Dünyaya yeni gelen bir bebekle yıllardır yeryüzündeki varlığını sürdüren bir insanın aynı duyu hassasiyetine sahip olmasını bekleyemeyiz. Keşfetmesi gereken milyonlarca şeyi olan yeni doğanın bu konudaki yeteneği, diğerleri için bir haksızlık olarak değerlendirilemez elbette.
Genelde insanların çocukluk çağındayken yaşadıkları olaylara karşı verdikleri tepkiler ile benzer olaylar için yetişkinlik döneminde verdikleri tepkiler birbirinden çok farklıdır. Bunun sebebinin olgunlaşma olduğu söylenebilir ve bu durum özellikle kişinin kendisi için iyi bir şey olarak nitelendirilir. Olgunluk gerçek manada nedir? Eğer genel tepkisizlik hâliyse bu durum nasıl iyi bir şey olabilir ki?
İnsanın dünyada geçirdiği bu kısa süre içerisinde hissettiği ve yaşadığı durumlar bu kadar kısıtlıyken neden daha az hissetmek, olayları daha az önemsemek güzel bir şey olsun ki? Bu, kendi hayatına da yaşadıklarına da saygısızlık olmaz mı?
Evet, yetişkinlikte yaşanan bazı olaylara verdiğimiz tepkiler çocukluğumuzdaki gibi olsaydı duygusal olarak biraz fazla yıpratıcı olabilirdi. Ancak yaşanan mutluluklar da katbekat artmaz ve süresi çok daha uzun sürmez miydi? Bu yüzden durum böyle olsaydı, bu bir kayıp olarak nitelendirilemezdi.
Yaşadığımız bazı üzücü tecrübeler sonucunda daha az olumsuz etkilenmek isteriz ve bunun çözümünü genel bir umursamazlık hâlinde buluruz. Bunun faydalı olduğunu düşünürüz ta ki mutluluklarımızdan çaldığımızı fark edene kadar…
Hiçbir şey hissetmemek mi, yoksa her şeyi olabilecek en yoğun şekilde yaşamak mı makul olan? Aslında genel bir doğru varmış gibi davranmak mantıklı bir yaklaşım olmayabilir. Her insanın hayattan beklentisi farklı olduğundan; riske girmeden, rutinden çıkmadan, mental durumunu dengede tuttuğu bir hayat da insanı hayli mutlu edebilir. Çünkü bu durumdan aldığı zevk onun için yeterlidir ve bu yüzden diğer mutluluklarından kaybettiği heyecan da gözüne batmaz.
Bir başkası ise her durumda kendisini baskılamak zorunda kalarak denge hâlini sağlıyorsa biz buna gerçek mutluluk budur diyebilir miyiz? Bu insan kendisi olamıyor, başkalarına benzemeye çalışıyor, kısacık hayatını ona iyi gelmeyen ama doğru olduğunu sandığı şeyler için çaba göstererek yaşıyor. Evet, hedeflediği gibi terazinin tam ortasında nefes alıp veriyor ama ya hayatı boyunca savaştığı şey onun doğrusu değilse…