Yıllarca bitmek bilmeyen savaş… Bir yanda ortaya çıktıklarından beri dünyanın bir ucundan diğer ucuna sürülen bir kavmin yurt edinme çabaları… Diğer yanda işgale karşı kendileri için önemli olan şehri korumak için bir araya gelen devletler…
Asırlardır kutsal toprakların sahibinin kim olacağı kavgasının yalnızca bir bölümüdür bu savaşlar.
İsrailoğulları’nın Kökeni
İsrailoğulları’nın tarih sahnesine çıkışları MÖ 2. milenyumda Hz. İbrahim’in oğlu Hz. İshak ile olmuştur. Hz. İshak’tan sonra Hz. Yakub, İshak (a.s.)’ın yerine geçti. Yakub’un diğer adı “İsrail”di. Bu yüzden Yakub’un oğullarıyla anılan 12 kabile de İsrailoğullarını oluşturdu. Daha sonra İsrailoğulları Hz. Yusuf’un davetiyle Mısır’a göç ettiler.
Mısır’da üçüncü sınıf muamelesi gören İsrailoğulları; kendi kavimleri arasından çıkan, onları Firavun’a karşı savunan Musa ile Kenan iline göç ettiler.
Kenan ilinde özellikle Filistinliler olmak üzere birçok kavimle savaşmak zorunda kalan İsrailoğulları, MÖ 990 yıllarında Hz. Davut’un peygamberlik ve liderliğinde birleşik bir devlet kurarak Kudüs’e yerleştiler.
MÖ 900 yılından MÖ 500 yılına kadar Aramîler, Asurlular ve Babiller ile çeşitli savaşlar sürmüştür. Babiller, Yahudi Krallığı’nı yıkarlar.
Büyük İskender’in MÖ 322’de Kudüs’ü ele geçirmesiyle MÖ 4 ve 2. yüzyıllarda Yahudilikte Helenistik dönem başlamıştır. Bu Helenistik dönem sayesinde Suriye, Anadolu, Babil ve İskenderiye’de İsrailoğulları önemli merkezler kazanmıştır.
Helenistik dönem MÖ 63-MS 135 yılları arasında süren Roma egemenliğine kadar devam etti. Roma egemenliği sırasında bağımsız devlet fikri yoğunlaştı.
Hristiyanlığın da ortaya çıkmasıyla beraber Yahudilikte önemli mezhep çatışmaları yaşandı.
Roma hâkimiyetine karşı birbiri ardına çıkan başarısız ayaklanmalar Yahudilikte büyük yıkımlara neden oldu. Yıkımlar sonucu Yahudi toplulukları MS 5. yüzyılda dağılsa da Yahudi takviminin korunması ve hahamların çabalarıyla Avrupa’da Yahudi toplulukları tutunabildi.
8. yüzyılda ve sonrasındaki Haskala hareketi olarak bilinen Yahudi aydınlanması gerçekleşti. Haskala hareketi, Batı Avrupa’da 1800-1815’te başlayan Yahudi Reformu hareketi ve Rusya’daki ruhbanlık karşıtı harekettir. Haskala 1840’lı yıllarda Almanya’da kurumlaşırken Avrupa’nın pek çok yerinde başarısız oldu.
19. yüzyılda Haskala’nın bir sonucu olan Siyonizm ulusal canlanma ve ana yurda dönme yönünde geliştirdiği planla 1948’de İsrail Devleti’nin kurulmasını sağlayacak kadar Yahudilik açısından başarılıydı.
2. Dünya Savaşı sırasında Nazi Almanyası’nın Yahudi soykırımı nedeniyle Yahudiler; İsrail, SSCB ve ABD’de toplanmışlardır.
Arap-İsrail Savaşlarının Başlangıcı
Filistin’deki İngiliz mandası sona erdikten sonra 14 Mayıs 1948’de Tel Aviv’de Yahudi Millî Konseyi toplandı ve İsrail Devleti’nin kurulduğunu açıkladı. Bu durum 14 Mayıs tarihinin Filistinli Araplar tarafından “el nakba” yani felaket olarak adlandırılmasına neden olmuştur.
