Başka türlü bir şey benim istediğim
Ne ağaca benzer ne de buluta
Burası gibi değil gideceğim memleket
Denizi ayrı havası ayrı
Ne yarını düşünmek zorunda olduğum ne de dünde takılı kaldığım bir yer. Sokakların başka denizlere çıktığı, kokusunda huzur bulacağım bir yer. Belki başka bir ülke, belki başka şehir…
Umutsuzlukla umut arasındaki ince çizginin üstündeyim. İç sıkıntısı, bunaltı, beklentisizlik ve daha kötüsü bunlara bir ad koyamamak. Yanlış bir öyküde olduğumun farkındayım ama beni yeniden yazmak için sen de çok uzaksın ve bir hayal kadar yoksun.
Saat 02.27… Sokaklar bomboş, sokak lambaları titriyor ve o sessiz kız nerede bilmiyorum ama o da uzakları gözlüyor biliyorum. Onca şeye rağmen, ayrı geçen senelere, ayrı hikayelere rağmen elbet bir gün aynı hikâyede olacaklarını düşünmek istiyorlar ama gerçekleşmeyecek bir hayali düşlediklerinin de farkındalar. Çünkü gerçek olamayacak kadar güzel… Seninle olan hayallerdeki gibi denizi ayrı deniz, havası ayrı hava… Ne kadar uzak olursa olsun, memleketim doğduğum yer değil, kalbimin attığı yer.
Nerede gördüklerim, nerede o beklediğim
Rengi başka tadı başka
Bir başka yolculuk dalından düşmek yere
Yaşadığından uzun
Ömrün gidişi gibi beklediklerim ve gördüklerim hep başka oldu. Şimdi de geç oldu. Bir başka yolculukta kulaklığında benimle aynı şarkıyı dinlerken, kitaplarımızın ilk sayfasında aynı tarih yazarken, yaşadığımızdan uzun ve hayallerimizden güzel olabilirdi her şey.
“Lebenslangersschicksalsschatz zamanla olunan bir şey değildir. Birden oluverir. İçine akar, fırtınadan sonra oluşan taşkın sular gibi. Bir yandan içini doldururken bir yandan da içini boşaltır. Tüm vücudunla hissedersin bunu. Ellerinde… Kalbinde… Karnında… Teninde hissedersin bunu. Birine karşı hiç böyle hissettin mi? Eğer buna düşünerek cevap veriyorsan hissetmemişsindir. Herkes hisseder bir şekilde bunu, sadece ne zaman ve nerede olacağını bilemezsin.”
Farhampton’dan gelen bir sarı şemsiye, belki de bu sefer daha yakında sarı bir çanta veya sarı bir yağmurlukla bekliyordur.
Bir tatlı yolculuk dalından inmek yere
Ağacın yüksekliğince, dalın yüksekliğince
Rüzgârda
Ve bir yeni ömür vardığın çimen yeşilliğince
Bu hayatta olmazsa başka bir hayatta karşılaşırız. Hoş, başka bir hayata da inandığım söylenemez. Başka bir yer yok belki de. Umutsuzluğumuzla kendimize yabancılaşıyoruz. Gitmeyi bekleyerek bir umut yaratmaya çalışıyoruz. Solmuş bir yaprağın çıkarttığı seste, mutlu olacak bir şeyler çıkarıyoruz. Aynı şarkının aynı yerinde umutlarımız yeşeriyor.
Yeni Türkü – Başka Türlü Bir Şey
Kulaklığını tak ve 01.32’ye gelince gözlerini kapat.
Denizi ayrı deniz, havası ayrı hava olan ve Lebenslangersschicksalsschatz’ını bulduğun yerde hayal et kendini. Belki de aynı şeyleri hissederiz.