fbpx

Asıl adı İlyas Bazna olan Çiçero , 28 Temmuz 1904 tarihinde Priştine’de doğmuştur. 1948 yılında ailesiyle birlikte Sırp işgalinden kaçıp İstanbul’a geldi. Öğrenmiş olduğu yabancı dil sayesinde Yugoslavya büyükelçisinin şoförü olur. Daha sonra ise Almanya konsolosluğu danışmanının uşağı, İngiltere büyükelçisinin birinci katibinin ve en son olarak da İngiltere büyükelçisinin özel uşağı olur. Almanya büyükelçiliğinden elçilik müsteşarının özel mektuplarını okuduğu için kovulmuştur.

1943 yılının eylül ayında İngiltere’nin Ankara büyükelçisi Hugessen’in uşaklığını yapmak için büyükelçilikte işe başladı. Sesinin güzelliği ve operaya olan ilgisi nedeniyle kısa sürede büyükelçinin elçilik banyosunda sırtını ovacak kadar yakınlaşmıştı. İngiltere büyükelçisinin bu yakınlığa müsamaha etmesinin nedeniyse İlyas Bazna’nın aptal, saf ve İngilizce bilmediğini düşünmesiydi.

İlyas Bazna’nın Casusluk Faaliyetlerine başlaması

Bazna babasının ölümünden Britanya İmparatorluğu’nu sorumlu tutmuş ve para hırsı gözünü bürümüştü. Bu düşüncelerin etkisiyle İngilizlerden sızdırdığı önemli bilgileri Almanlara satmaya karar verdi. 26 Ekim 1943 tarihinde Alman istihbaratının önemli subaylarından biri olan Ludwig Moyzich ile iletişime başladı. Belge başına 20.000 sterlin verilmesi karşılığında casusluğa başlayacağını söyledi. İlyas Bazna’nın teklifi kabul edildi ve kendisine ”Çiçero” kod adı verildi lakin bu kod adından kendisinin çok sonra haberi olacaktı.

İçerisinde önemli bilgilerin olduğu kasanın anahtarını duş yaparken dahi boynunda muhafaza eden İngiliz büyükelçisinden ona fark ettirmeden kopyalamak tabii ki kolay olmayacaktı. Fakat Almanların balmumundan yapılma kalıbı ile bu zorluğun üstesinden kolaylıkla gelindi. Anahtarın kopyası oluşturulduktan sonra büyükelçi ne zaman duşa girse İlyas Bazna kasadaki belgeleri fotoğraflamaya koyuluyordu.

İlk Alışveriş

Franz Von Papen ve Bazna ikilisi arasındaki ilk alışveriş büyükelçiliğin bahçesinde gerçekleşti. İlk buluşma olmasına rağmen hem Papen hem de Bazna için çok karlı bir alışveriş olmuştu. Bazna 20.000 sterlin kazanırken Papen çok önemli bilgiler elde etmişti.

Bu önemli belgelerin arasında;

  • Türkiye’den Sovyetlere gönderilen askeri yardımlar
  • Ege’de Türkiye topraklarının da kullanıldığı İngiliz üsleri
  • Britanya’nın Türkiye’ye kendi safında savaşa girmesi için yaptığı tüm baskılar

Alman büyükelçiliğinin eline geçmişti. Fakat İlyas Bazna’nın genel olarak güvenilmez bir kişiliğe sahip olması nedeniyle Almanların güvenini kazanamadı. Almanya Dışişleri Bakanı Joachim Von Ribbentrop onun İngiliz hesabına çalışan ikili ajan olduğunu öne sürüyordu.

İlyas Bazna, Normandiya Çıkarması’nın da içinde bulunduğu birçok belgeyi sızdırmasına rağmen Adolf Hitler’in de güvenini kazanamamıştı. İlyas Bazna’ya güvenmemenin bedeli Müttefik Kuvvetler tarafından Sofya’nın bombardımana tutulmasıyla, Almanya’nın ciddi kayıplar vermesiyle ödenmişti.

Sızdırılan bilgi ve belgeler ciddiye alınsaydı Almanya bu kadar kayıp vermeyecek ve düşman kuvvetlerine karşılık vererek onları geri püskürtme şansını yakalayabileceklerdi. Bu güvensizliğin karşılığını misliyle ödeyen Almanlar artık İlyas Bazna’ya güveniyorlardı.