Yahudi Millî Konseyi, İsrail Devleti’ni kurduktan sonra sınırları hakkında yalnızca “Eretz İsrail” bildirisi vardı. Bu bildiriye göre İsrail Devleti, Kenan bölgesinde bulunan ve sınırları tam olarak belli olmayan coğrafî bölgede kurulacaktı. Bölgenin tanımı İbranice İncil’de Yaratılış 15, Çıkış 23, Sayı 24, Herzenkei 47’de özel olarak vurgulanmıştır.
Bu yeni kurulan İsrail Devleti’ni 14 Mayıs’ta ABD, 15 Mayıs’ta da Sovyetler Birliği tanımıştır.
15 Mayıs 1948’de Arap Birliği sekreterinin Birleşmiş Milletler genel sekreterine gönderdiği telgrafta Arap ülkeleri; Filistin’de barışın, güvenliğin, huzurun ve düzenin tekrar sağlanması için zorunlu hissettiklerini belirttiler. Bu olayın çözümünü de demokratik prensiplere dayanarak kurulmuş “Filistin Birleşik Devletleri” olarak gördüklerini belirttiler.
1948 Arap-İsrail Savaşı
15 Mayıs’ta Filistin’e giren Mısır, Ürdün, Suriye, Lübnan ve Irak ordularına karşı Süveyş’te bulunan İngiliz birlikleri, Lübnan’daki iç savaş ve ABD’nin İsrail’i desteklemesiyle savaşı İsrail kazandı.
1949 yılında yapılan antlaşmayla 1948 Arap-İsrail savaşı bitti. Savaş sonunda yaklaşık 900 bin Arap mülteci durumuna düştü. Savaş sonunda İsrail, Filistin toprakları üzerindeki hâkimiyetini %56’dan %78’e çıkardı.
Savaş sonucu Arap ülkelerinde yaşayan Yahudilerin durumları da oldukça kötüye gitti. Yahudilere karşı saldırılar arttı, Yahudi statüleri kötüleştirildi ve zorunlu göç ettirildiler. Libya’da vatandaşlıklarından, Irak’ta mal varlıklarından edildiler.
1948 savaşı sonucu Mısır kralı Kral Faruk darbe ile tahttan indirilip başa General Necip geçirildi.
1956 Arap-İsrail Savaşı (Süveyş Krizi)
1956 yılında Hür Subayların Mısır’da yaptığı askerî darbe sonucu Mısır devletinin başkanlığı Albay Abdülnasır’a geçti. Abdülnasır’ın amacı 1881 yılından beri ülkesinin topraklarında hüküm süren İngilizleri Mısır’dan çıkartmak ve Süveyş Kanalı’nı millîleştirmekti. İngiltere Abdülnasır’ın bu çıkışlarına tepki göstermiş ve İsrail ve Fransa ile anlaşarak Abdülnasır’ın bu hamlesini engellemeye çalışmıştır.
İsrail Devleti, Mısır’ın Suriye ve Ürdün ile yaptığı antlaşmalar nedeniyle Mısır’a saldırı düzenledi. Fransız ve İngiliz birlikleriyse Süveyş Kanalı’nı işgal etmiştir.
Mısır her iki taraftan da gelen ani saldırı nedeniyle karşılık verememiştir.
Bu olay meydana gelirken Sovyet Rusya’nın Mısır’a destek vermesi üzerine Amerika, Sovyet Rusya’nın Arap devletleri üzerindeki nüfuzunun artacağını düşünerek bu harekatları desteklememiştir. BM; İsrail, Fransa ve İngiltere’nin Mısır topraklarından çekilmesini istemiştir. Dönemin iki küresel gücünün baskılarıyla İsrail, İngiltere ve Fransa işgal ettikleri Mısır topraklarından çekilmişlerdir.
Savaş sonucunda Orta Doğu’da İngiltere ve Fransa etkisini kaybederken ABD ve SSCB etkisi artmıştır.
Mısır devlet başkanı Cemal Abdülnasır’ın Süveyş Kanalı’nı millîleştirme girişimi nedeniyle Mısır savaştan yenik ayrılmasına rağmen tüm Arap ülkeleri arasında etkisini ve itibarını arttırdı.
