fbpx

Bir zamanlar, öykünün çok ilerisinde;

Bir insan; saçları ağarmış, göz altları şişkin ve çizgili yüz hatlarına sahip… Titreyen elleriyle doldurduğu beş litrelik su şişesini çeşmenin musluğundan ağır ağır çekiyor, musluğu kapatıyor. Lakin şişenin kapağını kapatmıyor, zaten nerede olduğundan da bihaber. Yürüdüğü taş zeminde su çalkalanırken bir yandan dökülmeye de başlıyor. Aldırış etmeden yürüyor yabancı. Yavaşlıyor, ilerideki kalabalığa; ağlayan insanlara ve ağıtlara ilişiyor gözü kulağı. Renkli taşların süslediği bir mezar, ne hoş; sanki ölüm güzel bir şey gibi… Bir çocuk olmalı bu ölümün sahibi diye düşünüyor yabancı. Annesi diye tahmin edebileceği bir kadının ağıtları koskoca mezarlığı inletiyor. Aldırış etmeden yoluna devam ediyor daha hızlı, daha hararetli şekilde. Su neredeyse yarıya inmiş lakin umurunda değil!

Yavaşlıyor, 14. sokak yazılı küçük, eski püskü tabelanın olduğu aradan giriyor. Büyükçe bir aile mezarlığı. O yarıya inmiş suyu damla damla yetirmek istiyor her birine. Annesinden başlıyor. Dalları kurumuş, yaprakları üstünde çürümüş bir mezar. Oysa o çiçekleri diktiği günü hiç unutmuyor bu yabancı. Babası, sonra seneler önce kaybettiği eşi. Hepsine yetiriyor o yarıya inmiş suyu. Düşünüyor, düşünceler yabancılaşmış artık. Kendi de yabancı bu dünyaya. Dünyanın en acı şeyi belki de, ölmeden unutulmak. Tanınmamak, bilinmemek. Oysa bu yaşlı başlı insanın da gençlik yılları olmuştu. Bu insan da çok ortam görmüştü.

Tanıdıkları arasında ne çok ölen, ne çok sefalet içinde yaşayan, ne çok güllük gülistanlık hayat sürdüren vardı. Lise arkadaşları, üniversite arkadaşları. Belki hep gittiği için tanıdığı o samimi kafenin garsonları… Şimdi hiçbiri tanımıyordu onu. Baktı mezarlara, unutulmuştu bu insanlar. Herkes unutulacaktı. Unutulmamış bir yaşamı olmayan basit insanlardı. Ölümlerinden yıllar sonra bile müzikleri dinlenilen, kitapları okunulan, yapıtları ziyaret edilen, ismi anılan insanlar değillerdi.

Biraz önce annesi başında ağıt yakan o genç, küçücük çocuğu düşündü. O da unutulacaktı. Bundan belki çok uzun zaman sonra, annesi babası eklenecekti yan mezarlara. Sonra kaldıysa teyzeler amcalar ziyaret edeceklerdi. Ancak ne kadar sürecekti ki bu? Hepsi mezara girecek, hepsi hazin sonu tadacaktı. Hepsi, herkes unutulacaktı.

Yabancı, mezarlara baktı. Toprağın altındaki unutulmuş hayatları düşündü. O hâlâ nefes alabiliyordu ancak değişen ne vardı ki? O da unutulacaktı. O da çocuk olmuştu; ip atlamış, top oynamıştı. Belki teknolojiyle iç içeydi. Gezmeyi seven, okumayı seven bir insandı. Ailesiyle vakit geçirirdi, sevgilisi olurdu. Arkadaşlarıyla kafelere giderdi, günübirlik turlar yapardı. O da insan oldu, o da nefes aldı. O da yaşadı.

Kalktı yerinden yabancı, bir kez daha çeşmeye gitme ihtiyacı hissetti. Bir yandan düşüncelerini doğrulamak istiyordu. Hızlı adımlarla çıktı, ilerledi, renkli taşların olduğu mezara baktı. Kimse kalmamıştı. Aylarca ağlanacak, ziyaretler yapılacaktı. Ancak şu an kimse yoktu. Biliyordu yabancı, henüz çürümemiş o küçücük bedenin biraz yanında yıllar önce ölmüş olan yaşlı bir insanın bedeninden farkı kalmayacaktı. Ve sonra bir gün kimse o renkli taşlı mezarı ziyaret etmeyecekti. Unutulacaktı.

Yabancı, çeşmeye gelmişken su şişesini unuttuğunu fark etti. Geri döndü, ağır adımlarla ilerledi. 15. sokaktan girdi, annesinin, babasının ve eşinin yanındaydı. Oysa onların mezarları kupkuruydu, daha yeni su dökmemiş miydim, diye düşündü yabancı. Hem kenarda köşede su şişesi de yoktu. Yanlış araya gidip yanlış mezarlara su dökmüştü. Güldü kendi kendine, annesinin mezarındaki kurumuş çiçeklere baktı. Evet gerçekten diktiği zamanı hatırlıyordu. Oysa az önceki mezar da tıpa tıp aynı böyle görünüyordu. Garip, diye düşündü yabancı. Belki de her şeyiyle farklı iki insan, lakin toprağın üstünden bakınca aynılar değil mi?

