fbpx

”Antik Dünyanın 7 Harikası” olarak da tanınan dünyanın yedi harikası listesi, MÖ 2. yüzyıldan bu yana biliniyor. İlk olarak MÖ 5. yüzyılda tarihçi Heredot ile ortaya çıkan bir kavramdır. MÖ 4. yüzyılda Sidonlu Antipatros sayesinde ilk olarak “Dünyanın Yedi Harikası Üzerine” isimli eserle oluşturulmuştur. Bugün geçerli kabul ettiğimiz dünyanın 7 harikası listesi, MÖ 2. yüzyılda son şeklini almıştır. Günümüzde arkeolojik kazılar, M.Ö. 2. yy.’da seçilen dünyanın yedi harikasının gizemine biraz açıklık getirebiliyor. Yapanların gözünde bu harikalar, dinin, mitolojinin, sanatın, gücün ve bilimin birer simgeleriydi. Bizim için ise yedi harika, insanoğlunun çevresini değiştirme ve görkemli yapılar yapabilme yeteneklerinin bir simgesi. Hepimiz bu harikaların varlığını bilsek de isimlerini bilenimiz pek azdır. Hemen sayalım:


1. Keops Piramidi

keops bublogta

Dünyanın yedi harikasından günümüze kadar ulaşan tek eser, Mısır’daki Keops Piramidi’dir. Mısır’ın başkenti Kahire yakınındaki Nil Nehri’nin batısında bulunan Giza Yaylası’nda bulunmaktadır.

Keops Piramidi’nin yanında biraz daha küçük olan Kefren ve Mikorinos piramitleri bulunmaktadır. Ayrıca, içlerinde prenseslere ve firavunun en yakın yardımcılarına ait mumyaların bulunduğu beş piramit daha vardır.

Büyük Piramit de denen Keops Piramidi, MÖ 2800 yıllarına doğru hüküm süren Mısır’ın 4. sülale devri hükümdarlarından Keops’un mezarıdır. İkinci büyük piramit, Keops’un kardeşi olan ve o öldükten sonra firavun olan Kefren’e aittir. Küçük piramit ise MÖ 2500’lü yıllarda hüküm süren Mikerinos’a aittir.

Mısır piramitleri yeryüzündeki anıt-kabirlerin en eskileri ve en büyükleridir. Bunların en haşmetlisi olan Keops Piramidi dış görünüşü ile de “Dünyanın Birinci Harikası” olma niteliğine hak kazanmıştır.

Piramitler, firavunun mumyası ile hepsi birbirinden değerli eşsiz nitelikteki sanat eserlerini; kral, kraliçe, prens heykellerini de içlerinde saklıyordu ve bu eşsiz hazineleri saklamak için yapılmışlardır.

Keops Piramidi’nin yüksekliği 138 metredir. Tepeden 10 metre kadar aşınmıştır. Bazıları 10-15 ton ağırlığında olan 2.300.000 adet blok taşın üst üste yığılmasıyla oluşturulmuştur. Bir kenarı 227 metre olan dörtgen tabanı 50.524 metrekarelik bir alanı kaplar. Piramidin iç ortasında, tepeden 100 metre kadar aşağıda ve tabandan 40 metre kadar yukarıda firavunun odası vardır. Firavunun mumyası, hazinesi ve özel eşyası bu odaya konmuştur. Oda 10,5 metre uzunlukta, 5 metre genişlikte ve 6 metre yüksekliktedir. Buraya 50 metrelik bir dehlizden girilir. Biri kraliçeye ait olan iki oda daha vardır.

Tarihçi Herodot’a göre, ağır granit blokları, piramidin üst bölümlerine çıkarmak için 925 metre boyunda, 19 metre genişlikte bir rampa yapılmıştır. Sadece bu rampanın yapılması bile 10 yıl sürmüştür. Bu muazzam mezar, üç ayda bir toplanan 100.000 esirin çalışmasıyla 30 yılda tamamlanmıştır. Daha sonra da Keops’un ve eşinin mumyalanmış cesetleri bu mezara yerleştirilmiştir.


2. Babil’in Asma Bahçeleri

babilinasmabahceleri bublogta

Babil’in Asma Bahçeleri birbirinin üzerine yükselen, çok katlı mimarlık ve mühendislik harikası bir dizi bahçeden oluşur. Bu bahçelerde değişik tür ağaçlar, çalılar ve üzüm bağları bulunur. Bu bahçelerin uzaktan yemyeşil bir tepeyi andırdığı söylenir.

