Ben bu dünyaya sevmek için geldim sanırdım
Öyle de oldu ama
Sevilmeyi atlamışım
Bir sürü cümle kurmuşum
Soru sormuşum da
Cevabı atlamışım
Çoktan birbirine karışmış hayatlar
Boş bir yer bulamadım
Unutmuşum kendimi saklambaç oynarken
Bir duvarın dibinde kalmışım
Ve sanırdım ki
Uyandığımda oturma odasına kurduğumuz
sobanın başucunda
Girdiğim her ev böyle sıcak olacak
Mutsuzluğunu atlamışım boş odaların
Ve çoğunun çürüdüğünü bu yüzden
Geceyi böldüğünde feryatlar
Ve başak tenli bir sevdanın
Büyücünün ağzından kaçmışcasına
Beni içine çektiği yerin
Çiçek vadedilen ve çoğu zaman karşıladığı kurumuş çiçeklerin…
Adını sen koy
Bana kalsa “Aşk” derim.
Ben sanırdım ki daha küçük bir çocukken
Kazara bana değen gözlerin, benim olacak
İşte tam da böyle duracak sanrılar
Bir hayat, sahici…
Uzaklardan görünürken ilkbahar
Ergen sesli bir çocuğu görünce sahiden
Ne çabuk geçti bu yıllar demek
Yağmur yağarken geniş bir balkonda
Yaşlı ellerimizde kahve fincanı varken
Sen denizden bahset
Ben seni beklemekten
Biraz huysuz, biraz huzurlu
Neşeli bir gece
Ve soğuk sahiden