fbpx

Bazı insanlardan, bazı durumlardan öncesi hiç yazılmamıştır hayatta. Belki 10, belki 40 senelik bir hayat var fakat bu hayat nefesini enkazın altında tüketirken bir saniyesi bile yoktur anılarında. Yıllarca ne kadar nefes almışsa da o an nefessizdir. O an gülümsemelerini hatırlamaz, acılarını da unutur. Yaşayacak mıyım? Kıyamet mi koptu? Herkes nerede? Ben neredeyim? Ölecek miyim?

Tek bir insan hayatını kaybetti belki bu saniyelerde. Bir kişi ölüme yürüdü fakat kaç kişi beraberinde gömüldü? Bir hayat, kiminin annesi-babası, küçük kız kardeşi veya abisi-ablası, kız arkadaşı belki erkek arkadaşı, sevgilisi, kuzeni, yengesi, amcası, dedesi, teyzesi, evladı… Bir nefes kesildiğinde, kaç insan nefes almaya utanır? Bir şehir yok oldu. Ölen insan sayısı 45.000, peki kaç insan daha öldü? Yaşayan insan dursa bir an ve düşünse, en yalnızı dahi. Ölse beraberinde gitmek isteyeceği kaç insan var?

Enkazdan kurtuldu! Bu cümle yüz binlerce insana umut olurken umuda dair hiçbir şeye artık sahip olmayan; her şeyini, herkesi kaybetmiş insanlardı kurtuldu dediklerimiz. Kurtulmak? Neyden? Depremden mi, hayır. İnsanlardan, mahlukattan kurtulmaktır bu. Kaçış yine aynı yereyse de zaten bir kurtuluş yoktur ki ortada. İhmal, basit bir kelime değil. Öyle geliyor kulağa; işlerini ihmal etme, ilgilenmeyi ihmal etme. Cahillik de basit geliyor, cahillik etme, cehalete kapılma. Yani gün içinde kullandığımız kelimeler, evet. Ama bakın görün, izleyin.

İhmal öldürdü. Cehalet öldürdü.

Kaç gün geçti, deprem bölgesindeki illere kaç gün, diğerlerine kaç gün geçti? İster istemez insan, hayatına dönüyor; kimi işine, kimi okuluna dönüyor. Fakat bu insanlar… Bir insan düşünün ya. Ne bileyim herhangi bir sabahınızı. İştesiniz, bir yıkım, toz duman. Sabah eşinizi öpüp, çocuklarınıza sarılıp çıktığınız ev, artık bu insanların bedenleriyle bir enkaz. Ekmek almaya gittiniz, evin genç çocuğusunuz. Sıkıla sıkıla yürürken ne olacak ki en fazla? Peki düşünsenize saat 04:17 ve mışıl mışıl bir uykudasınız. Harika bir gün geçirdiniz. İşte yükseldiniz, yurtdışı için sonunda bilet aldınız, evlilik teklifi aldınız bugün! Ya da kötü bir gün, tam tersini yaşadığınız günler. Ama işin sonunda hep yarın olsun da cümlesiyle o yatağa girdiniz. Ama,

yarın hiç olmadı.

Nokta şu ki, belki bizler dönüyoruz bir şeylere ama bundan sonra hiçbir şey aynı değil. Milyonlarca insan, kimileri öldü; kimileri bu acıyı yüreğinde ölene dek taşımaya mahkum artık. İşte bu böyle bir durum, öncesi yok. Sonrası da hep zor olacak. Söylenecek çok şey var, söylenmeyecek çok şey var. İnsan tam ağzını açacakken “Ne diyeceğim ki? Neyi değiştirir ki, her şeyimi kaybettim.” diyor ve susuyor. Bir deprem, binlerce, milyonlarca hayat. Bu tarih 06.02.2023, saat 04:17, aynı gün 13:24 asla unutulmayacak tarihte. Fakat yanlış hatırlanacak. Manşet hep “Yüzyılın En Kötü Deprem Felaketi”… Yüzyılın felaketi miydi? Evet. Ama insanların ölümü yalnız depremden değildi.

Manşet;

İhmal Öldürdü. Cehalet Öldürdü. “Yüzyılın En Kötü Vefasızlığı, Devlet Büyükleri, İnsanlık Yoksunları.”

06.02.2023 04:17

Adana, Adıyaman, Diyarbakır, Gaziantep, Hatay, Kahramanmaraş, Kilis, Malatya, Osmaniye, Şanlıurfa🎗

Zeynep Yavuz içeriklerini beğendin mi? Sosyal medyada takip edin!
Abonelik
Bildir
guest
0 Yorumlar
Satır içi yorumlar
Tüm yorumları görüntüleyin
Zeynep Yavuz içeriklerini beğendin mi? Sosyal medyada takip edin!

