“Bugünü yaşamadığımıza emin misin? Hatta bugünü dün yaşadık.” “Sen sağlam bir dejavudasın da farkında değilsin.” “Dejavunun ne olduğunu biliyorum. Bir anlık olur ayrıca. Bu öyle değil. Doğrudan bugünün aynısı. Sadece bu dediklerim yoktu dün. Tüm gün boyunca eksiksiz şekilde dünü yaşadım.” “En iyisi sen yat. Anlaşılan bugün çok yoruldun. Sabah kendine gelirsin. Baktın yine aynı günü yaşıyorsun değiştirirsin bazı şeyleri.” “Dalga geçmenin sırası değil. İyi geceler.”
Ya aklını kaybediyor ya da benimle sağlam dalga geçiyor.
Ya dalga geçtiğimi düşünüyor ya da aklımı kaçırdığımı.
“Kerim senin bana geçen günlerde dediğin şey bugün bana da oldu. Dünü bugün bir daha yaşadım.” “Kardeşim yeterince dalga geçtin zaten. Bitir artık da işimize bakalım.” “Hayır doğru söylüyorum. Bugünü dün yaşadım. Sadece şu son beş on dakikayı farklı yaşıyorum.” “Sen ciddisin şu an.” “Tabii ciddiyim. Bu durum nedir, ne değildir öğrenmeliyiz.” “Haklısın, normal bir durum değil bu.”
Yağız’a hiç güvenmiyorum. Hâlâ benimle dalga geçiyor. Mizaç işte, illa yapacak. Rahat etmez yoksa. Hususi bir gün olmadıkça aklına bile gelmez diye ümit ediyorum. Peki ya haklıysa ve şaka yapmıyorsa? Bu durum ona söylediğim şekilde normal bir durum değil. Olayın keyfiyetini ve mahiyetini öğrenmeliyiz. Bu sürecin nasıl olacağını ikimiz de bilmiyoruz ayrıca.
Kerim’in benim onunla dalga geçtiğimi düşündüğüne eminim. Beni epey uzun zamandır tanıyor. İkinci ihtimale pay verse de üstünde durmayacaktır ama ben doğru söylüyorum. Bu zamana kadar hiç bu kadar ilginç bir olayla karşılaşmadım. Aynı günü tamamıyla tekrardan yaşamak. Bu işin içinden nasıl çıkacağımızı bilmiyorum. Bunu çözmemize gerek yok ama ya bundan sonra yaşadığımız üzüntüleri tekrardan yaşarsak.
“Kerim benim seninle dalga geçtiğimi düşünüyor olabilirsin ama inan bana böyle bir şey yok. Ayrıca biliyorsun ben bir şakayı bu kadar uzatmam. Dün ayrıldıktan sonra düşündüm. Neler yapabiliriz diye, elimizden ne gelebilir diye. Sonuç olarak henüz bir şey bulamadım. Zaten bizim bu durumu çözmemiz şart değil. Tek korkum beni üzen olayları tekrar yaşama ihtimalim. Bu tekrarlara hiçbir müdahalemin olmayışı da beni çok yıpratıyor. Çünkü çaresizlik insanı delirtir diyor bir yazar. Haklı, çok haklı.”
“Evet, haklısın. Şu ana kadar senin şaka yaptığını düşünmüştüm. Dediklerinden sonra sana da hak verdim. Bu durumu nasıl çözeriz ben de bilmiyorum. Dün yaşadığın ilginç bir şey oldu mu? Belki ilişkilendirebiliriz.”
“Ben vicdanıma sorduğumda bana patronumu baştan savışımı hatırlatıyor. Ayrıca akşamüstü köpeğimin öldüğünün haberini aldım. Bunlardan başka olağandışı bir şey yok.”
“Bir dakika sen vicdanıma sorduğumda, dedin. Ayrıca seni derinden üzen bir olayı söyledin. İki gün önce ben arabamla kaza geçirdim. Vicdanıma sorduğumda ise o gün içinde içimi rahatsız edecek herhangi bir davranışta bulunmadım. Bugüne en yakın rahatsız edici olay ise bir hafta önceydi. Yeğenime yalan söyledim. Yeğenime yalan söyledim ve arabamı vurduğum günü tekrar yaşadım. Aynı gün senin köpeğin öldü. Patronunu başından savdın ve köpeğinin öldüğü günü tekrar yaşadın.”
“Buldum Kerim, bizler işlediğimiz suçlara karşılık olarak bizi üzen olayların yaşandığı günü tekrardan yaşıyoruz. Aynı acıyı taptaze şekliyle hissediyoruz ve hiçbir şekilde değiştiremiyoruz. Suçumuzun cezasını sevdiklerimizle ödüyoruz. Hem de ikinci defa. Eksiksiz.”