Belgeler Doğrultusunda Türkiye İle İttifak Kurma Çabaları

2. Dünya Savaşı devam ederken dönemin Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olan İsmet İnönü ve Dışişleri Bakanı Numan Menemencioğlu’nun politikaları kesinlikle savaşa katılmama yönündeydi. Fakat Müttefik devletlerin yanı sıra Almanya da Türkiye’yi kendi safında görmek istiyordu. İlyas Bazna’nın kendilerine sızdırdığı bilgilere göre Türkiye, Müttefik Devletlere yardım ediyordu. Almanların eline ulaşan bilgilere tam güvenmesi ile Türkiye’ye sert bir nota vererek bu durumun onları öfkelendirdiğini dile getirdi. Verilen bu notanın bir dayanağı olduğunu anlayan Müttefik Devletler, İngiliz elçiliğinde bir sızıntının olduğunu düşünüyorlardı. Bununla beraber Alman elçiliğinde sekreterlik yapan Lena Kapp’ın da İngiliz ajanı çıkmasıyla etrafındaki çemberin gitgide daraldığını anlayan İlyas Bazna casusluk yaparak kazandığı 300.000 sterlin ile beraber Arjantin’e kaçtı. Kaçışından sonra Çiçero kod adlı ajanın İlyas Bazna olduğunu anlayan İngilizler şok olmuşlardı. İngiliz büyükelçi hala daha “O ajan olamaz, bir kere çok aptal, ikincisi tek kelime dahi İngilizce bilmiyor.” diyerek İlyas Bazna’yı savunuyordu.

İlyas Bazna ise kazandığı 300.000 sterlin ile lüks bir hayat yaşayacağını düşünürken yalnızca büyük bir hayal kırıklığı yaşamıştı. Çünkü kendisine verilen paranın Almanların İngiliz ekonomisini batırmak için bastığı sahte paralardandı. Bu dolandırıcılığı mahkemeye taşıyan İlyas Bazna mahkeme sonucu küçük bir miktar tazminat almıştır. Fakat bu para yaptığı işler karşılığında bir hiçti. En sonunda o çok istediği parayı “Ben Çiçero’ydum.” adıyla yazdığı kitaptan kazandı.

İlyas Bazna’nın Ölümü

İlyas Bazna, 21 Aralık 1970 tarihinde Münih’te para için türlü tehlikelere atılmasına rağmen fakir bir şekilde hayatını kaybetmiştir.

Çiçero Türk Ajanı mıydı, İngiliz Ajanı mıydı?

Bu tartışma hem İlyas Bazna yaşarken hem de öldükten sonra devam etmiştir. Bir kesim Çiçero kod adlı İlyas Bazna’nın ikili oynayan bir ajan olduğunu iddia ederken bir kesim de İlyas Bazna’nın Türk ajanı olduğunu söylüyordu. Çünkü Sovyet, İngiliz ve ABD istihbaratlarında İlyas Bazna’nın İngiliz büyükelçiliğinden belgeler kaçırıp Almanlara vermesinin Türkiye’nin de işine yaradığını belgeleyen dosyalar vardı. Bazna’nın gönderdiği belgeler sayesinde Müttefik kuvvetlerin Türkiye’yi savaşa çekmesi zorlaşıyordu. Bu meseleyi iyice karıştıran olay ise Milli İstihbarat Teşkilatı’nın “Milli Hizmet Riyaseti” adlı yayınında İlyas Bazna’nın aslında bir Türk ajanı olduğu yönünde yapılan açıklamalardı.

Sizce Çiçero kod adlı İlyas Bazna Türk ajanı mı?

Can Güccük içeriklerini beğendin mi? Sosyal medyada takip edin!
Abonelik
Bildir
guest
0 Yorumlar
Satır içi yorumlar
Tüm yorumları görüntüleyin
Can Güccük içeriklerini beğendin mi? Sosyal medyada takip edin!