Okuyucuların Beğendiği İçerikler

Birçok kişinin ‘’zor ama maaşı iyi, garanti meslek gibi’’ düşünceleriyle ün kazanmış bir bölüm olan tıp fakültesini size en ince detaylarıyla aktaracağım. Öncelikle fakülteye gelmeden önce kendinizi ilk gün yapılacak çaylak şakasına ve ileri zamanlarda daha siz TUS isimli bölüm seçmenize yarayan sınava girmeden ‘’Sen ne doktorusun? ‘’ veya diş hekimliği ayrı bir bölüm olmasına […]
Yaşanan herhangi bir gün hiç yaşanmasaydı, her şey daha farklı olur muydu? Misal dün hiç yaşanmasaydı veyahut bundan yıllar önce bir gün hiç yaşanmasaydı yine aynı mıydı hayatınız? Kadere inanmak subjektif bir bakış açısı olarak görünebilir ancak hayatın akışı olarak farklı bir yerden durumu ele alabiliriz. Bütün malzemeleri özene bezene kesip, doğrayıp harika bir yemek […]
Herkesin ölmeden görmek isteyeceği bir yer vardır. Yoksa da henüz keşfetmemiştir… Benim için burası Norveç. “Soğuk Cennet” veyahut “Kuzeyin İncisi” denilen bu ülkenin lanse ettiği imajı bir görseniz aşık olmamak elde değil. O yüzden henüz kendi ülkenizi keşfetmediyseniz ileride belki yol arkadaşım olabilirsiniz! Norveç ”Soğuk Cennet” Ülkenin yönetim biçimi anayasal monarşi ve başkenti Oslo‘dur. 385,207 […]
Her kitap ayrı güzel, dünyasına girdikten sonra… Ama bazı başyapıtlar vardır, gerçekten okumak zevk verir. Okudukça içine düşer, yeni bir dünyanın kahramanı olursunuz. Herkes için değişebilecek bir liste… Daha iyisi varsa da ben okuduğum kadarını biliyorum ve bunlar şu an en iyisi! Daha birçok türde konuşulacak kitaplar olsa da üç ayrı türde üç başyapıt derledim, […]

İlgini Çekebilir

Çoğumuzun, adını belki de hiç duymadığı fakat yaşamımızda denk gelebileceğimiz, farkında ve bilinçli olduğumuz takdirde erken tanı ve tedavi seçeneklerini düzenleyebileceğimiz, benim ise özel eğitim alanında tanıştığım bir sendromdan bahsetmek istiyorum sizlere: DiGeorge Sendromu. DiGeorge Sendromu (DGS) 22. kromozomun (22q11) delesyonu (kromozomun bağlı bulunduğu parçadan kopup silinmesi, yok olması) ya da translokasyonu (kopan veya kaybolan […]
“Sisyphus’u gördüm, korkunç işkenceler çekerken: yakalamış iki avucuyla kocaman bir kayayı ve de kollarıyla bacaklarıyla dayanmıştı kayaya, habire itiyordu onu bir tepeye doğru, işte kaya tepeye vardı varacak, işte tamam, ama tepeye varmasına bir parmak kala, bir güç itiyordu onu tepeden gerisin geri, aşağıya kadar yuvarlanıyordu yeniden baş belası kaya, o da yeniden itiyordu kayayı, […]
Bugün 10 Mart 2022. Gülistansız 796. gün “Ne durumdayım biliyor musunuz? Ölüm Allah’ın emri, ölüm dünyada var. Gençlerin ölümü zor ama biz her gün yeniden ölüyoruz. Her gün… Toprağa bile basmaya kıyamıyorum, acaba kızım içinde olabilir mi diye. “ 21 yaşında, Tunceli’de bir üniversite öğrencisiydi Gülistan Doku. 5 Ocak 2020 tarihinden bu yana haber alınamıyor. […]
Bir girişim fikriniz var ve bu alanda bir marka oluşturmak istiyorsunuz ya da henüz küçük bir işletmesiniz ve işletmenizi büyütüp kârınıza kâr katmak istiyorsunuz. İşte bu yolda atmanız gereken ilk adım markalaşmak olmalıdır. Peki marka nedir?                Marka yalnızca kalabalık bir pazarda sizi diğerlerinden ayıran isim, logo ve slogandan ibaret değildir. Markanız insanların sizinle etkileşimde […]