“Kızım gel, şimdi yazmaya başlayabiliriz. Vaktim müsait.”
Bir varmış bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde uzak diyarlarda pamuk gibi beyaz bir kuzu yaşarmış. Bu kuzunun ismi Kuki’ymiş. Kuki ailesiyle yaşarmış. Bu aile çok mutluymuş. Her gün beraber gezerlermiş…
– Derelerden su içsinler mi anne?
– Olur tabii kızım, bu masal senin masalın.
…her gün beraber gezer derelerden su içerlermiş.
– Anne arkadaşları da olsun bu kuzu ailesinin. Hani İremlere gidiyoruz ya biz. Onlar da gitsin arkadaşlarının yanına.
Arkadaşlarıyla görüşür, vakit geçirirlermiş.
– Hatta anne onlar da kırmızı olsun. Çünkü ben kırmızı rengini en çok seviyorum.
– Hmm… Demek en çok seviyorsun. Peki isim verelim mi bu ailelere?
– Pamuk ailesi ve Gül ailesi olsun anne. Çünkü pamuk beyaz, gül kırmızı olur. Onlar da beyaz ve kırmızı renkteler.
– Bu Pamuk ve Gül ailesi ne yapıyor olsun? Zorunda değiliz ama sen istersin diye sordum.
– Pikniğe gitsinler anne. Çünkü çocuklar pikniği çok severler. Kuzular da sever.
Günlerden bir gün Pamuk ve Gül ailesi yemyeşil kırlara, güneşli bir havada pikniğe gitmişler. Anne pamuk ve anne gül yiyecekleri hazırlarken Kuki ve arkadaşı oyunlar oynar koşup eğlenirlermiş.
– Oynarlarken yeşil bir kuzu görsünler anne. Sonra arkadaş olsunlar. Onun ismi de Çimen olsun. Pamuk ve Gül onunla ailesini tanıştırsın.
Gezdikleri sırada yeşil bir kuzu görmüşler. Yanına gidip tanışmışlar. Beraber gezmeye başlamışlar. Ailesinden bahsetmiş Çimen. Yaşadıkları yerden, arkadaşlarından, yapmayı sevdiği şeylerden bahsetmiş…
Daha fazla dayanamadım. Gözyaşım engel oluyordu kâğıdı doldurmama. Kızıma okuduğum masalların sonunda her defasında, biz de masal yazalım anne, diyordu güzel Arzu’m. Ben de ona, şimdi olmaz vaktim müsait değil, diyordum. Şimdi o yok. Aklımdaki cevaplarıyla, hayal gücüyle, istekleri ve masumiyetiyle bir masal yazayım dedim kendi kendime. Beceremiyorum şimdi de. Onu canlandırıyorum zihnimde. Ne kadar istesem de yanımda olmasını, dönmesi mümkün değildi artık. Neden erteledim ki onun isteklerini. İşlerimi ertelesem ne olurdu sanki. Benim masum Arzu’m. Özür dilerim güzel kızım. Senin için çok önemli olan bu isteğini gerçekleştiremediğim için çok özür dilerim. Üstelik her defasında, tamam anneciğim sonra yazalım, diyordun. Hiç kızmıyordun bana. Lütfen anneni affet. İnan niyeti seni üzmek değildi. Nereden bilebilirdi ki böyle olacağını. Her gün acı çekiyordu şimdi. Affet beni güzel kızım. Her gün akan gözyaşlarım hatırına affet beni.