Okuyucuların Beğendiği İçerikler

Yazar sayımızın 300’ü aştığı şu günlerde hevesli yazarlarımıza yol gösterebilmek veya en azından daha kaliteli içerikler üretebilmeleri adına bazı ipucular vermek için bu yazıyı kaleme almaya karar verdim. Bu yazı boyunca bir dijital içeriğin nasıl yazılması gerektiğinden bahsedeceğim. Bublogta içeriklerinin bir kısmı şiir ve denemelerden oluşuyor ve bu yazıda söyleyeceğim şeyler bu içerikler için çok […]
Birçok kişinin ‘’zor ama maaşı iyi, garanti meslek gibi’’ düşünceleriyle ün kazanmış bir bölüm olan tıp fakültesini size en ince detaylarıyla aktaracağım. Öncelikle fakülteye gelmeden önce kendinizi ilk gün yapılacak çaylak şakasına ve ileri zamanlarda daha siz TUS isimli bölüm seçmenize yarayan sınava girmeden ‘’Sen ne doktorusun? ‘’ veya diş hekimliği ayrı bir bölüm olmasına […]
Yaşanan herhangi bir gün hiç yaşanmasaydı, her şey daha farklı olur muydu? Misal dün hiç yaşanmasaydı veyahut bundan yıllar önce bir gün hiç yaşanmasaydı yine aynı mıydı hayatınız? Kadere inanmak subjektif bir bakış açısı olarak görünebilir ancak hayatın akışı olarak farklı bir yerden durumu ele alabiliriz. Bütün malzemeleri özene bezene kesip, doğrayıp harika bir yemek […]
Herkesin ölmeden görmek isteyeceği bir yer vardır. Yoksa da henüz keşfetmemiştir… Benim için burası Norveç. “Soğuk Cennet” veyahut “Kuzeyin İncisi” denilen bu ülkenin lanse ettiği imajı bir görseniz aşık olmamak elde değil. O yüzden henüz kendi ülkenizi keşfetmediyseniz ileride belki yol arkadaşım olabilirsiniz! Norveç ”Soğuk Cennet” Ülkenin yönetim biçimi anayasal monarşi ve başkenti Oslo‘dur. 385,207 […]
Her kitap ayrı güzel, dünyasına girdikten sonra… Ama bazı başyapıtlar vardır, gerçekten okumak zevk verir. Okudukça içine düşer, yeni bir dünyanın kahramanı olursunuz. Herkes için değişebilecek bir liste… Daha iyisi varsa da ben okuduğum kadarını biliyorum ve bunlar şu an en iyisi! Daha birçok türde konuşulacak kitaplar olsa da üç ayrı türde üç başyapıt derledim, […]

İlgini Çekebilir

Çoğumuzun, adını belki de hiç duymadığı fakat yaşamımızda denk gelebileceğimiz, farkında ve bilinçli olduğumuz takdirde erken tanı ve tedavi seçeneklerini düzenleyebileceğimiz, benim ise özel eğitim alanında tanıştığım bir sendromdan bahsetmek istiyorum sizlere: DiGeorge Sendromu. DiGeorge Sendromu (DGS) 22. kromozomun (22q11) delesyonu (kromozomun bağlı bulunduğu parçadan kopup silinmesi, yok olması) ya da translokasyonu (kopan veya kaybolan […]
“Sisyphus’u gördüm, korkunç işkenceler çekerken: yakalamış iki avucuyla kocaman bir kayayı ve de kollarıyla bacaklarıyla dayanmıştı kayaya, habire itiyordu onu bir tepeye doğru, işte kaya tepeye vardı varacak, işte tamam, ama tepeye varmasına bir parmak kala, bir güç itiyordu onu tepeden gerisin geri, aşağıya kadar yuvarlanıyordu yeniden baş belası kaya, o da yeniden itiyordu kayayı, […]
Bugün 10 Mart 2022. Gülistansız 796. gün “Ne durumdayım biliyor musunuz? Ölüm Allah’ın emri, ölüm dünyada var. Gençlerin ölümü zor ama biz her gün yeniden ölüyoruz. Her gün… Toprağa bile basmaya kıyamıyorum, acaba kızım içinde olabilir mi diye. “ 21 yaşında, Tunceli’de bir üniversite öğrencisiydi Gülistan Doku. 5 Ocak 2020 tarihinden bu yana haber alınamıyor. […]
Bir girişim fikriniz var ve bu alanda bir marka oluşturmak istiyorsunuz ya da henüz küçük bir işletmesiniz ve işletmenizi büyütüp kârınıza kâr katmak istiyorsunuz. İşte bu yolda atmanız gereken ilk adım markalaşmak olmalıdır. Peki marka nedir?                Marka yalnızca kalabalık bir pazarda sizi diğerlerinden ayıran isim, logo ve slogandan ibaret değildir. Markanız insanların sizinle etkileşimde […]