fbpx

Yaşadığım kısa hayata dönüp baktığımda, hayatın bana bizzat yaşatarak öğrettiği çok şey oldu. İnsanoğlu hep nankördür, mutlu olduğu zaman daha mutlu olacağını bilirde canı yandığı zaman bir daha canının yanmayacağını sanar. Bende insanoğlunun bu gafletine düşüp yaşadığım acıların üzerine ” Hayat daha ne kadar çok canımı yakabilir demiştim.” yaşayacaklarımdan habersiz. Ben hayattan çok beklentisi olmayan hep azla yetinip mutlu olmayı bilen bir insan oldum. Kendi mutluluğumdan çok etrafımdaki insanların mutluluğuyla mutlu olmayı bildim hep. Yaşadıklarımın yaşanacak olduğundan mi yoksa kendi tercihlerimden dolayımı yaşandığını kısa ömrümde anlamlandıramadım. Uzun lafın kısası insan hayatta yaşadığı her şeyden kıssadan hisse çıkartır diyerek, bende yaşadıklarımdan ve insanların tavırlarından, insanlara güvenmemeyi ve sevmemeyi çıkardım. Uzun bir süre güvenemedim insanlara gönül kapılarımı açıp yerleştiremedim kimseyi yüreğime. bir gün hiç ummadığım bir anda biri çıkıp geldi gönül kapımın önüne, anlam veremedim önce hissettiklerime. Anlamlandıracağım zaman canımın yanacağından korktum hep. Meydan okudum aklımla galip çıkacağımı düşündüğüm bir savaşa tutuştum kalbimle. Dönüp bakıyorum da gönül kapıma geldiğinde kuş uçmaz kervan geçmez bir köyde yaşayan huysuz bir ihtiyar gibi hissettim kendimi. Kalbim kurak bir koyun toprağı gibiydi, ne ot biterdi toprağımda ne de bir çiçek açardı. Anadolu’nun her köyünde vardır ya, yabancı olduğu topraklara yerleşmeye gelen yabancılara karşı gelen huysuz bir ihtiyar, işte o gönül kapıma gelip içeri girmeye çalışırken gönül kapımdaki huysuz ihtiyardım ben. Gönül kapılarımı açarsam eğer düzenimin bozulacağından korktum, köye girmeye çalıştıkça dışarda tuttum hep o yabancıyı. Bir zaman sonra köye sokmamayı başardığımı düşünüp, zaferin verdiği sarhoşlukla kendimden geçip kendimi kaybettim. Köye gelmediği için ve sağlam durup almadığım için oldukça mutluydum lakin içimi kemiren bir huzursuzluk vardı. Kafamı yoklamaya çalışıp onu unutmak istedikçe olmadı yapamadım, silik silikte olsa yüzü hatrımdan çıkmıyordu. Haps etmişti sanki hayat beni bir belirsizliğin içine ve ben o belirsizlikten kurtulamıyordum. Gaflete düşüp beklemeye başladım yolunu, tekrar geleceğinden umudum vardı. Zaman geçipte geleceğine olan umudum tükenince bahaneler üretmeye başladım kendimce. Ansızın çıkıp geldi bir gün, buyur ettim, en güzel yeri verdim ona yüreğimde. Boynum bükük kusura bakma dedim ” Kuraktır toprağım ne ot biter ne de bir çiçek açar dedim.” gülümsedi umut ışıkları saçan gözleriyle. Bahar geldi sandım onun gelmesiyle yüreğime, kurak toprağım da yemyeşil otlar bitti, çiçekler açtı gönül bahçem de. Huysuz halimden eser görmeyenler sevindi önce sonra dediler ki ” Günlük gülistanlık gitmez böyle, ilgilenip bakılmazsa yabani otlar biter börtü böcek sarar etrafı.” dediler. Kulak asmadım söylediklerine mutluluk dolu gönül bahçemle. Kara bulutlar kapladı önce, umudumu kaybetmeyip geçer gider dedim umursamadım öylece birden bastırınca sağanak yağmur hazırlıksız yakalandım kaldım öylece. Yabani otlar bitti, börtü böcek sardı etrafı tekrar kuruyup gitti gönül bahçem. Gitmez sandım beni böyle ulu orta bırakıp, ansızın geldiği gibi ansızın gitmez sandım kala kaldım öylece.

Kurudu gitti gönül bahçem kurak toprakla yine baş başa kaldım, kapattım gönül kapılarımı sessizce son nefesini verdi yüreğimdeki iyi insanların yaşadığına dair olan umutlarım.
Anlatmak istediğimi anlata bilmişimdir umarım dilim döndüğünce,kısaca şu sözlerle bitireyim kısa öykümü. Aşkın gözü kör, kulağı sağır ve ayağı topaldır. Aşık olunca insan gerçekleri göremez ve bazen de karşısındakinin ona olan aşkını, kulağı sağırdır aşkın söylenen gerçeklere kulak asmaz öylece ve topaldır ayağı aşkın ne kadar mücadele edip savaşsanda yürütemezsin.