Babil’in Asma Bahçeleri, dünyanın yedi harikası içerisinde coğrafik olarak nerede bulunduğu net olarak bilinmeyen tek yerdir. Fakat günümüzde Irak sınırları içerisinde tespit edilen Hillah kentinin antik çağlarda Babylon yani Babil olarak adlandırıldığı bilinmektedir. Babilli rahip Berossus, milattan önce 290’lı senelerde yazdığı bir metinde bu bahçelerin milattan evvelce 562-605 yılları arasında hüküm sürmüş Babil Kralı 2. Nebuchadnezzar’a ait bulunduğunu ifade etmektedir. Bunun haricinde bu bahçelerden bahseden rastgele bir yazılı metin bulunmamaktadır. Keza arkeolojik çalışmalar da bu bahçelerin nerede bulunduğuna dair net bir şey söylememektedir.

Bir efsaneye göre 2. Nebuchadnezzar, bu bahçeleri Med (şimdiki adıyla İranlı) eşi Amytis amacıyla yaptırdı. Kraliçe Amytis, kendi memleketindeki yeşil tepeleri ve bahçeleri özlediği için bu bahçelerin eşi tarafından onu mutlu etmek suretiyle yaptırıldığı da ileri sürülüyor.


3. Zeus Heykeli

buyuk zeus heykeli bublogta

Eski günlerde Yunanların en büyük festivali, “Tanrıların Kralı Zeus” onuruna düzenlenen olimpiyat oyunlarıydı. Günümüz olimpiyat oyunlarına benzeyen bu müsabakalarda Anadolu, Suriye, Mısır, Yunanistan ve Sicilya’dan atletler yarışırlardı. Olimpiyatlar ilk kez MÖ 776’da başladı. Oyunlar 4 senede bir düzenleniyordu ve Yunan kent devletlerinin bütünlüğünü sağlamaya yardımcı oluyordu.

Yunanlar, Yunanistan’ın batı kıyısında Peloponnesus denen bölgedeki Olimpos’ta Zeus adına bir mabet yaptırmışlardı. Kutsal oyunlar süresince, kent devletleri arasındaki savaşlar kesiliyor ve oyunlar amacıyla Olimpos’a (Olympia) gidecekler için güvenilir bir geçiş olanağı sağlanıyordu. Oyunların yapıldığı yerde bir stadyum ve kutsal bir koruluk vardı. Yunanlar ilk günlerde kolay bir yapısı olan tapınağın yerine vakit içerisinde oyunların öneminin artmasıyla, yeni ve tanrıların kralının adına yaraşır bir tapınak yapmak istediler. Bunun için Elis’li Libon yeni bir mabet yapmaya başladı ve MÖ 456’da Zeus Tapınağı bitirildi.

Tapınak dikdörtgen bir platform üstüne inşa edilmiştir. Binanın yanlarında yer alan 13 adet büyük sütun, tavanı destekler. Her köşede 6 adet sütun vardır. Üçgen biçimindeki tavan heykellerle doldurulmuştur. Kolonların üstündeki pedimentler, Herakles’in heykelleriyle süslüdür. Tapınağın içerisinde tanrıların kralı Zeus’un muhteşem bir heykeli yer alır. Heykeli, Atina’daki Parthenon Tapınağı için Athena heykelini yapan Phidias yapmıştır. Heykel, tapınağın batı ucuna yerleştirilmiştir. 7 metre genişlikte ve aşağı yukarı 12 metre yüksekliktedir. Zeus, özenle hazırlanmış tahtında oturur şekilde olan heykelin başı neredeyse tavana değer. Sağ elinde zafer tanrıçası Nike’ı tutuyordu. Sol elindeyse üstünde detaylı metallerden kakmalar olan ve üstünde kartal olan bir hükümdar asası vardır. Altın, abanoz, fildişinden yapılmış olan ve kıymetli taşlardan kakmaların var olduğu Zeus’un oturduğu taht, heykelin kendisinden daha etkileyicidir. Üzerinde, Yunan tanrılarının ve sfenks gibi mistik hayvanların oyma figürleri yer alır. Heykelin derisi fildişinden; sakalı, saçları ve elbisesi altındandır. Tasarım, bir ahşap çerçeveye altın ve fildişi levhaların tutturulmasıyla yapılmıştır. Olimpos’un havası çok çok nemlidir. Bu yüzden fildişi levhaların çatlamaması amacıyla tapınağın altındaki özel bir havuzda bulundurulan bir yağ ile devamlı yağlanıyordu. Roma imparatoru Theodosius I, MS 255 senesinde, bir dinsiz adeti bulunduğu gerekçesiyle olimpiyatları durdurdu. Daha sonra varlıklı Yunanlar, heykeli Bizans’a taşıdılar. Heykel, MS 462 senesinde çıkan bir yangında yok oldu. Olimpos’ta 1829’da Fransızlar tarafından burada tespit edilen birtakım heykel parçaları Paris’te Louvre Müzesi’nde sergilenmektedir. Bugün, bölgedeki stadyum restore edilmiştir. Zeus Tapınağı’yla alakalı birkaç sütun haricinde hiçbir şey kalmamıştır. Heykel ise tamamıyla yok olmuştur. Ancak, o devre ait paraların üstündeki resimlerden, mabedin biçimi ile alakalı ipuçları elde edilebilmiştir.


