Özdemir ASAF şöyle demiş:
“Bazı kadınlar makyaj yapmaz, gamzesi vardır.
Bazı kadınlar mücevher takmaz, gözleri vardır.
Bazı kadınlar söze ihtiyaç duymaz, bakışları vardır.
Bazı kadınlar silah kullanmaz, gülüşleri vardır.”
Doğrusu çok zamanımı aldı, bunun üzerine birkaç satır bir şeyler yazmak. Çok düşündüm öncesinde. Söylenebilecek her şeyi Özdemir Asaf söylemiş. Belki bende de bir iki tane bir şey kalmıştır.
“Bazı kadınlar söze ihtiyaç duymaz, bakışları vardır.” İçlerinde belki, birden fazla anlam yüklü olan, birçok şeyin ifadesini barındıran cümle budur. Öyle düşünüyorum ki, çoğu zaman susuyoruz. Cümlelerimizi tamamlayacak gücü kaybettiğimizde, anlatmak için kelimeleri kendimizde yetersiz bulduğumuzda ya da hiç bulamadığımızda, çoğu şeyi anlatıp anlaşılmadığımızın farkına vardığımızda da susmayı tercih ediyoruz. Söylenene göre, söze ihtiyaç duymadığımız kastedilmiş. Sözlere her zaman muhtacız. Yetişemediğimiz yerde susuyoruz sadece. Yoruluyoruz. Yarı yolda kalıyoruz. Düşüyoruz. Kalkabiliyoruz da. Artık konuşmayı tercih etmiyoruz. Sadece bakmayı öğreniyoruz. Bakarak anlaşılmayı bekliyoruz. Bu öylesine zor bir durum. İnsan nasıl böyle bir şeyi bekler ki? Sadece bakarak ve öylece durarak anlaşılmayı. Anlayamaz insanlar, garipserler, zordur. İstisnalar elbette var. Aynı dili bakarak konuşabilenler var. Sustuklarında anlaşabilenler var. Eğer onlardan biriyseniz veya onlardan biriyleyseniz, hayatınızda bir şeyler yolunda gidiyor demektir.
Gelelim mücevher değerinde gülüşleri olan kadınlara. Acıdan da doğabilir bir tebessüm. Merhamet dolu cümleler duyduğumuzda da. İki satır yazılmış bir şeylere denk geliriz de gülümseriz bazen. Ağlamamızın hemen ardından kalkıp gülebiliriz. Bir bakışa denk geliriz, karşıdan bir tebessüm alırız vesaire. Her şeye gülümseriz. “Yeri geldiğinde ağlarız, yeri geldiğinde güleriz.” Üzüntü duymak bir değerdir bizim için. Hüzünlenmek, mutsuzluk ya da hissizlik. Bunların hiçbiri göz ardı edilemeyecek değerde. Mücevher gibi yani…
Bazı kadınlar, öyle büyük şeyler istemezler. Ruha dokunmak isterler. Değer verirler. Bazen zor insanlara denk gelirler. Tehlike mi var işin içinde? Tebessüm yok orası kesin. Derinlik var. Sessizlik var. Güneş yok. Sadece bir yere ya da bir hüzne, bir insana bakıp yazacak o kadar çok şeyleri olur ki. Söze ihtiyaç duymazlar. Bakmaları vardır.
Bazı kadınlar fark eder. Mesela ailesinden ayrı bir çocuk burada. Başını kollarına kapatmış. Gülümsemiyor. Onun gülmesini isterler. Daha sonra pişmanlık yaşarlar, gidip işe yarar bir şey yapmadıkları için. Çok pişmanlığı olan da var. Gökyüzü lacivert olan da var, açık mavi olan da. Hüznün bile güzelliği var. Ve bazı kadınlar der ki: Kaybedebiliriz, bazen acı verici bir şekilde. Ama ölmeyiz.
Bırakın cümleler kurmayı da biraz da bakarak konuşalım. İzin verin içtenlikle sevelim. Bir insanın ruhuna nasıl dokunulur öğrenelim. Havadan sudan bahsetsek bile olur. Girmeyelim derin konulara. Biz kadınlar, bir bardak bir şeyler içerken de mutlu olabiliriz.