Öykünün gerisinde,
Belki de bu insan sen, belki de bendim.

Zeynep Yavuz içeriklerini beğendin mi? Sosyal medyada takip edin!
Abonelik
Bildir
guest
0 Yorumlar
Satır içi yorumlar
Tüm yorumları görüntüleyin
Zeynep Yavuz içeriklerini beğendin mi? Sosyal medyada takip edin!

Okuyucuların Beğendiği İçerikler

Birçok kişinin ‘’zor ama maaşı iyi, garanti meslek gibi’’ düşünceleriyle ün kazanmış bir bölüm olan tıp fakültesini size en ince detaylarıyla aktaracağım. Öncelikle fakülteye gelmeden önce kendinizi ilk gün yapılacak çaylak şakasına ve ileri zamanlarda daha siz TUS isimli bölüm seçmenize yarayan sınava girmeden ‘’Sen ne doktorusun? ‘’ veya diş hekimliği ayrı bir bölüm olmasına […]
Yaşanan herhangi bir gün hiç yaşanmasaydı, her şey daha farklı olur muydu? Misal dün hiç yaşanmasaydı veyahut bundan yıllar önce bir gün hiç yaşanmasaydı yine aynı mıydı hayatınız? Kadere inanmak subjektif bir bakış açısı olarak görünebilir ancak hayatın akışı olarak farklı bir yerden durumu ele alabiliriz. Bütün malzemeleri özene bezene kesip, doğrayıp harika bir yemek […]
Herkesin ölmeden görmek isteyeceği bir yer vardır. Yoksa da henüz keşfetmemiştir… Benim için burası Norveç. “Soğuk Cennet” veyahut “Kuzeyin İncisi” denilen bu ülkenin lanse ettiği imajı bir görseniz aşık olmamak elde değil. O yüzden henüz kendi ülkenizi keşfetmediyseniz ileride belki yol arkadaşım olabilirsiniz! Norveç ”Soğuk Cennet” Ülkenin yönetim biçimi anayasal monarşi ve başkenti Oslo‘dur. 385,207 […]
Her kitap ayrı güzel, dünyasına girdikten sonra… Ama bazı başyapıtlar vardır, gerçekten okumak zevk verir. Okudukça içine düşer, yeni bir dünyanın kahramanı olursunuz. Herkes için değişebilecek bir liste… Daha iyisi varsa da ben okuduğum kadarını biliyorum ve bunlar şu an en iyisi! Daha birçok türde konuşulacak kitaplar olsa da üç ayrı türde üç başyapıt derledim, […]

İlgini Çekebilir

Çoğumuzun, adını belki de hiç duymadığı fakat yaşamımızda denk gelebileceğimiz, farkında ve bilinçli olduğumuz takdirde erken tanı ve tedavi seçeneklerini düzenleyebileceğimiz, benim ise özel eğitim alanında tanıştığım bir sendromdan bahsetmek istiyorum sizlere: DiGeorge Sendromu. DiGeorge Sendromu (DGS) 22. kromozomun (22q11) delesyonu (kromozomun bağlı bulunduğu parçadan kopup silinmesi, yok olması) ya da translokasyonu (kopan veya kaybolan […]
“Sisyphus’u gördüm, korkunç işkenceler çekerken: yakalamış iki avucuyla kocaman bir kayayı ve de kollarıyla bacaklarıyla dayanmıştı kayaya, habire itiyordu onu bir tepeye doğru, işte kaya tepeye vardı varacak, işte tamam, ama tepeye varmasına bir parmak kala, bir güç itiyordu onu tepeden gerisin geri, aşağıya kadar yuvarlanıyordu yeniden baş belası kaya, o da yeniden itiyordu kayayı, […]
Bugün 10 Mart 2022. Gülistansız 796. gün “Ne durumdayım biliyor musunuz? Ölüm Allah’ın emri, ölüm dünyada var. Gençlerin ölümü zor ama biz her gün yeniden ölüyoruz. Her gün… Toprağa bile basmaya kıyamıyorum, acaba kızım içinde olabilir mi diye. “ 21 yaşında, Tunceli’de bir üniversite öğrencisiydi Gülistan Doku. 5 Ocak 2020 tarihinden bu yana haber alınamıyor. […]
Bir girişim fikriniz var ve bu alanda bir marka oluşturmak istiyorsunuz ya da henüz küçük bir işletmesiniz ve işletmenizi büyütüp kârınıza kâr katmak istiyorsunuz. İşte bu yolda atmanız gereken ilk adım markalaşmak olmalıdır. Peki marka nedir?                Marka yalnızca kalabalık bir pazarda sizi diğerlerinden ayıran isim, logo ve slogandan ibaret değildir. Markanız insanların sizinle etkileşimde […]