4. Rodos Heykeli

rodosheykeli bublogta

Milattan önce dördüncü asrın sonlarında Rodos, ortak düşmanları Makedonyalı “Tek gözlü” I. Antigonos’a karşı Mısır Kralı I. Ptolemaios ile ittifak kurar. Antigonos, MÖ 305’te, Mısır’la ittifakı nedeniyle başkent Rodos’u ele geçirmek ve cezalandırmak amacı güderek oğlu Demetrius’u adaya gönderir. Demetrius, adaya 40 bin silahlı güçle saldırır ve bir sene sürecek mücadeleyi başlatır. Ptolemaios tarafından gönderilen destek kuvveti MÖ 304’te adaya ulaştığında Antigonos’un ordusu kuşatmayı kaldırır ve harp ağırlıklarının fazlasını orada bırakarak adadan ayrılır. Rodoslular, zaferlerini kutlamak amacıyla bunları satar ve parasıyla güneş tanrıları Helios için, Rodos Heykeli olarak bilinen devasa bir heykel inşa etmeye karar verir.

Neredeyse aynı yükseklikte bugünkü sembol olan Özgürlük Heykeli ise, vaktiyle özgürlüğün onuruna inşa edilen Rodos Heykeli’nden aşağı yukarı 2000 sene sonra dikildi.

Heykelin inşa tarihinden birkaç asır sonra yaşam sürdüren Yunanlı tarihçi Büyük Plinus’a göre, yapımı 12 sene sürmüş ve MÖ 280 senesinde tamamlanmıştır. Halk, kentin gururu olan heykelin ebediyete dek kalacağını düşünmüştü. Heykelin mimarı Lindoslu Chares idi.


5. İskenderiye Feneri

iskenderiyefeneri bublogta

Pharos Adası üstünde konumlanmış ve üç bölümden meydana gelen İskenderiye Feneri, 135 metre yüksekliğindedir ve beyaz mermerden yapılmıştır. En üst kulede ateş yakılır, gemicilere yol gösterilirdi.

Fenerin orta alanında sonradan diğer fener tasarımlarının hepsinde kullanılacak olan silindir biçimi verilmiştir. Alt bölümü ise dikdörtgen şeklindedir ve 55 metre yüksekliğindedir. Milattan sonra 955 senesinde gelen bir deprem ve fırtınalar nedeniyle fenerin ilk olarak gövdesi, 1302 senesinde de gelen diğer bir deprem nedeniyle tamamı yıkılmıştır.


6. Halikarnas Mozolesi

halikarnosmozalesi bublogta

Ülkemizin Muğla ilinin Bodrum ilçesinde bulunmaktadır. Bu tarihi yapı şu anda açık hava müzesi olarak kullanılmaktadır. Yunan ve Mısır mimarisi kullanılarak oluşturulan ve anıt mezar olması için yapılan mozole, yabancı turistlerin ülkemizde en çok ziyaret ettiği yapıtlar arasında bulunur. Kraliçe Artemisia’nın isteğiyle, Karya Kralı Mausollos için çok büyük bir servet harcanarak yaptırılmıştır. Karya Artemisia II, kralın hem karısı hem de kız kardeşiydi ve mozolenin inşa emrini o vermişti. Yapı, Yunan mimarları Satyros ve Priene’nin Pythius doğrultusundan tasarlandı. Mezarın yüksekliği aşağı yukarı 45 metreydi ve dört bir yanına çeşitli heykeller inşa edilmişti.


7. Artemis Tapınağı

artemis tapinagi bublogta

Diana Tapınağı olarak da adlandırılan Artemis Tapınağı, zamanının Lidya Kralı Korisos’un Artemis’e (Ay Tanrıçası) adanmak için yapılmıştır. Bu devasa tapınağın projesi 120 yıl sürmüştür. Efes’te MÖ 550 yıllarınde yapılmıştır ve yapımında her yerine mermer kullanılmıştır. Bütünüyle harap olmuş ancak kalıntıları şu zamana kadar kadar gelebilmiştir. Günümüzde Artemis Tapınağı’nın sadece iki mermer parçası kalmıştır. Ülkemizde yer alan Artemis, İzmir’in Selçuk ilçesinde bulunur.

