ve elimizden bir şey gelmiyor.

Büyük yıkıntıların arasından çıkmış insanlar (ya da öyle olduğunu düşünen kişiler) o yığınla tekrar karşılaşmak istemezler. Hayatlarını daha sağlam temeller üzerine kurmaya çalışırlar. En ufak hatada tekrar yığınla karşılaşma ihtimalleri olduğu için genelde daha garanticilerdir. Öte yandan bazı insanlar o kadar cesaretlidir ki yaşadıkları her sorunu içselleştirmeden, bir şekilde düzeleceğine inanırlar ve yollarına çıkan çakıl taşlarını kenara atıverirler.

İçinde bulunduğumuz dünya acımasız ve iğrenç bir yer. Evet böyle düşünüyoruz ancak acımasız olan dünya değil kendimiziz. Kendimizi olduğumuz gibi kabul etmeyerek, daha iyisini, daha fazlasını, daha dahasını isteyerek kendimize acı çektiriyoruz. Bazen olduğumuz gibi olmayı kabul etmeyi unutuyoruz. Küçük şeylerle mutlu olmak varken niye her seferinde kendimizi zorlayıp elimizdekilerden de oluyoruz? Daha iyisini herkes ister ama her defasında karıştırdığımız bir şey var. Herkesin daha iyisi aynı değildir. Örneğin siz eğer resim yapmaktan hoşlanıyorsanız usta bir opera sanatçısı olmak sizin için daha iyi değildir. Mevki olarak daha iyidir evet. Daha fazla tanınırsınız, belki daha rahat bir yaşam sürersiniz, belki daha fazla kazanırsınız vb. ama her sahne aldığınızda içinizde resim yapma tutkusu yüzünüze çarpar. Bunun gibi örnek çok verilebilir. Yaşam koşullarımız el verdiğince istediklerimiz doğrultusunda yaşamamız gerektiğini düşünüyorum. Gerçek mutluluğun buna bağlı olduğunu, insana en iyi gelen şeyin kendini tanımak olduğunu düşünüyorum. Umarım bir gün hepimiz aslında bize iyi gelenin ne olduğunu öğreniriz ve umarım o gün geldiğinde çok geç kalmamış oluruz. Çünkü hayat gerçekten çok kısa.

Sevgiler.

Eda içeriklerini beğendin mi? Sosyal medyada takip edin!
Abonelik
Bildir
guest
4 Yorumlar
Eskiler
Yeniler En çok oylananlar
Satır içi yorumlar
Tüm yorumları görüntüleyin
Eda içeriklerini beğendin mi? Sosyal medyada takip edin!

Okuyucuların Beğendiği İçerikler

Birçok kişinin ‘’zor ama maaşı iyi, garanti meslek gibi’’ düşünceleriyle ün kazanmış bir bölüm olan tıp fakültesini size en ince detaylarıyla aktaracağım. Öncelikle fakülteye gelmeden önce kendinizi ilk gün yapılacak çaylak şakasına ve ileri zamanlarda daha siz TUS isimli bölüm seçmenize yarayan sınava girmeden ‘’Sen ne doktorusun? ‘’ veya diş hekimliği ayrı bir bölüm olmasına […]
Yaşanan herhangi bir gün hiç yaşanmasaydı, her şey daha farklı olur muydu? Misal dün hiç yaşanmasaydı veyahut bundan yıllar önce bir gün hiç yaşanmasaydı yine aynı mıydı hayatınız? Kadere inanmak subjektif bir bakış açısı olarak görünebilir ancak hayatın akışı olarak farklı bir yerden durumu ele alabiliriz. Bütün malzemeleri özene bezene kesip, doğrayıp harika bir yemek […]
Herkesin ölmeden görmek isteyeceği bir yer vardır. Yoksa da henüz keşfetmemiştir… Benim için burası Norveç. “Soğuk Cennet” veyahut “Kuzeyin İncisi” denilen bu ülkenin lanse ettiği imajı bir görseniz aşık olmamak elde değil. O yüzden henüz kendi ülkenizi keşfetmediyseniz ileride belki yol arkadaşım olabilirsiniz! Norveç ”Soğuk Cennet” Ülkenin yönetim biçimi anayasal monarşi ve başkenti Oslo‘dur. 385,207 […]
Her kitap ayrı güzel, dünyasına girdikten sonra… Ama bazı başyapıtlar vardır, gerçekten okumak zevk verir. Okudukça içine düşer, yeni bir dünyanın kahramanı olursunuz. Herkes için değişebilecek bir liste… Daha iyisi varsa da ben okuduğum kadarını biliyorum ve bunlar şu an en iyisi! Daha birçok türde konuşulacak kitaplar olsa da üç ayrı türde üç başyapıt derledim, […]

İlgini Çekebilir

Çoğumuzun, adını belki de hiç duymadığı fakat yaşamımızda denk gelebileceğimiz, farkında ve bilinçli olduğumuz takdirde erken tanı ve tedavi seçeneklerini düzenleyebileceğimiz, benim ise özel eğitim alanında tanıştığım bir sendromdan bahsetmek istiyorum sizlere: DiGeorge Sendromu. DiGeorge Sendromu (DGS) 22. kromozomun (22q11) delesyonu (kromozomun bağlı bulunduğu parçadan kopup silinmesi, yok olması) ya da translokasyonu (kopan veya kaybolan […]
“Sisyphus’u gördüm, korkunç işkenceler çekerken: yakalamış iki avucuyla kocaman bir kayayı ve de kollarıyla bacaklarıyla dayanmıştı kayaya, habire itiyordu onu bir tepeye doğru, işte kaya tepeye vardı varacak, işte tamam, ama tepeye varmasına bir parmak kala, bir güç itiyordu onu tepeden gerisin geri, aşağıya kadar yuvarlanıyordu yeniden baş belası kaya, o da yeniden itiyordu kayayı, […]
Bugün 10 Mart 2022. Gülistansız 796. gün “Ne durumdayım biliyor musunuz? Ölüm Allah’ın emri, ölüm dünyada var. Gençlerin ölümü zor ama biz her gün yeniden ölüyoruz. Her gün… Toprağa bile basmaya kıyamıyorum, acaba kızım içinde olabilir mi diye. “ 21 yaşında, Tunceli’de bir üniversite öğrencisiydi Gülistan Doku. 5 Ocak 2020 tarihinden bu yana haber alınamıyor. […]
Bir girişim fikriniz var ve bu alanda bir marka oluşturmak istiyorsunuz ya da henüz küçük bir işletmesiniz ve işletmenizi büyütüp kârınıza kâr katmak istiyorsunuz. İşte bu yolda atmanız gereken ilk adım markalaşmak olmalıdır. Peki marka nedir?                Marka yalnızca kalabalık bir pazarda sizi diğerlerinden ayıran isim, logo ve slogandan ibaret değildir. Markanız insanların sizinle etkileşimde […]