fbpx

Sensiz geçen 1 yıl 8 ay 4 gün…
Ve bense hâlâ gün sayıyorum…

Her güne bir sayı daha ekleyerek geçiyor ömrüm. Bana yalnızlığı yokluğunla daha çok sevdirdin.

Kimseyi aramıyorum yanımda, yine sen ol istiyorum.

Galiba ben senin bana verdiğin tesellilerini özlüyorum baba. Sanki bir gün geleceksin de bana yine “Hiçbir şeyi takma oğlum”la başlayan tesellilerinle umut vereceksin.

Umut serpmek.
İnsanın yüreğine umut telkin etmek zordur. Sen galiba bunu bende başarıyordun baba.

İyi bir konuşmacıydın, belki onun bir etkisiydi bilemiyorum. Ama ben seni çok özlüyorum.

Bana umudu bu kadar aşılarken yokluğuna hasret bırakmak… Umuda küsmeme de vesile oldu böyle sanki. Hiç olmadı böyle baba… Hiç…

Seni her ziyaretimin ertesi günleri ruhani bir varlığa dönüyor yüreğim. Nedenle başlayan yarım kalmış günlerin uzamayışına içerlemek sadece benimkisi, kızamıyorum sana.

Ama oraya gelip de bir taşa bakıp da babam demek… Orada olduğunu hissetme evresine geçişimi daha da hızlandırıyor.

Böyle bir anı kabullenememek ne zormuş…

Derler ya yakınından biri gitti mi kalpte 40 gün boyunca her gün bir mum yanar ama sadece 39’u sönermiş. 40. günkü mum ömür boyu insanın yüreğinde kalırmış.

Benim yüreğimde ki mumun acısı sönmeyen 40 muma eşdeğer. O yüreğimdeki bir mum benim 40’ım sanki, bazen de 50 oluyor.

Sen aklıma gelince bana tüm bildiklerini öğretmeye çalıştığın o yollara gidiyorum.

Beraber yürüdüğümüz yollara giderek, sesini hatırıma getirdiğimde gözden biraz yaş akıyor. Sanki seninle tekrar yürüyorum o yolları baba.

Ben çok şey öğrendim senden.
Nasihatlerini hâlâ daha uygularım.

Ama “Beni biraz kendinden uzaklaştırsaydın keşke.” diye söylendiğim oluyor bazen.
Keşke diyorum bu kadar yakınlık kurmasaydım sana. Belki de bu kadar üzülmezdim.

Bir tek nasihati kulağıma küpe etmeyi unutmuşsun galiba baba. Yokluğun tarifini hissettirmedin bana. Birini çok sevince sevenin ortada bırakılıp gidildiğini biliyorum az çok. Çok seversen bırakıp giderler dediğim de olmuştur.

Ama seninkisi en has gitmeymiş…
Keşke böyle terk etmeseydin beni…
Yarım kalan bir duyguyu tamamlayacak sıcaklığı ancak insan kendini avutursa bulabilir, o da belki. Karaktere de bağlı galiba biraz.

Ben o sıcak samimiyetini bunca zaman kimsede bulamadım bugün de Babalar Günü’ymüş, bugünse hiç bulamam. Sensiz geçen bu 2. Babalar Günü oluyor.

Yokluğuna eklenen 2 ağır bir sensiz sayı daha. Hoş, zaten gidişinin saati de 2’ydi. İşimiz 1’lere, 2’lere kaldı sanki.

Ben gün sayarken bir gün yorulursam eğer diye o zaman da seni unutmuş olabileceğimden korkarak, hâlâ daha 1’leri 2’leri hayatımdan çıkaramıyorum.

Seni unutmaktan korkuyorum ben baba. Bana kendini hatırlatacak sözlü anıların beni ayakta tutuyor. Söylediğin her sözü kendime nasihat saydım ben.

Hani bir gün dedemden bahsederken iç çekmiştin ya “Babamı özledim ben.” diye söyleyerek. Ben de sana demiştim “Peki nasıl dayanıyorsun baba?” diye. “Allah veriyor kolayını.” demiştin.

Ben aslında o gün, o soruyu kendime sormuştum. Nasıl dayanacaksın diye… O günleri yaşıyorum şimdi senin o gün dediğin gibi sadece sabır diyerek…

Gidenin arkasından geriye sadece anılar kalıyormuş sabır diyerek. Benim anılarım senin nasihatlerinde saklı.

Bir gün her şey fotoğraflarda saklı kalacak diye sözlerinin her birini birer fotoğraf karesi saydım ben.

O günlerden beri sakladım senin sözlerini kalbime, zihnime.

Biriken sözlerin dağ oldu yüreğimde. Hep aklımdasın baba.

Her babanın evladının başarısıyla övünme duygusunu tattıramadıysam sana sen de bana kırıl. Benim senin gidişine kırgın olduğum gibi…

Ben senin benden istediklerini başaramasam da telafisi var olacakken senin gitmenin telafisi yok işte baba. Gittin mi büyük gideceksini nereden öğrenmişsen, çok büyük gitmiş oldun…

Her anı ilk günlerle eşdeğer olan, tek acı olan duygu bu sanırım diğerleri geçiyordur.

Bizlerse gitmeyi yürüyüşlere sığdırıyoruz, sonra da eve dönüyoruz. Sen niye dönmedin ki baba?