Abonelik
Bildir
guest
0 Yorumlar
Satır içi yorumlar
Tüm yorumları görüntüleyin

Okuyucuların Beğendiği İçerikler

Birçok kişinin ‘’zor ama maaşı iyi, garanti meslek gibi’’ düşünceleriyle ün kazanmış bir bölüm olan tıp fakültesini size en ince detaylarıyla aktaracağım. Öncelikle fakülteye gelmeden önce kendinizi ilk gün yapılacak çaylak şakasına ve ileri zamanlarda daha siz TUS isimli bölüm seçmenize yarayan sınava girmeden ‘’Sen ne doktorusun? ‘’ veya diş hekimliği ayrı bir bölüm olmasına […]
Yaşanan herhangi bir gün hiç yaşanmasaydı, her şey daha farklı olur muydu? Misal dün hiç yaşanmasaydı veyahut bundan yıllar önce bir gün hiç yaşanmasaydı yine aynı mıydı hayatınız? Kadere inanmak subjektif bir bakış açısı olarak görünebilir ancak hayatın akışı olarak farklı bir yerden durumu ele alabiliriz. Bütün malzemeleri özene bezene kesip, doğrayıp harika bir yemek […]
Herkesin ölmeden görmek isteyeceği bir yer vardır. Yoksa da henüz keşfetmemiştir… Benim için burası Norveç. “Soğuk Cennet” veyahut “Kuzeyin İncisi” denilen bu ülkenin lanse ettiği imajı bir görseniz aşık olmamak elde değil. O yüzden henüz kendi ülkenizi keşfetmediyseniz ileride belki yol arkadaşım olabilirsiniz! Norveç ”Soğuk Cennet” Ülkenin yönetim biçimi anayasal monarşi ve başkenti Oslo‘dur. 385,207 […]
Her kitap ayrı güzel, dünyasına girdikten sonra… Ama bazı başyapıtlar vardır, gerçekten okumak zevk verir. Okudukça içine düşer, yeni bir dünyanın kahramanı olursunuz. Herkes için değişebilecek bir liste… Daha iyisi varsa da ben okuduğum kadarını biliyorum ve bunlar şu an en iyisi! Daha birçok türde konuşulacak kitaplar olsa da üç ayrı türde üç başyapıt derledim, […]

İlgini Çekebilir

Çoğumuzun, adını belki de hiç duymadığı fakat yaşamımızda denk gelebileceğimiz, farkında ve bilinçli olduğumuz takdirde erken tanı ve tedavi seçeneklerini düzenleyebileceğimiz, benim ise özel eğitim alanında tanıştığım bir sendromdan bahsetmek istiyorum sizlere: DiGeorge Sendromu. DiGeorge Sendromu (DGS) 22. kromozomun (22q11) delesyonu (kromozomun bağlı bulunduğu parçadan kopup silinmesi, yok olması) ya da translokasyonu (kopan veya kaybolan […]
“Sisyphus’u gördüm, korkunç işkenceler çekerken: yakalamış iki avucuyla kocaman bir kayayı ve de kollarıyla bacaklarıyla dayanmıştı kayaya, habire itiyordu onu bir tepeye doğru, işte kaya tepeye vardı varacak, işte tamam, ama tepeye varmasına bir parmak kala, bir güç itiyordu onu tepeden gerisin geri, aşağıya kadar yuvarlanıyordu yeniden baş belası kaya, o da yeniden itiyordu kayayı, […]
Bugün 10 Mart 2022. Gülistansız 796. gün “Ne durumdayım biliyor musunuz? Ölüm Allah’ın emri, ölüm dünyada var. Gençlerin ölümü zor ama biz her gün yeniden ölüyoruz. Her gün… Toprağa bile basmaya kıyamıyorum, acaba kızım içinde olabilir mi diye. “ 21 yaşında, Tunceli’de bir üniversite öğrencisiydi Gülistan Doku. 5 Ocak 2020 tarihinden bu yana haber alınamıyor. […]
Bir girişim fikriniz var ve bu alanda bir marka oluşturmak istiyorsunuz ya da henüz küçük bir işletmesiniz ve işletmenizi büyütüp kârınıza kâr katmak istiyorsunuz. İşte bu yolda atmanız gereken ilk adım markalaşmak olmalıdır. Peki marka nedir?                Marka yalnızca kalabalık bir pazarda sizi diğerlerinden ayıran isim, logo ve slogandan ibaret değildir. Markanız insanların sizinle etkileşimde […]