Altı Gün Savaşları-1967
Süveyş Krizi’nde ve 1948 Arap-İsrail savaşında yenilen Mısır, bu yenilgileri telafi etmek amacıyla İsrail üzerine yeni bir savaşa hazırlandı.
Mısır, Suriye, Irak ve Ürdün; İsrail’e karşı ittifak oluşturdu. Bu ittifak Arap devletleri ve İsrail arasındaki gerilimi arttırdı. Filistinli genç direniş gruplarının Suriye üzerinden İsrail’e saldırması bardağı taşıran son damla oldu.
İsrail 5 Haziran 1967’de beklenmedik bir saldırı başlattı. Sovyet Rusya tarafından silahlandırılmalarına rağmen müttefik Arap devletleri İsrail karşısında bozguna uğradılar.
Tarihe “Altı Gün Savaşları” olarak geçen bu savaş sonucunda İsrail; Gazze şeridi, Batı Şeria, ve Doğu Kudüs’ü yani tüm Filistin topraklarını, Suriye’deki Golan tepelerini ve Mısır’ın Sina yarımadasını işgal ederek sınırlarını dört kat genişletti. Bu savaşın en önemli sonucuysa Yahudilerin yaklaşık 2000 yıl önce Kudüs’e tamamen hâkim olmalarıydı.
Yom Kippur Savaşı
Altı Gün Savaşları’ndan yenilgiyle ayrılan Arap devletleri kaybettikleri toprakları geri alabilmek adına savaş hazırlıklarına başladılar.
6 Ekim 1973, İsrail devletinin dinî bayramı Yom Kippur tarihi olması sebebiyle Arap müttefikler İsrail’e karşı sürpriz bir saldırı başlattılar.
Saldırıyı ilk başlatan devlet olan Mısır, Süveyş Kanalı’nın doğu yakasında bir dayanak elde etmek ve önceki savaşlarda kaybettiği toprakları geri almak istiyordu. Savaşın başlarında Suriye ve Mısır ilerleme kaydederken İsrail durumu kurtarmış ve savaşa hazır hâle gelmiştir. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin çağrısıyla savaş durduruldu. 1974’te kesin antlaşma sağlanıp 18 Ocak 1974’te 101. Kilometre Antlaşması kabul edildi.
Yom Kippur Savaşı sonucunda Arap devletler İsrail’i destekleyen Batı ülkelerine sağladıkları yer yağını (petrol) siyasal güç olarak kullandılar.
Arap ülkelerinin yer yağı üretimini azaltması nedeniyle 1970 yılında varili 1.8 dolar olan ham yer yağının fiyatı 1973 savaşı sonrası 34 dolara kadar arttı. Bunun sonucunda uluslararası yer yağı krizi çıktı.
Bunun üzerine Batı ülkeleri artan yer yağı fiyatlarını sanayi ve teknoloji ürünlerinin fiyatlarındaki artış ile dengelemişlerdir. Böylece Arap ülkelerinin yer yağı fiyatlarını arttırması başarısız olmuştur.
Camp David Antlaşmaları
1948’de başlayıp bölgeyi kasıp kavuran Arap-İsrail savaşları, 1978’de imzalanan Camp David Antlaşmaları sayesinde yeni bir boyut kazanır. Mısır’ın yeni başkanı Enver Sedat, Sovyet Rusya ile yakın ilişkilerden vazgeçip ABD’ye yanaşır.
Bunun üzerine ABD, Mısır ile İsrail arasında arabuluculuk yapmaya başlar. Yapılan görüşmeler sonucunda 17 Eylül 1978’de Camp David Antlaşmaları imzalanır.
Antlaşmada İsrail’in Sina yarımadasını Mısır’a geri vermesi ve Mısır’ın da İsrail’in siyasî varlığını tanıması kabul edilmiştir. Bu antlaşma sonucunda 1948’den beri süregelen Arap-İsrail çatışmalarında İsrail’i tanıyan ilk Arap devlet Mısır olmuştur.
Bu antlaşmayla beraber Mısır ve Ürdün’de ABD nüfuzu artarken diğer Arap ülkeleri de bu antlaşmayı kabul etmeyerek “Ret Cephesi”ni kurup Sovyet Rusya’ya daha çok yanaşırlar.