Bahadir Uygur içeriklerini beğendin mi? Sosyal medyada takip edin!
Abonelik
Bildir
guest
0 Yorumlar
Satır içi yorumlar
Tüm yorumları görüntüleyin
Bahadir Uygur içeriklerini beğendin mi? Sosyal medyada takip edin!

Okuyucuların Beğendiği İçerikler

Yazar sayımızın 300’ü aştığı şu günlerde hevesli yazarlarımıza yol gösterebilmek veya en azından daha kaliteli içerikler üretebilmeleri adına bazı ipucular vermek için bu yazıyı kaleme almaya karar verdim. Bu yazı boyunca bir dijital içeriğin nasıl yazılması gerektiğinden bahsedeceğim. Bublogta içeriklerinin bir kısmı şiir ve denemelerden oluşuyor ve bu yazıda söyleyeceğim şeyler bu içerikler için çok […]
Birçok kişinin ‘’zor ama maaşı iyi, garanti meslek gibi’’ düşünceleriyle ün kazanmış bir bölüm olan tıp fakültesini size en ince detaylarıyla aktaracağım. Öncelikle fakülteye gelmeden önce kendinizi ilk gün yapılacak çaylak şakasına ve ileri zamanlarda daha siz TUS isimli bölüm seçmenize yarayan sınava girmeden ‘’Sen ne doktorusun? ‘’ veya diş hekimliği ayrı bir bölüm olmasına […]
Yaşanan herhangi bir gün hiç yaşanmasaydı, her şey daha farklı olur muydu? Misal dün hiç yaşanmasaydı veyahut bundan yıllar önce bir gün hiç yaşanmasaydı yine aynı mıydı hayatınız? Kadere inanmak subjektif bir bakış açısı olarak görünebilir ancak hayatın akışı olarak farklı bir yerden durumu ele alabiliriz. Bütün malzemeleri özene bezene kesip, doğrayıp harika bir yemek […]
Herkesin ölmeden görmek isteyeceği bir yer vardır. Yoksa da henüz keşfetmemiştir… Benim için burası Norveç. “Soğuk Cennet” veyahut “Kuzeyin İncisi” denilen bu ülkenin lanse ettiği imajı bir görseniz aşık olmamak elde değil. O yüzden henüz kendi ülkenizi keşfetmediyseniz ileride belki yol arkadaşım olabilirsiniz! Norveç ”Soğuk Cennet” Ülkenin yönetim biçimi anayasal monarşi ve başkenti Oslo‘dur. 385,207 […]
Her kitap ayrı güzel, dünyasına girdikten sonra… Ama bazı başyapıtlar vardır, gerçekten okumak zevk verir. Okudukça içine düşer, yeni bir dünyanın kahramanı olursunuz. Herkes için değişebilecek bir liste… Daha iyisi varsa da ben okuduğum kadarını biliyorum ve bunlar şu an en iyisi! Daha birçok türde konuşulacak kitaplar olsa da üç ayrı türde üç başyapıt derledim, […]

İlgini Çekebilir

Çoğumuzun, adını belki de hiç duymadığı fakat yaşamımızda denk gelebileceğimiz, farkında ve bilinçli olduğumuz takdirde erken tanı ve tedavi seçeneklerini düzenleyebileceğimiz, benim ise özel eğitim alanında tanıştığım bir sendromdan bahsetmek istiyorum sizlere: DiGeorge Sendromu. DiGeorge Sendromu (DGS) 22. kromozomun (22q11) delesyonu (kromozomun bağlı bulunduğu parçadan kopup silinmesi, yok olması) ya da translokasyonu (kopan veya kaybolan […]
“Sisyphus’u gördüm, korkunç işkenceler çekerken: yakalamış iki avucuyla kocaman bir kayayı ve de kollarıyla bacaklarıyla dayanmıştı kayaya, habire itiyordu onu bir tepeye doğru, işte kaya tepeye vardı varacak, işte tamam, ama tepeye varmasına bir parmak kala, bir güç itiyordu onu tepeden gerisin geri, aşağıya kadar yuvarlanıyordu yeniden baş belası kaya, o da yeniden itiyordu kayayı, […]
Bugün 10 Mart 2022. Gülistansız 796. gün “Ne durumdayım biliyor musunuz? Ölüm Allah’ın emri, ölüm dünyada var. Gençlerin ölümü zor ama biz her gün yeniden ölüyoruz. Her gün… Toprağa bile basmaya kıyamıyorum, acaba kızım içinde olabilir mi diye. “ 21 yaşında, Tunceli’de bir üniversite öğrencisiydi Gülistan Doku. 5 Ocak 2020 tarihinden bu yana haber alınamıyor. […]
Bir girişim fikriniz var ve bu alanda bir marka oluşturmak istiyorsunuz ya da henüz küçük bir işletmesiniz ve işletmenizi büyütüp kârınıza kâr katmak istiyorsunuz. İşte bu yolda atmanız gereken ilk adım markalaşmak olmalıdır. Peki marka nedir?                Marka yalnızca kalabalık bir pazarda sizi diğerlerinden ayıran isim, logo ve slogandan ibaret değildir. Markanız insanların sizinle etkileşimde […]