Yürüyüş parkında yürünülen yolun sonundan döner gibi dönseydin keşke o hastaneden.
Ben sana kaldığın yerden parkın sonundaki yolu tamamlamayı öğretirdim.

Öğrenmeye daha da devam ederdik işte hayatı. Ama şimdi senin bir elinin desteğiyle silkelenen ben öğrenmelere de kapadım kendimi.

Kafamın içinde hep sen varsın çünkü.

Bunlar bana bazen hoş birer anı dedirtiyor bazen de beni yoruyor.

Karışık duygularla bezenmiş bir hayat işte…

Bazen hoş bir anı… Anı kısmı güzel…

images 1 6b5ccdbd

Umarım hep seni anılarınla hatırlarım babam…

Babalar günün kutlu olsun.

Abonelik
Bildir
guest
0 Yorumlar
Satır içi yorumlar
Tüm yorumları görüntüleyin

Okuyucuların Beğendiği İçerikler

Birçok kişinin ‘’zor ama maaşı iyi, garanti meslek gibi’’ düşünceleriyle ün kazanmış bir bölüm olan tıp fakültesini size en ince detaylarıyla aktaracağım. Öncelikle fakülteye gelmeden önce kendinizi ilk gün yapılacak çaylak şakasına ve ileri zamanlarda daha siz TUS isimli bölüm seçmenize yarayan sınava girmeden ‘’Sen ne doktorusun? ‘’ veya diş hekimliği ayrı bir bölüm olmasına […]
Yaşanan herhangi bir gün hiç yaşanmasaydı, her şey daha farklı olur muydu? Misal dün hiç yaşanmasaydı veyahut bundan yıllar önce bir gün hiç yaşanmasaydı yine aynı mıydı hayatınız? Kadere inanmak subjektif bir bakış açısı olarak görünebilir ancak hayatın akışı olarak farklı bir yerden durumu ele alabiliriz. Bütün malzemeleri özene bezene kesip, doğrayıp harika bir yemek […]
Herkesin ölmeden görmek isteyeceği bir yer vardır. Yoksa da henüz keşfetmemiştir… Benim için burası Norveç. “Soğuk Cennet” veyahut “Kuzeyin İncisi” denilen bu ülkenin lanse ettiği imajı bir görseniz aşık olmamak elde değil. O yüzden henüz kendi ülkenizi keşfetmediyseniz ileride belki yol arkadaşım olabilirsiniz! Norveç ”Soğuk Cennet” Ülkenin yönetim biçimi anayasal monarşi ve başkenti Oslo‘dur. 385,207 […]
Her kitap ayrı güzel, dünyasına girdikten sonra… Ama bazı başyapıtlar vardır, gerçekten okumak zevk verir. Okudukça içine düşer, yeni bir dünyanın kahramanı olursunuz. Herkes için değişebilecek bir liste… Daha iyisi varsa da ben okuduğum kadarını biliyorum ve bunlar şu an en iyisi! Daha birçok türde konuşulacak kitaplar olsa da üç ayrı türde üç başyapıt derledim, […]

İlgini Çekebilir

Çoğumuzun, adını belki de hiç duymadığı fakat yaşamımızda denk gelebileceğimiz, farkında ve bilinçli olduğumuz takdirde erken tanı ve tedavi seçeneklerini düzenleyebileceğimiz, benim ise özel eğitim alanında tanıştığım bir sendromdan bahsetmek istiyorum sizlere: DiGeorge Sendromu. DiGeorge Sendromu (DGS) 22. kromozomun (22q11) delesyonu (kromozomun bağlı bulunduğu parçadan kopup silinmesi, yok olması) ya da translokasyonu (kopan veya kaybolan […]
“Sisyphus’u gördüm, korkunç işkenceler çekerken: yakalamış iki avucuyla kocaman bir kayayı ve de kollarıyla bacaklarıyla dayanmıştı kayaya, habire itiyordu onu bir tepeye doğru, işte kaya tepeye vardı varacak, işte tamam, ama tepeye varmasına bir parmak kala, bir güç itiyordu onu tepeden gerisin geri, aşağıya kadar yuvarlanıyordu yeniden baş belası kaya, o da yeniden itiyordu kayayı, […]
Bugün 10 Mart 2022. Gülistansız 796. gün “Ne durumdayım biliyor musunuz? Ölüm Allah’ın emri, ölüm dünyada var. Gençlerin ölümü zor ama biz her gün yeniden ölüyoruz. Her gün… Toprağa bile basmaya kıyamıyorum, acaba kızım içinde olabilir mi diye. “ 21 yaşında, Tunceli’de bir üniversite öğrencisiydi Gülistan Doku. 5 Ocak 2020 tarihinden bu yana haber alınamıyor. […]
Bir girişim fikriniz var ve bu alanda bir marka oluşturmak istiyorsunuz ya da henüz küçük bir işletmesiniz ve işletmenizi büyütüp kârınıza kâr katmak istiyorsunuz. İşte bu yolda atmanız gereken ilk adım markalaşmak olmalıdır. Peki marka nedir?                Marka yalnızca kalabalık bir pazarda sizi diğerlerinden ayıran isim, logo ve slogandan ibaret değildir. Markanız insanların sizinle etkileşimde […]