Öncelikle selamlar
Kendimi çoğu kez sürekli düşünen ve bu yüzden kafayı yiyecek duruma gelen biri olarak tanımlayabilirim. Bazen (hatta çoğu zaman demeliyim) bununla başa çıkamıyorum. Küçüklüğümden beri çevreme fazla duyarlı biri oldum hep. Çocukluğumdan beri “Eda sen çok sessizsin ve çok ters bakıyorsun.” yorumlarını çokça duydum. İçimde bitmek bilmeyen bir sıkıntı ve buhran vardı. Büyüklerim bunu çocukluğuma bağladı. Ergenlikle beraber daha da düzene gireceğini söylediler. Hâliyle büyüklerime inandım ve içimde sürekli büyüyen kaygı ve endişeyi görmezden gelmeye başladım. Örneğin ergenlik dönemimde sinirli biriydim. Lise zamanında daha sakindim ancak kimsenin bana yardım edemeyeceğinden emindim. Büyümenin sancısı olduğunu düşündüm ve tüm bunların üniversite sınavından sonra geçeceğine inandım ya da inanmak istedim. Ancak tahmin edersiniz ki işler iyi olmak bir yana dursun daha da kötüleşmeye başladı. Bu sefer kime sorsam büyümek, yetişkin olmak böyle bir şey dendi. Sorunların hep olacağını ve bazılarının daimi benimle kalacaklarını söylediler. İyi de böyle bir hikâyede sizce de yanlış olan bir şeyler yok mu? Mesela en basitinden ben içinde yaşadığım karmaşık duygu durumlarının sebebini hiç bulamadım. Araştırmak istedim, nedenini öğrenip düşüncelerimden kurtulmak için. Ancak bir cevap bulamadım. Çevremden yardım istediğimde görmezden gelindim. Kendi dünyam içinde kaybolmaya başladım. Böyle bir durumda tahmin edersiniz ki gitgide sonunu göremediğim bir depresyona sürüklendim.
Kendim hakkında bir şeyler paylaşmak açıkçası hiç rahat hissettirmiyor ama eski ben birilerinden bunları duymak isterdi.
“Peki daha sonra ne oldu?” diye soranlar olursa diye devam etmek istiyorum. Hâlihazırda 5-6 senelik depresyon hastasıyım. Buna belirli dönemlerde anksiyete krizleri ve panik ataklar da eşlik etmekte. Tabii ki içimizde bunları hastalık olarak kabul etmeyenler de çıkacaktır. Ancak bu hissi daha önce bu denli kuvvetli hissetmeyenlerin bu durumu tam olarak anlayabileceğinden de şüpheliyim. Anksiyete iğrenç bir şey. Hâlihazırda kariyerim için başarı merdivenlerini tırmanmak adına bir atılımda bulundum. Merdivenin tamamı ile başında sayılmam ama hedefim için de hayli basamak var. Anksiyete (ya da siz ne derseniz) tüm yeni attığınız adımlarda sizinle birlikte ve tüm bu adımlar aşamasında en ufak kuruntudan faydalanıp sizi dünyanın en endişeli insanı hâline getiriyor. Yapmam gereken tonla işim, tonla sorumluluğum var ancak yataktan çıkamıyorum. Çok uykum olduğundan değil, kaygınızın fazla olduğu durumlarda kendinizi güvende hissedeceğiniz bir yere gitmek istersiniz. Çoğu kişi için bu evi ve yatağıdır (Farklı opsiyonlar tabii ki her zaman vardır.). Tüm gün boyunca bu hisle baş etmek zorundasınız. Kendinizi sürekli yatıştırmaya çalışıyorsunuz. Sürekli “sakin ol, bunda endişelenecek hiçbir şey yok” diyorsunuz. Çünkü o sırada mantıklı düşünemiyorsunuz ve duygularınız âdeta şaha kalkmış gibi ardı ardına sizin beyninize kötü düşünceleri gönderiyor. Kalkıp kafanızı dağıtmak, bu kötü düşüncelerden kurtulmanıza yardımcı olacak bunun farkındasınızdır. Aslında bir yandan bu durumdan kurtulmak için yardım istiyorsunuzdur. Ama gerçekte yalnızsınızdır. Çevrenizde size yardımcı olacak kişi sayısı yoktur veya çok azdır. Biraz da insanları rahatsız etmek istemeyen bir tipseniz kimseden yardım istemeyecek ve kendi hâlinizde bunun geçmesini bekleyeceksinizdir.
Şimdi şöyle bir bakınca aslında ne kadar zor bir durum olduğunu umarım az da olsa aktarabilmişimdir. Depresyon, anksiyete, panik atak vb. hastalıklar birbirini tetikleyen hastalıklar. Birini yok saydığınız an daha güçlü bir şekilde size karşı kartını oynuyor. Bu döngüyü kırmanın yolu tabii ki var. Kendi tecrübelerime göre söyleyebilirim ki her şeyden önce içinizde tüm bu karmaşayı kabul etmelisiniz. Kabul ettikten sonra zor durumlarınızda insanlara bu tür bir rahatsızlığınızın olduğunu söylemelisiniz. Eğer oluyorsa çevrenizden mutlaka destek almalısınız. Psikiyatri doktorları antidepresan yazabilirler. Bir süre kullandıktan sonra kendinizi daha iyi hissedebilirsiniz bu bir yardım gibi, böyle düşünün. Terapinin genelde en etkili çözüm olduğu söylenir ancak terapi konusu da göreceli. Herkesin imkânı olmayabiliyor. Kısacası yardım aramaktan vazgeçmeyin.
Benim de ataklarımın arttığı bu dönemde kendimi meşgul etmem gereken şeyler olduğunu hissettim. Yazmak bana her daim iyi gelmiştir. Yalnız olmadığımı bilmek krizlerimi daha da kolay atlatabilmeme yardımcı olmuştur. Kendiniz için iyi gelen şeyleri yapmaya çalışın, biliyorum inanılmaz zor ama şimdi adım atmazsak daha da zorlaşacak. Kendinizi şımartmaktan korkmayın, zira buna sandığınızdan daha fazla ihtiyacınız var.
Sevgiler